16 Mayıs 2011 Pazartesi

Seminer Özeti: OYUN VE YARATICILIK

… aile hafta sonunu piknik yaparak geçirmeye karar verir. Piknik yerine çocuklarla birlikte yürüyüşe çıkarlar. Uzun bir yürüyüşten sonra yorulan küçük çocuk yalvarırcasına bakan gözlerle, "Babacığım çok yoruldum. Lütfen beni kucağında taşır mısın?", diye sorar. Baba; “Ben de yorgunum oğlum” der demez çocuk ağlamaya başlar. Baba tek kelime etmeden ağaçtan bir dal keser, dalı oğluna verir. “Al oğlum, sana güzel bir at” der. Çocuk sevinçle atına biner ve sevinçle sıçrayarak ilerler…

Yaratıcılık; yeni, özgün ve beceriye dayalı bir ürün olarak ortaya çıkmış veya henüz ürüne dönüşmemiş, kendine özgü bir problem çözme sürecini içeren, kişinin zekâ unsurlarını da özgün ve üretime dönük kullandığı bilişsel bir yetenektir. Yaratıcılık her bireyde doğuştan var olan bir yetenektir ve aynı vücuttaki kaslar gibi esnetip çalıştırılması gerekir. Bu da ancak eğlence yoluyla “oyun”la mümkündür. Çocuğun en büyük işi ve eğlencesi olan oyun, onun tüm gelişim alanlarına katkıda bulunan tüm beceri ve deneyimlerinin bütünleştirildiği, olgunlaştığı yaşama uyum sağlayıcı davranışların geliştiği ciddi bir uğraştır. Çocuk oyun ile düşünür, deneyim kazanır. Oyun; doğal ve aktif öğrenme ortamı sağlar. Oyun ve eğitim bir bütün olarak düşünülmelidir. Günümüzde gelişen teknoloji sayesinde bilgiye ulaşma yolu gittikçe kolaylaşmaktadır. Herkesin bilgiye daha kolay ulaştığı noktada YARINA KALABİLENLER, YALNIZCA YARATICI OLANLAR VE YARATICILIKLARINI KULLANABİLENLER OLACAKTIR (Moreno, 1934).

Bu seminerde, ebeveynlerle, değnekten bir at bulup neşe ile yolumuza devam etme sürecinde “oyun ve yaratıcılık” süreci irdelenecektir. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder