“Eğitim ve öğretimde uygulanacak metod, bilgiyi insan için fazla bir süs, bir hükmetme vasıtası veya medeni bir zevkten çok, maddi hayatta başarılı olmayı sağlayan pratik ve kullanılması mümkün bir vasıta haline getirmektir.”
M. Kemal ATATÜRK
İnsan yavrusu için öğrenme faaliyeti çok erkenden, daha doğumla başlar, çocuğun gelişim düzeyine paralel olarak devam eder. Başlangıçta etrafındaki dünyayı annesi ile kurduğu duygusal iletişim aracılığıyla tanımaya çalışan bebek, daha sonra bu işi duyu organları ile yapmaya başlar. Bu yolla çevresini, dış dünyadaki olayları tanıyabilmesi ve kavrayabilmesi oldukça güçtür. Çocuk, kullanım alanına giren tüm araçları da bu tanıma işinde kullanmaya başlar. Çevresindeki insanların konuşmaları, davranışları, hareket alanı içinde bulunan eşyalar, kullanım alanına giren her türlü basılı yayın, görsel-işitsel araçlar vb. gibi çağdaş teknolojinin sağladığı tüm araçlar çocuğun yaşadığı dünya hakkındaki bilgilerini artırmak, düşünce ufkunu genişletmek imkânını verirler. Her dönemin kendine has özelliği, çocuğun bilgi kazanma sürecini de etkiler. Başka bir deyiş ile ifade etmek istersek çocuk, gelişiminin farklı dönemlerinde dış dünyadan aldığı uyarımları çeşitli şekillerde yorumlar. Bu nedenle de, ayın dış uyarımdan bir yetişkinin aldığı mesajla, bir çocuğun aldığı mesaj arasında fark olabileceği gibi, ayın konuyu farklı gelişim evrelerindeki çocuklar da farklı şekilde yorumlayabilirler. Bu konu, araç gereç ve materyallerin okul öncesi eğitimde kullanılması sırasında üzerinde dikkatle durulması gerekli bir noktadır.
Sınıf etkinliklerinin yer aldığı ortam, öğrencinin, öğretmenin en yakın çevresi, sürekli, etkileyici değişkenidir. Bu ortam, öğrenci güdüsünü, devamını, öğretmen-öğrenci ilişkisinin kalitesini etkiler. Fiziksel ortama ilişkin her değişken, eğitime destek veya engel olur. Yalnızca ortamda var olanlar değil, bunların düzenlenişi, estetiği de eğitsel açıdan etkileyicidir. Öğrenci tutum ve davranışının önemli bir etkeninin sınıf düzenlemelerinde kullanılan araç gereç ve materyallerin olduğu belirlenmiştir (Başar, 1999:7).
genel öğretim İlkeleri
Bir öğretim sisteminde yer alan çeşitli derslerin gerek ders konularının seçilip ders kitaplarının yazılmasında gerekse o dersin sınıflarda öğretmenler tarafından işlenmesinde esas alınan genel öğretim ilkelerinden bazıları şunlardır:
1.1. Çocuğa görelik (veya öğrenciye görelik) ilkesi
Ders programının hazırlanmasında veya dersin işlenmesinde öğrencinin fizyolojik ve psikolojik özelliklerinin, bireysel farklılıklarının esas alınmasıdır. Bu ilke, Gelişim ve Öğrenme Psikolojisindeki gelişmeler ve çağdaş eğitim akımlarından “Çocuktan Hareket Akımı” pedagoglarının görüşleri sonucu gelişmiştir. Eski öğretim sisteminde konuların seçimi ve işlenişi, tamamen yetişkinlerin isteklerine göre yapılır, sınıfta da “öğretmen merkezli” bir ders işlenişi sergilenirdi. Bu ilke esas alındığında ise, gerek konu seçim ve işlenişinde gerek okul binası, sınıftaki oturma düzeni, ders kitabı ve diğer ders malzemeleri ve dersin işlenişi sırasında “öğrenci merkezli” bir öğretim ortaya çıkmıştır. Birçok çağdaş eğitim akımları, önerdikleri eğitim düzenlerinde öğrencinin fizyolojik ve psikolojik düzeyi ve yapısı ile, ilgi ve yetenek gibi bireysel farklılıkları esas almışlardır. Bu ilkenin en aşırı şekilde uygulandığı model ise Summer Hill okul denemesidir. Bu ilkeye “çocuğa uygunluk” veya öğretimi “bireyselleştirme” ilkesi de denir. Çocuk bir yetişkin olarak, hattâ yetişkinin küçük modeli olarak düşünülmemeli; fizyolojik ve psikolojik olarak tamamen kendine has bir birey olarak görülmelidir. Buradaki eğitim düzenlemelerinde gelişim ve öğrenme psikolojisinin sonuçlarına dikkat edilir. Bu çalışmalar içinden iki ilke çıkmıştır, öğretimde “seviyeye uygunluk” ve “öğretimin bireyselleştirilmesi” ilkeleri. Seviyeye uygunluk ilkesi, bir yaş grubundaki öğrencilerin aynı gelişim seviyesinde bulunacakları, benzer ruhsal özellikler gösterecekleri varsayımına dayanır. Öğretimi “yıllık sınıflar sistemi” üzerine kurduğumuzda, zaten her şey bu ilkeye göre düzenlenecektir. Ders, sınıfın ortalama seviyesine göre düzenlenir. Bu seviyenin altındaki ve üstündeki öğrencilerin dersin dışında kalma tehlikesi vardır. Ayrıca bu ilkenin mükemmel işleyebilmesi için, aynı yaş grubundaki öğrencilerin bilgi ve beceri düzeylerinin de birbirine eşit olması gerekir. Öğretimin bireyselleştirilmesi ilkesi, aynı yaş grubunda da olsalar, her öğrencinin yeteneklerinin, zekâlarının, ilgi ve eğilimlerinin, çalışma istek ve gayretlerinin farklı olduğu varsayımına dayanır. Bütün öğrencileri eşit şekilde geliştirmeye çalışırsak, normalin altındaki ve üstündeki öğrenciler önemli zarar görecektir. Oysa öğretim organizasyonunu tek tek öğrencilerle daha iyi ilgilenebilecek, onların bireysel çalışmalarını değerlendirebilecek şekilde yapabilirsek, öğretim içten farklılaştırılmış olur ve her öğrenci kendi zekâ, yetenek, ilgi ve çalışma temposuna göre diğer öğrencileri rahatsız etmeden ilerlemiş olur. Bu hususta Helen Parkhurst'un “Dalton Planı”, Maria Montessori'nin “Montessori Planı” ve P. Petersen'in “Jena Planı”, geleneksel yıllık sınıflar eğitimi düzenini kaldıran ve bireysel eğitimi değişik oranlarda öne çıkartan öğretim uygulamaları olmuştur. Bu konuda ayrıntılar başka bir bölümde verilecektir.
Sınıf öğretimi ile bireysel öğretimin sentezi veya başka bir deyişle yıllık sınıf yapısını bozmadan öğrencilerin yetenek, ilgi ve çalışma tempolarının değerlendirilebileceği bir sistem, dersin içten farklılaştırılması ilkesi ile mümkündür. Dışsal farklılaştırma, yani aynı yaş grubundaki öğrencileri başarılarına göre A, B, C gibi gruplara ayırma hem seçmenin sağlıklı yapılamaması hem de ruhsal dengenin çok hassas olduğu bir zamanında öğrenciler arasında bu tür ayrımlar yapmanın tehlikeleri açısından pek uygun değildir.
1.2. “Bilinenden bilinmeyene” ilkesi
Ders kitabı hazırlarken ve sınıfta ders anlatırken, öğrencinin o zamana kadarki bilgi ve tecrübelerinden hareket ederek, yeni bilgi ve tecrübelerin bunlar üzerine kazandırılması çok daha kolay olacaktır. Yeni bilgileri eski bilgilerle karşılaştırarak, gerektiğinde eskileri doğrulayarak geliştirmek, öğrencideki bilgi sisteminin çok daha sağlam olmasını sağlayacaktır.
1.3. “Soyuttan somuta” ilkesi
Çocuktaki zihin gelişimi somuttan soyuta doğru olmaktadır. İnsan her zaman somut olarak gördüğü, algıladığı şeyleri, onların soyut kavramlarla anlatılmasından daha kolay öğrenir. Bu nedenle, öğrenci mümkünse ders konusu olan eşya ve nesnelerle doğrudan karşı karşıya getirilmeli; bu mümkün olmadığı zaman o nesne veya olayın modeli, fotografı veya başka bir simgesi gösterilmelidir. Özellikle ilkokul öğrencilerinde, gözle görüp, eliyle tuttuğu gerçek eşyalar daha anlamlıdır. Bu sebeple öğretimde öğrencilere öncelikle somut şeyler öğretilmeli, daha sonra soyuta ulaşılmalıdır. Soyut konuların öğretiminde somut konulardan faydalanılmalıdır. Görsel-işitsel araçlar ve özellikle bilgisayar teknolojisindeki son gelişmeler, bu ilkenin, öğretimin her seviye ve her ders konusunda uygulanmasını büyük ölçüde kolaylaştırmıştır.
1.4. “Yakından uzağa” ilkesi
Öğrenciye öğretilecek bilgilerin düzenlenmesinde, örneklerin verilmesinde, hem doğal hem de sosyal olarak onun en yakın çevresinden hareket etmelidir. Bu, sadece yer ve yaşayış açısından değil zaman açısından da böyledir. Yakın zamandan uzağa, yakın aile ve okul çevresinden uzağa, yakın köy-kasaba-bölge-ülke çevresinden uzağa ilkesi birçok derste rahatlıkla kullanılabilir ve bu ilkeye uyma, öğrenmenin düzeyini yükseltir.
“Çevreye görelik”, “topluma görelik” gibi bazı ilkeler de bu çerçevede düşünülebilir. İlköğretimde şu tür bir sıra izlenmelidir. Öğrencinin okulu ve yakın çevresini tanıtıcı bilgiler; köyü veya kasabasıyla ilgili bilgiler ve son olarak ilçesi, ili, bölgesi, yurdumuz ve dünya ile ilgili bilgiler verilmelidir.
1.5. Tasarruf (ekonomi) ilkesi
Her türlü eğitim-öğretim faaliyeti en az zaman, en az emek ve enerji sarfedilerek, en yüksek verim elde edilecek şekilde düzenlenmelidir. Bunun için de, öğretim baştan sona her yönden plânlanmalıdır. Plânsız ve metodsuz olarak yapılan dersler çok sınırlı olan öğretim zaman ve imkânlarını israf edeceği gibi, istenilen düzenli bir öğrenme de sağlanamaz. Hem öğretmen öğretirken hem de öğrenci öğrenirken ekonomik ve pratik metod ve teknikler bulmalı ve hattâ konuya ve seviyeye uygun olarak kendi tekniklerini geliştirmelidirler.
1.6. Açıklık ilkesi
Öğrenci, derste işlenen tüm konuları somut olarak görebilmeli; bu mümkün olmuyorsa resmini, sesini, grafiği, modelini v.s. görsel-işitsel olarak algılayabilmelidir. Eğer öğretmen sadece sözel anlatıma dayalı olarak ders işliyorsa, öğrencinin anlayacağı kelime ve cümle yapıları ile son derece açık ve anlamlı bir ders işlemelidir. Öğrencileri doğrudan doğaya ve olay yerine götürüp gözlem yaptırarak; ders konusu ile ilgili hayvan, bitki vs. örneklerini sınıfa getirerek; balıkları akvaryumda, kuşları kafeste veya dondurulmuş, bitkileri kurutulmuş olarak, bazı şeylerin plastik kalıplarını kullanarak, bazı olayları fotograf, film, plân, harita, grafik, ses kaydı vs. şeklinde anlamayı daha kolaylaştıran unsurlarını kullanarak öğretimde açıklık ilkesine uyulmuş olur. Sınıfta yapılan deneyler de, bu ilke doğrultusundaki faaliyetler olarak değerlendirilebilir. Öte yandan öğretmen ders konusunu ve düşüncelerini anlatırken, öğrencinin seviyesine uygun olarak, onun bildiği kelimelerle ve onun hemen kavrayabileceği cümle yapıları ile onun yakın çevresinden ve geçmiş bilgi ve tecrübelerinden örnekler vererek, gerektiğinde soru-cevap, tartışma, jest-mimik, canlandırma gibi teknikleri kullanarak öğretimde açıklık ilkesine uyulabilir. Eğer mümkünse, birçok örnekler göstererek anlatmak, resim, müzik, beden eğitimi gibi derslerde önceden yaparak “model” olmak çocuğun kavramları ve bilgiyi oluşturmasında, beceri ve tecrübe kazanmasında son derece önemlidir. Öğretim konuları ve öğretmenin kullanacağı yöntem ve teknikler, ne kadar çok duyu organını etkilerse öğretimde açıklık da o derece artar. Bu sebeple, öğretim konularının işlenmesinde gözlem, deney gibi birçok duyuya hitap eden yöntemler kullanıldığı takdirde öğrenme kolaylaşacaktır.
1.7. Aktivite İlkesi
Buna, “öğrenci eylemi” veya “iş ilkesi” de denmektedir. Eski okul, belki dersleri ve konuları gereği, öğrenciyi derse katmayan, sadece öğretmenin anlattıklarını dinleyerek pasif olarak almaya çalışan bir konumda tutuyordu (dinî dersler ağırlıklı öğretimde bu genelde hâlâ böyledir), okulların ders programlarında doğa ve günlük sosyal hayatla ilgili dersler artınca; öte yandan pedagoji ve psikolojide öğrencinin aktif öğrenmesinin daha etkili olduğu kanaati ortaya çıkınca, içinde yaşanılan katılımcı demokrasi ve rekabete dayalı liberal ekonomi şartları zorlayınca öğretimde aktiflik ilkesinin önemi de arttı. Artık günümüzdeki öğretim faaliyetlerinde sadece dinleyerek anlamaya çalışan öğrenci yerine, derse aktif olarak katılan, soru soran, bazı konuları kendine özgü plân ve tekniklerle araştıran, bulduklarını sistemli hale getirip düzenleyen, karşılaştırmalar yapan, gözleyen, düşünüp sonuç çıkaran ve bu şekilde derse katılan öğrenci istenmektedir. Sınaî ve ekonomik değişiklikler sonucu yeni insanların hayata katılan, içinde yaşadığı doğayı ve toplumu her an yeniden değerlendirip değiştirmeye çalışan, girişimci kişiler olarak istenmesi, okulun da öğrenci yetiştirirken tavrını değiştirmesine neden oldu. Geleneksel “öğrenme” veya “aydınlanma” okuluna karşı “iş okulu” akımları gelişti. Çocukların bazı ders konularını bağımsızca seçip kendine özgü tekniklerle “yaparak-yaşayarak” öğrenmesi esası getirildi. Öğrencinin derste aktif olmasının hem daha iyi öğrenme sağlayacağı hem de sorumluluk, girişimcilik, bağımsızlık vs. gibi bazı ahlâkî erdemleri daha iyi geliştireceği savunuldu.
1.8. Hayata yakınlık ilkesi
Okul ve öğretim ortamı hayattan kopuk, yapay bir ortam olmamalı; hayata yakın, oradaki gerçeklikten uzak olmayan, öğrencinin hayatla bağlantısını koparmayan bir yaşantı sunmalıdır. Okul öğrencileri hayat için hazırladığına göre, oradaki öğretim de hayatın doğrudan kendisi olmalıdır. Ders konuları, anlatım sırasında verilen örnekler hayatın içinden seçilmelidir. Çocuklara öğretirken kullanılan dil, oluşturulan sosyal ortam vs. gerçek hayata yakın olmalıdır. Teorik olarak öğrenilen bilgilerin pratikte de kullanılmasıdır. Konuların yaşanan hayattan alınması, öğrencilerin öğrendiği bilgileri hayata atıldığında kullanmasına yardımcı olacaktır.
1.9. Bütünlük İlkesi
Kerschensteiner'in üzerinde durduğu bu ilke, çocuğun eğitilecek yönlerinin bir bütün olarak alınıp değerlendirilmesini ister. Çocuk bedensel ve ruhsal kuvvetler (düşünce, duygu, irade gibi) bakımından bir bütün olarak ele alınmalı ve her yönü dengeli olarak eğitilmelidir. Zaten bedensel ve ruhsal kuvvetler sürekli olarak birbirlerini etkilerler ve birbirine bağlıdırlar. Sadece bedeni geliştirip zihni ve ahlâkî yönler geliştirilmezse, veya bunun tersi durumlarda dengesiz; hem topluma hem de kendine zararlı olabilecek insanlar yetişmiş olur. Bu ilke aynı zamanda bilgilerin birbirine bağlı ve birbirini tamamlar mahiyette sunulması demektir. İlkokullarda toplu öğretim uygulamasının yapılmasının gerekçesi de budur. “İlkokul çağındaki çocuk, varlıkları, olayları ve kendisine öğretilmek istenen bilgileri bilim dallarına göre sıralanmış bir halde kavrayamaz. O, genel olarak varlıkları ve olayları toptan algılama durumundadır.” Toplu öğretim 1926 İlkokul Programı ile sadece ilkokul birinci devre sınıfları için düşünülmüş ve eğitim sistemimize girmiştir. 1968 İlkokul Programı ile birlikte ilkokulun bütün sınıflarında toplulaştırma başlatılmıştır. Aşağıdaki şekilde ilkokul birinci devrede yapılan toplulaştırma gösterilmiştir.
1.10. Otoriteye itaat ve özgürlük ilkesi (sosyallik ilkesi)
Eğitimin en baş görevlerinden biri, çocukları dengeli olarak sosyalleştirmektir. Bu sosyalleşmenin içinde anne-baba, okul yönetici ve öğretmenleri, yönetmelikler, yasalar, toplumun manevî otoriteleri olan din, ahlâk, gelenek, töre gibi güçleri tanımalı, saygı göstermelidir. Çünkü bu güçler toplumsal yapının direkleridir ve çocuk da daha sonra yetişkin olduğunda bu rolleri üstlenecek, bu güçlerin temsilcisi olacaktır. Bunun yanında eğitim öğretim faaliyetlerinde çocuğun kendi kararlarını verebilmesi, kendi kendini yönetmesi, kritik durumlarda özgür kalabilmenin, hür kararlar vermenin hazzı ve sorumluluğu da verilmelidir. Okul bir takım bilgi, düşünce ve davranış kalıpları vermeye çalışırken yapılan eğitim-öğretimin gelecek zaman için yapıldığı ve çocuğun yetişkin olduğunda hür kararlar ve orijinal çözümler üretmesinin ne kadar hayatî olduğu unutulmamalıdır. Yıllık sınıflar sistemini bozmadan, öğrencilerin sınıf içinde farklı “öğretim öbekleri” oluşturmaları da mümkündür. Bu, değişik derslerde sınıfta 2-3 farklı grup oluşturarak onlara farklı eğitim teknikleri uygulamak ve gruplar arası geçişi çok esnek tutarak yapılabildiği gibi; bazı öz (temel) derslerde yıllık sınıflar yapısını koruyarak, ama “kurs dersi” denilen bazı beceri derslerinde öğrencilerin gruplara ayrılmasına izin verilerek yapılabilir. Tarih-Coğrafya, Türkçe, Tabiat Bilgisi gibi dersler yıllık sınıflar düzeninde yapılırken; yabancı dil, matematik gibi derslerde sınıf çözülür ve okul çapında oluşturulan seviye kurslarına katılırlar. Başka bir uygulama, bir sınıftaki öğrencilerin çok değişik dallarda ilgilerine göre çalışma grupları oluşturmaları, okul yönetiminin de -gerek bu gruplara yer ve malzeme sağlayarak gerekse uzman öğretmenler görevlendirerek- bu gruplara destek olması şeklinde düzenlenmiştir.
1.11. Bilgi ve becerinin güvence altına alınması ilkesi
Öğretimin amacı, bireylere ve gruplara, seçilmiş bir takım bilgi ve becerilerin öğretilmesi, benimsetilmesi ve onlar tarafından da diğer birey ve gruplara öğretilmesini sağlamaktır. Yani öğretimde toplumun çıkarları, kişinin zekâ, yetenek ve ilgilerine özen gösterildiği kadar bilgi ve becerilerin tam ve doğru öğretilmesine de önem verilmelidir. Gerçi bilgi ve becerilerin unutulmaması ve bozulmadan gelecek nesillere aktarılması kitap, ses ve görüntü kayıt ortamları sayesinde güvence altına alınmıştır ama, bunların gerçek hayatta tam değerlendirilmesi ve daha da geliştirilmesi için, bu bilgi ve becerilerin yeni yetişen gençlerin beyinlerine ve bedenlerine yerleştirilmesi gerekir. Bir öğretim ilkesi olarak değerlendirildiğinde, eğitim öğretimin her kademesinde ve her dersinde, bilgi ve becerilerin tekrar ve alıştırma gibi yöntemlerle “tam öğretilmesi” hedef olmalıdır. Bu, bilgi ve becerileri güvence altına aldığı gibi, başarıların ve daha ileri öğretimlerin de güvence altına alınması demektir. Eski öğretim düzenlerinin bilgileri dinî bilgiler olduğu için, bu bilgilerin bozulmadan aktarılması için ezber metodu kullanılıyordu. Şimdiki bilgiler ise geliştirilmeye açık bilgiler olduğu için, bu metodun kullanılmasına eskisi kadar ihtiyaç yoktur (Demirel, 1996; Şişman, 1999:15).
2. Öğretim Teknolojileri
Öğretim Teknolojileri, öğrenme nesnelerini bir başka değişle öğrenme ve öğretme sürecinde yer alacak her türlü materyal ve aracı anlatır. “…daha etkili bir öğretim sağlamak amacıyla, öğrenme ve iletişim ile ilgili araştırmalara dayalı, insan ve maddi kaynakları birlikte kullanarak, öğretme ve öğrenme süreci bütününün belirli özel hedefler açısından sistematik olarak tasarlanması, uygulanması ve değerlendirilmesidir (Reiser, 1987, Reiser, 2002).”
Öğretim teknolojisi, öğrenmenin amaçlı ve kontrollü olduğu durumlarda öğrenmeyle ilgili sorunların analizi ve çözümünde insanları, yöntemleri, düşünceleri, araç-gereçleri ve organizasyonu içeren karmaşık ve tümleşik bir süreçtir (Ergin,1995). Öğretme yöntemlerini sistem yaklaşımı olarak adlandıran bu tanıma göre; sistematik ve bütüncül bir yaklaşım sürecinde araç-gereç, sayısız öğelerden biri olarak yer alır. Belirlenmiş hedefler uyarınca, daha etkili bir öğretim elde etmek için öğrenme ve iletişim konusundaki araştırmaların ve ayrıca insan kaynakları ve diğer kaynakların beraber kullanılmasıyla tüm öğrenme-öğretme sürecinin sistematik bir yaklaşımla tasarlanması, uygulanması ve değerlendirilmesidir (Öğretim Teknolojileri Komisyonu, 1970).
Televizyon, hareketli resimler, kasetler, diskler, kitaplar ve yazı tahtası gibi donanımı ifade eden iletişim araçlarını anlatır. Davranış biliminin bulgularının öğretimsel problemlere uygulanması sürecidir (Engler, 1972:59).
Davranışsal ve temel bilimlerde yer alan kavram ve bilgilerden edinilen strateji ve tekniklerin, öğretimsel problemlerin çözümüne sistematik bir şekilde uygulanmasıdır (Gentry, 1987).
Süreç ve kaynakları öğrenme için tasarlama, geliştirme, kullanma, yönetme ve değerlendirme teorisi ve uygulamasıdır (Seels ve Richey, 1994).
Duyduklarımızın yalnızca yüzde 10'unu, gördüklerimizin yüzde 30'unu, hem duyup hem gördüklerimizin yüzde 50'sini, ama bunlara dokunmayı eklersek hatırlama yüzde 90'a çıkar (Tablo 1).
Tablo 1. Öğrenilen bilgiyi hatırlama ve unutma sür
Öğretimsel problemlerin çözümü için davranış ve fizik bilimi kavramlarından ve diğer bilimlerden derlenen strateji ve tekniklerin bütünsel ve sistematik bir uygulama çerçevesinde ele alınmasıdır. Öğretim teknolojileri daha dar tanımlı gruplara bölünebilir; örneğin mesaj tasarımı, mesaj dağıtımı ve mesaj verimliliği değerlendirmesi konuları öğretim teknolojilerinin bir alt dalı olarak gruplandırılabilir. Verimli bir iletişim sağlayabilmek için kullanılacak teknoloji tabanının sınırlandırılması önemlidir. Öğretim teknolojileri, daha geniş bir uygulama alanının; yani eğitim teknolojisinin bir alt dalı olarak görülebilir. Açıklamak gerekirse eğitim teknolojisi, öğretim, öğrenme, gelişim ve yönetim teknolojilerinin birleşmesinden oluşmuştur. Belirtilen anlamdaki teknoloji gruplarından birisinde uygun bulunan ve kullanılan strateji ve teknikler, başka teknolojiler içinde yararlı olabilir. Teknolojinin kullanılacağı alan ne olursa olsun, teknoloji seçimi için temel kriter teknolojinin ne için kullanılacağı amacının ne olduğu ve bunun o alan için nasıl bir değer taşıdığı olmalıdır. Bazı strateji ve teknikler diğerlerine göre çok daha üstündür, değerlendirme bu tür durumlar göz önüne alınarak yapılmalıdır.
Öğretim aracı eğitim ortamında kullanılan bir şeydir. Materyal ise öğretim ortamında kullanılmak üzere öğretmen tarafından hazırlanan malzeme ya da araçtır. Bir malzemenin öğretim ortamında etkili bir araç olarak kullanılması için öncelikle amaca uygun olarak hazırlanmış olması gerekir. Bunun için de öğrenmenin nasıl gerçekleştiğinin anlaşılmış olması gerekir. Dale’nin “Yaşantı Konisi” adını verdiği sınıflama eğitim yaşantılarını düzenlemede yararlanılabilecek elverişli bir modeldir (Şekil 1).
Dale’nin yaşantı konisinden yola çıkarak, öğrenilenlerin yaşantı konisi içinde basitten karmaşığa somuttan soyuta çok sayıda duyu organı ile edinilenden az sayıda duyu organıyla edinilene doğru bir süreç içinde edinildiği görülmektedir. Öyle ise alt öğrenme gruplarına doğru gidildikçe öğrenme ortamında içerik; giderek algılanması daha basit olacak şekilde, öğrencinin kafasında somutlanabilecek şekilde hazırlanmalı; mümkün olduğunca daha fazla duyu organına hitap edecek şekilde de öğrenciye sunulmalıdır.
Şekil 1: Dale (1954) Yaşam Konisi (akt. www.willatworklearning.com/images)
Dale’nin (1954) yaşantı konisinden yola çıkarak öğretim ortamının düzenlenmesinde, öğretim materyallerinin hazırlanmasında şu temel ilkeler göz önünde tutulmalıdır. Öğrenme işlemine katılan duyu organlarımız sayısı ne kadar fazla ise o kadar iyi öğreniriz ve öğrenmelerimiz o kadar kalıcı olur, geç unuturuz. En iyi öğrendiğimiz şeyler kendi kendimize yaparak öğrendiğimiz şeylerdir. En iyi öğretim somuttan soyutta ve basitten karmaşığa doğru gidilendir. Öğrenme işlemine katılan duyu organları ne kadar fazla ise; içerik somuttan soyuta, basitten karmaşığa bir aşamalılık sırası izlenerek ne ölçüde sunuluyorsa, yaparak-yaşayarak öğrenmeye ne kadar önem veriliyorsa öğretme-ve öğrenme ortamındaki eğitim–öğretim süreci de o oranda etkili olacak; öğrenilenler o oranda kalıcı hale gelecektir. Yapılan bir çok araştırma bu dört olguyu kanıtlar nitelikte bulgular ortaya koymuştur. Örneğin zaman sabit tutulmak üzere insanlar, okuduklarının yalnızca %10’nu, işittiklerinin %20’sini, gördüklerinin %30’unu, Hem görüp hem işittiklerinin %50’sini, Söylediklerinin %70’ini, Hem yapıp hem söylediklerinin ise %90’ını hatırlayabilmektedirler (Çilenti 1988).
Öğretmen olarak görev, öğrenciye düşünmeyi öğretmek, akıl yürütebilmeyi öğretmek, öğrenmeyi öğretmektir. Bunun için sınıfınızı canlı tutmanız, öğrenmeyi zevkli hale getirebilmeniz ve dolayısı ile öğrenciyi öğrenmede aktif duruma getirebilmeniz gerekmektedir. İşte öğretim teknolojisine olan ihtiyacımız da tam da burada ortaya çıkmaktadır. Derste kullanılacak öğretim araç gereç ve materyallerinin bu ilkeler göz önünde bulundurularak hazırlanması ve kullanılması özel bir önem ve dikkat ister.
2.1. Araç-Gereç
Öğretme, öğrenme etkinliklerinde kullandığımız yardımcı kaynaklar araç-gereç ikilisinden oluşur.
Araç; daha çok mekanik nitelikteki yardımcı olup; gereci sunmada vazgeçilmez ögedir. Örnek: Tepegöz, bilgisayar, televizyon. Gereç ise; daha çok yazılı basılı nitelikteki yardımcı olup, aracın vazgeçilmez öğesidir. Örnek: Tepegöz asetatı, bilgisayar ve televizyon programları.
Heinich vd. (1999) göre, “iletişim sürecinde araç, kaynak ile alıcı arasındaki bilgiyi taşıyan her şeydir; bilgi öğretimsel amaç için taşınıyorsa, o zaman öğretimsel araçlar söz konusudur.” diye tanımlamışlardır. Bu bağlamda materyal; “öğretim hedeflerine ulaşmak için farklı araçlarla sunulan, belli ilkeler doğrultusunda düzenlenen içeriğin görsel, işitsel ya da yazılı biçimleridir”
2.1.1. Araç-Gereçlerin Sınıflaması
2.1.1.1. Görsel Araçlar
2.1.1.1.1. Resimler:
Hem öğretmen ve öğrenciler için kolay temin edilebilir ders araçları olmaları ve hem de ucuz olmaları bakımından sürekli başvurulan ders araçlarıdır.
Düz Resimler; gazete, dergi ya da kitaplar gibi basılı materyallerde yer alan resimler (fotoğraflar) ile fotoğraf makinesiyle çekilmiş fotoğraflar ve posterler bu gruba girmektedir.
Çizgi Resimler; bir olayı, nesneyi ya da coğrafî bir objeyi basit çizgilerle anlatan resimlerdir.
Şimşek Kartlar; bir olayı ya da objeyi sıra ile gösteren resimler dizisidir. Kartpostallar serisi buna güzel bir örnek teşkil eder ve konuları somutlaştırarak öğrenmeyi kolaylaştırır. Birbirini izleyen resimler renkli ve yeterli büyüklükte olmalı, peş peşe ve teker teker sunulmalıdır. Her resim üzerinde öğrenciler konuştuktan sonra izleyen resme geçilmelidir.
Figürinler; bir kişi ya da obje figürünün kenarlarından keserek elde edilen resme figürin denilmektedir (Demirel vd., 2002). Öğretmen her bir öğrencinin bir figürinini bu şeritlere koymaya özen göstermelidir.
Duvar Resimleri; duvara asılan büyük tablo şeklindeki resimlerdir.
Levhalar; bilindiği gibi levhalar kalın bir karton üzerinde değişik görsel materyallerin görüntülenmesidir. Bu levhalar üzerine coğrafya konularıyla ilgili altında açıklamaları bulunan haritalar, resimler, fotoğraflar, krokiler, planlar ve grafikler yer almalıdır. Resimler ve fotoğraflar renkli ve hedef davranışlarla ilgili olmalıdır.
Afişle; renklerin ve ana fikrin çok iyi kombine edildiği grafik tasarımlardır. Konularına ilişkin kazanımları sağlayacak afişler sınıf ortamına getirilmelidir.
Grafikler; sayısal verilerin çizgilerle ifade edilmesi yöntemine grafik denir. Grafikler, sayısal verileri görselleştirerek bunlar arasında karşılaştırmalar yapılabilmesine imkân tanır. Böylece sayısal verilerin anlaşılması ve yorumlanması mümkün olur. Tablo çizelgelerin grafiklere dönüştürülmesi suretiyle verilerdeki artış ve azalışların tespit edilmesi ve değerlendirmeye tâbi tutulması mümkün olur. Bununla birlikte grafikler hazırlanırken dikey ölçek üzerinde grafik birimi yer almalıdır.
Profiller; bir olayın dış görünüşü; yandan görünüş; yükselti ve çanakların, yükseklik ve derinlik değerlerini göstermek için çizilen eğriye denir. Bunlar, topografik özellikleri gösteren kırık veya yayımsı çizgilerdir.
Kesitler; yerkabuğunun derinlere doğru yapısını gösteren şekillere kesit denir. Başka bir ifadeyle yerkabuğu katmanlarını ve katmanları teşkil eden litolojik unsurları göstermektedir.
Karikatürler ve Gazete Kupürleri; Amaç ve kazanımların gerçekleşmesine yardımcı ve öğretici karikatürler ve konularımıza uygun gazete kupürleri gerek öğretmen ve gerekse öğrencilerce sağlanarak sınıf içi çalışmalarda kullanılabilmektedir (Yaşar, 2004).
2.1.1.1.2. Projektörler (Yansıtıcılar)
Tepegöz,
Slaytlar ve Slayt Projektörü,
Film Şeridi Projektörü,
Episkop Projektörü (Opak projektör, Epidiskop),
Video Projektörü,
Data Show (LCD PLATE=Liquid-Crystal Display) (Demirel vd., 2002).
2.1.1.1.3. Gerçek Eşyalar ve Modeller
Konuların, kavramların öğretiminde gerçek eşyalardan yararlanmak mümkündür. Bunlar sürekli sınıf içinde bulundurulabileceği gibi, öğrenciler tarafından da sınıfa getirilebilir. Gerçek eşyaların hepsini sınıfa getirmek mümkün olmadığından bunların yerine modelleri getirmek zorunlu görünmektedir.
2.1.1.1.4. Kitaplar ve Haritalar
Ders Kitapları: Ders kitapları MEB’in belirlemiş olduğu Temel Eğitim Kanunu, İlköğretim Kanunu ve diğer kanunlarla ifade edilen müfredat programı çerçevesinde hazırlanmış birer kaynak niteliği taşımaktadır. Ders kitaplarının temel amacı öğrenciye coğrafyanın genel formasyonunu kazandırmaktır. Ancak ders kitapları araştırmayı seven, coğrafya konularını araştıran öğrenci için yetersiz kalmaktadır. Meraklı öğrenciler ister istemez farklı kaynaklara yönelecek ve daha detaylı bilgiler arayıp bulacaktır. Ayrıca verilen ödevleri de tam manası ile yapabilmek için de ders kitaplarının dışında kaynak kitaplara ihtiyaç duyulmaktadır (Güngördü, 2002). Ders kitapları fiziksel, görsel ve eğitsel tasarım ilkeleri çerçevesinde Mili Eğitim Temel Kanunu ve dersin özel hedefleri çerçevesinde yazılmış dil ve anlatım özellikleri güçlü kaynaklar olmalıdır. Buna ilaveten ilköğretim birinci ve ikinci kademe Sosyal Bilgiler dersi coğrafya üniteleri görsel materyaller ile güçlendirilmiş eserler olması halinde ders kitaplarının öğreticiliği daha da güçlenecektir.
Yardımcı Kitaplar: Ders kitaplarına göre daha fazla ayrıntı içeren her bir ders kitabına paralel olarak hazırlanan kitaplardır. Araştırma ve ödev çalışmaları yapan öğrenciler için son derece gerekli kitaplardır.
Öğretmen Kitabı: Günümüzde gelişmiş ülkelerde bir ders kitabı tek başına hazırlanmamakta, hazırlanan “Öğretim Paketi”nin bir parçası olarak düşünülmektedir (Şahin vd., 2001).
Haritalar: Eskiden beri coğrafyada haritaya özel bir önem verilmektedir. Bu gereçler âdeta coğrafya ilminin özüdür. Harita, yeryüzünün bütünün ya da bir kısmının bir ölçek dahilinde küçültülerek bir düzlem üzerine aktarılması sonucu elde edilen araçtır şeklinde tanımlanmaktadır. Haritalar değişik şekillerde sınıflandırılabilir. Ancak hazırlanış ve uygulanış amaçlarına göre iki gruba ayrılabilirler: Genel Haritalar; bunlar arasında; coğrafya duvar haritaları, atlas haritaları, deniz haritaları, topografya haritaları, jeoloji haritaları, hava uçuş haritaları ve atlas haritaları sayılabilir. İlköğretim Sosyal Bilgiler dersleri coğrafya üniteleri işlenirken atlas ve duvar haritalarından istifade ederek konulara ilişkin dağılımı görebilmek mümkün olmaktadır. Özel Haritalar; değişik amaçlara uygun olarak hazırlanan haritalardır. Bu haritalar arasında jeomorfoloji, klimatik, morfografya, hidrografya, toprak, nüfus, yerleşme, ziraî faaliyetler, sanayi ve turizm haritaları sayılabilir. İlköğretim Sosyal Bilgiler dersi coğrafya üniteleri işlenirken genel fizikî ve beşerî çevre ya da Türkiye’nin doğal, beşerî ve ekonomik çevresine ilişkin özel haritalardan yararlanarak konulara ilişkin dağılım verebilmek mümkün olabilecektir. Kabartma Haritalar: Topografyanın aslına uygun olarak ve abartılı bir biçimde gösterildiği haritalara kabartma harita denir. Dar bir sahanın kabartma planı kısmen gerçeğe aykırıdır. Ama haritanın ölçeği küçüldükçe, alçak ve yüksek alanlar (ovalar, depresyonlar, vadiler, tepeler ve dağlar gibi) silik bir duruma geleceklerinden ölçek dışı abartılarak gösterilirler. Böyle de olsa, söz konusu haritalar, bir yöre, bölge ya da ülke arazisinde, yeryüzü şekillerini somutlaştırdığı için öğrenilmelerini büyük ölçüde kolaylaştırır.
Atlaslar: En kısa tanımıyla bir haritalar takımı veya bir haritalar koleksiyonu anlamına gelen atlas terimi birkaç anlama gelmektedir. Dünyanın bütünü, kıtalar ve ülkelerin haritalarını içeren kitap, ya da coğrafya, ekonomi, tarih, gökbilim, turizm, botanik... gibi bilimsel konularla ilgili dağılışları içeren haritalar ve levhalar bütünü atlas olarak tanımlanır. Atlaslar; Genel Atlaslar, Özel Atlaslar, Bölgesel Atlaslar ve Ulusal Atlaslar olmak üzere dörde ayrılmaktadır. Biz bunlardan genel ve özel atlaslar üzerinde duracağız. Genel Atlaslar: Dünyanın fizikî, siyasî, beşerî ve ekonomik faaliyetleriyle ilgili haritaları bir araya toplamış bulunan atlaslardır. Özel Atlaslar: Yeryüzünün bir ülke ya da bölgesindeki fizikî, idarî, beşerî ve ekonomik faaliyetleri gösteren haritaların oluşturduğu atlaslardır. Türkiye atlası buna güzel bir örnek teşkil eder. Atlaslar duvar haritalarına göre taşınması hem kolay olan hem de kolay kullanılabilir bir görsel ders materyalidir. Bugün sadece öğrencilerin değil coğrafya öğretmelerinin de iyi bir atlasa sahip olması gerekir. Öğrenciler dersin anlatılışı esnasında ya da evde çalışırken mutlaka atlas üzerinde çalışmaları gerekmektedir. Çünkü atlaslar dağılıma ilişkin görsel sunum sağlayabilmektedirler. Öğretmenlerin de öğrencilerin atlas bulundurma ve atlaslı çalışmalarını istemeleri gerekmektedir.
2.1.1.1.5. Yazı ve Gösterim Tahtaları:
Bunlar arasında kara tahta, pazen tahta (flannel board), manyetik tahta, bülten tahtası, cam ve beyaz tahta yer alır. Bunlar da eğitim ortamında yeri ve zamanı gelince kullanılmalıdır.
2.1.1.2. Görsel ve İşitsel Gereçler
2.1.1.2.1. Film Makinesi ve Hareketli Filmler ile Öğretim:
Hareketli ve sesli görüntü ve yansıtıcı makineye film makinesi denir. Konulu filmlerin sınıfa getirilip gösterilmesi sağlanabilir. Böylece öğrencilerin güdülenmeleri artabileceği gibi dinlediğini anlama becerilerini de geliştirir. Film gösterilmeden önce ve sonra soru-cevap şeklinde sınıf içi çalışmalara yer verilirse daha yararlı olur (Demirel vd., 2002).
2.1.1.2.2. Televizyon ve Video ile Öğretim:
Televizyon etkili bir kitle iletişim aracıdır. Kodlanmış anlamlı bilgileri iletme, yansıtma ve sunma kapasitesine sahiptir. Bu süreçleri sisteme giren ve çıkan bilgi arasında uyum sağlamak, ileticinin amacı ve içeriği ile alıcının algısal ve yanıtsal davranışı arasındaki psiko-fizik uyumu düzenlemek için uygulanır. Televizyon eğitim alanında başlıca şu amaçlarla kullanılmaktadır: Eğitim hizmetlerini yaygınlaştırma işlevi görebilmekte, Okulların sağlayamadıkları ders araçlarını sunarak eğitimde maliyeti düşürmekte, Eğitim kalitesini yükseltmekte, Öğretmene zaman kazandırarak bireysel ilgilenmelere zemin hazırlayabilmektedir (Demirel vd., 2002). Televizyon, görme ve işitme duyularına aynı anda hitap etmesi nedeniyle, çok etkili bir öğrenme aracıdır. Hatırlanacağı üzere bireyler, öğrendiklerinin % 75’ni görerek, % 13’nü ise işiterek öğrenir. Geriye kalan % 6’sını dokunma, % 3’nü koklama ve % 3’nü de tutma ile öğrenirler (Küçükahmet, 1995). Doğrudan ya da oluş halinde gözlenmeleri olanaksız olan bazı doğa olaylarının, önceden video- kamera ile filme alınmış görüntüleri, rahatlıkla öğrencilere izletilerek, bunların gözlenme ve öğrenilmeleri büyük ölçüde kolaylaşır (Türkoğlu, 1983: 175-192).
Bilindiği gibi video, ses ve görüntüyü bir band üzerine kaydetmeye yarayan ve görüntüleri siyah beyaz ya da renkli olarak gösterebilme olanağı olan bir araçtır. Video kullanımının eğitimde sağlamış olduğu yararlar şunlardır: Video, öğrenmeyi zaman-mekana bağlı olmaktan kurtarır, planlı olması gereken öğrenme-öğretme etkinliklerinin gerçekten planlı olarak ele alınmasını teşvik eder, öğretim süreçlerine “mikro-öğretim” gibi yeni yöntemler kazandırır, bireysel ve grupla öğretime yeni olanaklar kazandırır, Esnek ve kaliteli ev-video eğitim sistemi yaratır, Öğrenci tepkilerini gözleme olanağı verir, Hareket, renk, ses boyutlarıyla öğrenmeyi kolaylaştırır, Sınıf dışı olgu ve olayları sınıf içine getirir ve Somut ve kalıcı öğrenmeler sağlar (Demirel vd., 2002).
2.1.1.2.3. VCD ve DVD ile Öğretim:
Günümüzde VCD ve DVD teknolojileri çok gelişmiş bir yapıya sahip olup yüzyılın ürünleri sayılır. Bu teknoloji sayesinde görüntü ve sesler kaliteli ve istenilen her biçimde sunulabilir. Öğretmen, öğreteceği konularıyla ilgili ve müfredat programına uygun VCD ve DVD hazırlayabilir. VCD ve DVD’ler öğrencilerin yaratıcılık yeteneklerinin geliştirilmesinde yardımcı olduğu için dikkatli hazırlanmaları gerekir. Bunun için VCD ve DVD hazırlanırken kullanılan plan içinde mutlaka eğitim-öğretim ilkeleri göz önünde bulundurulmalıdır. Eğer öğretmenin kendisi VCD ve DVD hazırlayamaz ise hazır VCD ve DVD bularak kullanmayı denemelidir, çünkü bunlar çok değişik deneyimler sağlamaktadır. Bu değişik deneyimlerde öğrencileri güdüler ve bunun sonunda kalıcı öğrenmelerde yüksek düzeyde artışlar meydana gelir (İşman, 2003).
2.1.1.2.4. Bilgisayar ile Öğretim:
Bulunduğumuz çağ bilgi çağı olduğuna göre bu çağın en önemli aracı ise bilgisayardır. Bugün bilgisayarın hem ülkemizde hem de dünyada kullanılmadığı alan yoktur. Yine çoğu okullarımızda bilgisayar laboratuvarı bulunmaktadır. Bu laboratuvarları arttırarak tüm okullarımıza yaymak devletimizin temel gayesi olmalıdır. Bilgisayardan istifade ederken iki önemli şeyi takip etmek zorundayız. Birincisi CD-ROOM’lardır. CD ROOM’larda çeşitli amaçla yapılmış haritalar, şemalar, dünyada yaşanan önemli gelişmelerle ilgili yazılar, çeşitli fotoğraflar vb. bulmak mümkündür. Bir Coğrafya ya da Sosyal Bilgiler öğretmeni dersin amacına ve konusuna göre harita, bilgi, şekil, fotoğraf ve grafiklerden yararlanarak konuyu bilgisayar laboratuvarlarında anlatabilir. Öğrenci, öğretmenin ana bilgisayarından verilen bilgileri kendi bilgisayarında görecek, hem dikkati çekilecek hem de sonraki sayfada hangi grafik, şekil, harita veya fotoğrafın geleceğini merak edecektir. Öğrenci burada hem görecek, hem de bilgisayarı kullanırken yapıp yaşayacak, dolayısıyla motive olacaktır (Güngördü, 2002).
2.1.2.Öğretim Sürecinde Kullanılan Araç Gereçler
2.1.2.1. Gelişim Sırasına Göre Genel Araç Gereçler
Kara Tahta –Tebeşir,
Kitap-Defter - Kalem,
Matbaa,
Model - Maket,
Resim – Slayt - Film,
Radyo , TV - Video, Kamera
Öğretme Makineleri, Bilgisayarlar.
Bireysel ve Kitlesel Otomasyon (İnteraktif Video, Disk, Cd, Telekonferans, Bültenboard, E.Posta)
Ağ Sistemleri ( İnternet, İntranet, Network,Novell)
Telekomünikasyon ( İletişim Sistemleri - Uydular)
2.1.2.2. Duyu Organlarına Hitap Etme Biçimlerine Göre Araçlar
Görsel Araç ve Gereçler
Üç boyutlu materyaller; Numuneler, Modeller
Basılı materyaller,
Yazı ve gösterim tahtası,
Hareketsiz resimler,
Tepegöz,
Slayt,
Soyut görsel semboller; Grafikler, Tablolar, Şekiller, Haritalar,
İşitsel Araçlar
Radyo,
Teyp, plak ve kompakt disk,
Görsel-İşitsel Araçlar
Hareketli resimler,
Televizyon ve Video, Kamera
Bilgisayar / video CD oynatıcılar.
2.1.3. Araç Gereç Kullanımının Yararları
• Zamandan ve sözden ekonomi sağlar
• Belli bir fikrin göz önünde canlandırılmasına yarar
• Karmaşık fikirleri basite indirgeyerek açıklarlar
• Öğretimi canlı ve açık hale getirirler
• Öğrencilerin ilgi ve dikkatini arttırırlar
• Öğrenme arzusu meydana getirirler
• Öğretimi zenginleştirirler.
Eğitim Araçlarının Kullanma Yöntem ve Tekniği ile ilgili şunlar söylenebilir.
Kullanmadan önce;
Konuya, seviyeye, ortama ve bireye uygun mu?
Etkileyeceği duyu organları ne kadar fazla?
Kullanım süresi ne kadar, zaman alıyor?
Kullanılacak araçta ses özellikleri mi, şekil özellikleri mi öne çıkıyor?
Araçla hangi alanda (Bilişsel, duyuşsal, devinişsel) ve hangi düzeyde davranış kazandırılabilir?
Kullanma sırasında;
Aracı kim nasıl kullanacak?
Kullanacak öğretmenin araçla ilgili yeterli bilgisi var m?.
Öğretmen aracı kullanırken nelere dikkat edeceğin biliyor mu?
Öğrenciler aracı nasıl kullanacaklarını biliyorlar mı?
Öğrencilerin kullanımı sırasında öğretmen süreci takip ediyor, gerekli uyarıları yapıyor mu?
Kullandıktan sonra;
Araç içeriği sunmada ne ölçüde yardımcı oldu.
Eğitim ortamında kullanışlı mıydı?
Kullanım sırasında araç ile ilgili ne gibi sorunlar yaşandı?
2.1.4. Araç Kullanmanın Öğretimdeki Yeri
Öğretme -öğrenme sürecinde araç gereçler genelde öğretimi desteklemek amacıyla kullanılırlar. Öğrenmeye katılan duyu organlarının sayısı arttıkça, öğrenme daha kolay ve kalıcı olur. Teknolojik araçların kullanılmasıyla sağlanan faydaları sıralayacak olursak; Teknolojik araçlar, Öğrenme işlemine katılan duyu sayısını artırarak kalıcı öğrenmenin gerçekleşmesine yardımcı olur. Öğrenmenin niteliğini artırır. Öğretimde kullanılan araç gereç sayısı arttıkça, her bir öğrencinin bireysel öğrenme ihtiyaçlarına uygun bir öğretim kanalı bulunur. Öğrencilerin dikkati çekilerek motivasyon artırılır.
Bilgilerin belleğe kodlanmasını ve kolay hatırlamayı sağlar. Soyut, anlaması güç kavramları ve olayları somutlaştırır. Sınıfa getirilmesi olanaksız olay ve cisimlerin güvenli olarak gözlenmesini sağlar. İçeriği basitleştirerek anlaşılmalarını kolaylaştırır. Öğrencilerin ve öğretmenlerin hedefe ulaşmak için harcadıkları zamanı azaltır. Öğretmenin etkinliğini artırır. Öğrenciyi öğrenmede etkin kılar.
Niteliği düşürmeden eğitimin maliyetini düşürür (Meral & Zerayak, 1999: 158-171).
Bilgilerin belleğe kodlanmasını ve kolay hatırlamayı sağlar. Soyut, anlaması güç kavramları ve olayları somutlaştırır. Sınıfa getirilmesi olanaksız olay ve cisimlerin güvenli olarak gözlenmesini sağlar. İçeriği basitleştirerek anlaşılmalarını kolaylaştırır. Öğrencilerin ve öğretmenlerin hedefe ulaşmak için harcadıkları zamanı azaltır. Öğretmenin etkinliğini artırır. Öğrenciyi öğrenmede etkin kılar.
Niteliği düşürmeden eğitimin maliyetini düşürür (Meral & Zerayak, 1999: 158-171).
2.1.4.1. Yazı tahtası
Hem öğrencinin hem de öğretmenin aynı anda konu üzerinde çalışabilmesine olanak sağlayan en etkili sınıf içi iletişim aracıdır. Ancak günümüzde emektar kara tahtanın yerini yavaş yavaş boyalı kalemlerin kullanıldığı beyaz tahtalar almaya başlamıştır. Bu tür tahtaların kullanımı (kolay silinmesi yazılması açısından)kara tahtaya göre daha kolaydır. Sağlık açısından da bu tahtalar daha sağlıklıdır. Her öğretmen kara tahtayı etkili bir biçimde kullanma becerisine sahip olmalıdır.
Yararları;
Kullanan için geniş bir yazı alanı sunar.
Çizilen şekil ve şemalarla konun öğrencinin kafasında somutlaşmasını sağlar
Farklı renkte tebeşir kullanılarak öğrenci ilgisi istenilen noktalara çekilir.
Defalarca silinip yazılabilir, kullanışlıdır.
Sınırsız gösteri olanağı sunar. Yaratıcılığa fırsat verir.
Sınırlılıkları;
Tahtayı kullanan sınıfa sırtını dönmek zorunda kalır.
Yazılanlar silinebildiği için kalıcı değildir.
Sık kullanımı monotonluğa yol açabilir.
Yazma sırasında zaman kaybı olur.
Çok uzun kullanım öğrencinin derse karşı ilgisini azaltabilir.
Yazının okunaklı olup olamaması anlamayı etkiler
Yazı tahtası kullanırken dikkat edilecek noktalar;
Yazılar okunaklı, yeterli büyüklükte olmalıdır.
Çok karışık şekiller tahtaya çizilmemelidir.
Yazarken yan dönerek yazılmalıdır.
Mutlaka gerekli olan bilgi yazılmalıdır.
Alt konu başlıkları tahtaya yazılmalıdır.
Tahta sütunlar halinde, ekonomik kullanılmalıdır.
Yanlış yazılan bir tek harf dahi olsa silinmelidir.
Tahtaya yazdığın her şey sana net ve anlaşılır gibi gelebilir ama bir de öğrencilerin baktığı yerden bir baksan. Yazdıklarımız okunaklı oluyor mu ve herkes tarafından görülüyor mu? Özellikle en arka sıranın hali nedir? Onun için koca koca harflerle yazmalıyız. Yazdıklarınızı deftere geçirmeleri için zaman tanıyın. Tahtayı önceden planlayarak kullanın. Düzenli yazılar, defterin de düzenli tutulmasını sağlayacak.
Tahtanın görülmesini engelleyici malzemelerin görüş alanından çıkarılması gerek. Yazdıklarınız mümkün mertebe uzun müddet tahtada kalsın. Eğer yazarken sağ elinizi kullanıyorsanız, tahtanın sağ tarafını önce doldurmalı sonra sola doğru yazmalı . Bir şey anlatmayı düşündüğünüzde yazmayı kesin, öğrencilerin yetişmesini bekleyin,sonra açıklamanızı yapın. “Arkadaşından yaz” cümlesini hiç kullanmamaya gayret edin. Mümkün oldukça renkli tebeşir kullanma göze güzel görünür.
Öğrencilerin anladıklarından emin olduktan sonra yazmaları demek beyinlerine o konuyu kazımaları demektir. Anlamadan yazmaları ise (hem dinledi anlamadı, hem de yazıyor anlamadığını) iki kere yorulma, boşa uğraşma demektir. Kara tahta ve beyaz tahtanı yanı sıra eğitim-öğretim ortamında günümüzde çeşitli tahtalar kullanılmaya başlanmıştır.
Kopya Tahtası: Çok amaçlı tahtalara benzer bir yapısı olan bu tahtalara yazılan yazılar tahtaya tutturulmuş olan bir yazıcıdan çıktı olarak alınabilmekte ya da bilgisayara aktarılarak elektronik ortamda kullanılabilmektedir.
Askı/Kanca Tahtası: Normal tahtaya tutturulamayan görece hafif heykel vb.. malzemenin sergilenmesinde kullanılan tahtalardır. Daha çok meslek liselerinde kullanır.
Pazen Tahta: Beyaz köpük, ya da mantarın üzerine bez gerilerek yapılan tahtalardır. Üzerine iğne ile resim, yazı grafik vb. materyal tutturularak sergilenir.
Manyetik tahta: Manyatik tahtalar mıknatıslı nesneleri tutma özelliği olan tahtalardır. Kullanılacak resim vb.. malzeme mıknatıs aracılığı ile bu tahtalara tutturularak sergilenir.
Dosya tahta (Döner Levha): Büyük boy kağıtların dosya şekline getirilerek, bir blok not gibi ayaklı portatif bir tahtaya tutturulması ile elde edilen tahtalardır. Bir araya getirilen takvim gibi çevrilebilen bir eğitim öğretim aracıdırlar. Üzerine kalın uçlu kalemlerle yazılmış kağıtlar önceden hazırlanabileceği gibi; sınıfta da yazılmak suretiyle bu döner levhalar kullanılabilir. Daha önce yazılmış olanlara gidilebilir. Döner levhalar aşamalı bilgilerin bir levhada sunulmasının mümkün olmadığı durumlarda kullanılabilen elverişli araçlardır. Örneğin laboratuarda yapılan deneylerin aşamalarını yansıtmak için oldukça uygundur.
Bülten Tahtaları (İlan Tahtaları): Gerek sınıf içinde, gerekse sınıf dışında hazırlanan duyuruları, duvar gazetelerini, ya da resim, şiir, karikatür öğrencilerin sınıf dışı çalışmalarını sergilenmek amacıyla kullanılan araçlardır. Duvara monte edilmek amacıyla tasarlanabileceği gibi, üç ayaklı taşınabilir biçimde de üretilebilir. Camlı, camsız şekilleri vardır. Bülten tahtalar sınıfı-okulu dekore etme öğrencileri motive etme ve öğretme amacı ile kullanılır (Gözütok, 2004:149-150; Yalın, 2003:144-147).
2.1.4.2. Kağıt tahtası (flip chart)
• Hazırlanmış not ve çizimler
• Hazırlıksız tartışmalar
• Beyin fırtınası
• Ucuz, kolay taşınabilir
• Yazılanlar kalıcı olabilir
• Hazırlanmış not ve çizimler
• Hazırlıksız tartışmalar
• Beyin fırtınası
• Ucuz, kolay taşınabilir
• Yazılanlar kalıcı olabilir
• Yazmak zaman alır
• Hem yazıp hem konuşmak zor
• Çok fazla şey yazılamaz
• Aynı anda hem yazmak hem konuşmayı sürdürmek güç
• Geniş uçlu kalemler
• İri ve aralıklı yazım
• Değişik renk kalemlerle kontrast yaratılması
• Başlık, çerçeve, çizimler
• Madde imleri
• Yeterli boşluk bırakma
• Yazı alanının gelişigüzel kullanılmaması
• Bant bulundurma
2.1.4.3. Tepegöz
Son yıllarda büyük bir gelişme göstererek, geniş bir kullanma alanı bulan araçlardan biride tepegözdür. Eğitim işlemindeki etkinliği inanılmayacak kadar arttırması ve pek çok özelliklerinin bulunması tepegözü eğitimin vazgeçilmez bir aracı haline getirmiştir. Tepegöz yaygın bir biçimde kullanılmaktadır. Üç kumanda yeri vardır; çalıştırma düğmesi, görüntüyü netleştirme tamburu, görüntünün perdede ayar tamburu. Tepegöz sınıfın önünde bulunur. Sunulan gereçlerin sıralama, zamanlama ve kullanma şekli yönünden kullanımı çok kolaydır. Öğretmenin yüzü sınıfa dönük olduğundan; bilgi akışının sunulmasını ilginin kontrolünü, sınıfın denetimini ve öğrencilerin tepkisini izlemek çok kolaydır. Perdede meydana gelen görüntü, ışıklı bir odada bile bütün öğrencilerin izlemesini mümkün kılacak şekilde büyük açık ve nettir. Öğretmen, tepegözle kullandığı gereçleri, öğrencilerin gördüğü şekilde görebildiğinden, gereçlerin kullanılması, kullanılma anında üzerlerine yazı yazılması ya da sekil çizilmesi çok kolaydır. Tepegözle kullanılacak gereçler, öğretmen ve öğrenciler tarafından kolaylıkla hazırlanabilir. Tepegözde kullanılan saydam (asetat) üzerine asetat kalemi ile sekil ve sema çizmek yazı yazmak veya fotokopi makinası ile istenilen resim sema ve yazıları fotokopi yaparak hazırlamak mümkündür. Öğretilecek konulara uygun olarak hazırlanmış hazır asetat gereçleri satın almak suretiyle, gereç hazırlama zamanından tasarruf etmek mümkündür. İnsanlar öğrendiklerinin tamamını hafızalarında tutamazlar. Eğitimde sekil, kroki, çizim, resim, araç ve gereçlerle uygulamalı yapıldığı düşünüldüğünde; önceden elde edilmiş tecrübelerden ve kesin sonuçlardan istifade etmenin, zaman kaybını önleyeceği bilinmelidir. Konular üzerinde araştırma yapacak olanların önceden tespit edilmiş doğrulardan istifade etmesi sağlanmalıdır. Yeni teknolojik gelişmeleri içeren kitap, dergi ve yayınların bölüm kitaplığına kazandırılmasına çaba sarf edilmelidir. Araştırmaya yönelecek öğretmen ve öğrencilerin ilk müracaat edeceği kaynağın kitaplar olduğu bilinmeli ve bölümlerde kaynak kitapların bulunacağı kontrollü bir birimin (dolap, oda vb.) düzenlenmesi için gerekli tedbirler alınmalıdır (Şimşek, 2002:47; Yalın, 2003:123).
Tepegöz projektörü saydam bir madde üzerindeki önceden hazırlanmış renkli yada siyah-beyaz bilgileri duvara, tahtaya veya perdeye büyüterek yansıtan ders aracıdır. Bu yapı içinde güçlü bir ampul, büyüteç, ve ayna bulunan bir kutu, kutunun üstünde üzerine asetatları konduğu bir cam yüzey, ve kutuya tutturulan bir kolun ucunda bulunan bir büyüteç/ayna sisteminden oluşur.
Tepegöz malzemesi, ders sırasında doğrudan üzerine yazılıp çizilerek ve gerektiğinde silinerek saydam bir yazı tahtası gibi de kullanılabilir. Bunların özel kalemleri ve silgileri, saydamların fotokopiye ve lazer yazıcıya dayanıklı olanları vardır.
Tepegözler büyük, parlak ve net görüntü sağlarlar. Büyük gruplara kavramların, işlemlerin ve diğer bilgilerin görsel olarak sunulmasını sağlar. Tepegöz saydamlarını hazırlamak oldukça kolaydır.
Tepegöz kullanmanın üstünlükleri şöyle sıralanabilir;
Yüz yüze iletişim olanağı sağlar. Öğretmen dersini sınıfı karartmadan, yüzü öğrencilere dönük olarak işleyebilir. Bu durum, öğrencilere kolayca not tutma; öğretmene de öğretim sırasında öğrencileri gözlemleme, öğrencilerle göz teması ya da sorular yoluyla doğrudan etkileşim kurma, öğrencilerin dikkatlerini ve öğretim akışını kontrol altında tutma olanağı sağlar.
Kullanım Kolaylığı sağlar. Tepegöz, kullanımı önceden öğrenilmiş teknik bilgi ve beceri gerektirmeyen basit bir araçtır. Her öğretmen rahatlıkla ve her yerde kullanabilir.
Kolayca taşınabilir.
Tepegöz üzerinden çok değişik materyaller yansıtılabilir. Bütün saydam gereçlerin yanında, yeni tepegöz modellerinde küçük gerçek eşyalar, modeller, şekiller gibi saydam olmayan materyaller net görüntü olarak yansıtılabilir.
Tepegöz hemen hemen her türlü ortamda kullanılabilir. Perde olmayan yerlerde beyaz duvarlardan da yararlanılabilir. Güçlü ışığı, karartılmış ortamlar gerektirmez.
Öğretmenler kendi saydamlarını kolayca hazırlayabilirler. Malzeme olarak herhangi bir saydam naylon olabilir. Kitaplardan fotokopi çekilebilir. Bilgisayarda hazırlanabilir.
Sunum sırasında sunucu materyali istediği bir biçimde kullanabilir. Sunu sırasında bazı saydamlara yazı yazılıp şekil çizilebilir ve gerektiğinde silinerek değiştirilebilir; saydam üzerindeki önemli noktalar altı çizilerek ya da renklendirilerek vurgulanabilir; saydamların yansıtılma sırası sunu akışına göre önceden ya da sunu esnasında yeniden düzenlenebilirler. Bilgisayarda da eklemeler yapılabilir. Materyali yansıtırken, bir kısmını kapatabilir., önemli noktalara bir çubukla dikkat çekebilir.
Öğretmene ve öğrenciye sunun sırasında kolaylık sağlar. Ders esnasında yazı tahtasına yerleştirilmek zorunda olan bilgiler sunu için önceden hazırlanabilir. Öğretmenler notlarını unutmadan izleyip anlatabilir, öğrenciler doğru ve tam not alma olanağını bulurlar. Tahtaya yazılacak gerekli notlar önceden hazırlanarak, gerektiği zaman kullanılabilir.
Tepegöz yansıları grup üzerinde konuyla ve sunucuyla ilgili olumlu etkiler uyandırabilir.
Sınırlıkları;
Klasik tepegöz projektörleri kendi kendine sunma biçiminde programlanamazlar. Ancak bilgisayar destekli olanlar programlanabilir.
Resim, çizim, metin, grafik v.b bilgileri her tepegözde anında yansıtmak mümkün değildir. Bu tür bilgilerin önceden saydamlar üzerine hazırlanmaları gerekmektedir.
Tepegöz çok yönlü ve etkili bir araç olmakla birlikte, sunuyu yapan kişilerin genellikle saydam üzerindeki bilgiye bağlı kalmaları ve tekdüze (monoton) sunum tekniklerini tercih etmeleri tepegözü bazen sıkıcı bir eğitim aracı durumuna getirebilir.
Tepegöz Saydamlarının Hazırlanması;
Tepegöz saydamları, fotokopi makineleri, bilgisayar veya doğrudan elle hazırlanabilirler. Elle saydam hazırlama yönteminde çeşitli yazı ve boya kalemleri ile yapışkan renkli saydam materyaller kullanılabilir.
Tepegöz saydamları hazırlarken, asetatlar, saydam kalemleri (keçeli, mumlu, yağlı ve suda çözülmeyen özel renkli kalemler), özel silgiler kullanılabilir. Öte yandan tepegöz saydamları termal kopya ve fotokopi makineleri ile de üretilebilir. Bu makineler ısıya dayanıklı özel saydamlara kopyalanır.
Günümüzde saydamlar doğrudan bilgisayarlardan yararlanarak da hazırlanabilmektedir. Herhangi bir kelime işlemci ya da grafik programı veya PowerPoint programı ile orijinal hazırlanarak doğrudan yazıcıdan saydam üzerine çıktısı alınabilir.Yada bir kağıda bastırılarak fotokopisi saydama alınır.
Tepegöz Saydamı Tasarlarken Dikkat Edilmesi Gereken Noktalar;
Daha çok grafiksel öğeler kullanmaya özen gösterin.
Metinleri yalnızca konunun ana hatlarını, anahtar kavramları vermek amacıyla kullanın.
Metin bir satırda altı sözcüğü, her yansıda altı satırı yada altı madde imini geçmemelidir.
Bir yansıda sadece bir kavrama yer verilmelidir. Karışık ve karmaşık bir yansı yerine bir dizi yansı tasarlanmalıdır.
Tepegöz yansıları bilgisayar sunumlarına göre daha sade olmalıdır. Eğer içerikte renk unsuru kullanılacaksa fonda renk kullanılmamalıdır.
Bir kavramla ilgili birden çok yansı kullanılacaksa, içerik her yansıda yansının aynı bölümünde yer almalıdır.
Yansıları bir birine bağlayan ortak bir biçim düzeni olmalıdır.
Başlık kısmında anahtar sözcüklere (önemli noktalara) yer verilmelidir.
Başlığın altına eklenecek bir çizgi, ya da kullanılacak bir başka desen rengi başlığın içerikten daha kolay ayırt edilmesine yardımcı olacaktır.
Metinler yazı tipi, büyüklüğü, satır arası boşluklar vb. özellikler bakımından okunabilir olmalıdır. Hazırladığınız yansıyı beyaz bir kağıdın üstünde yere koyun, ayaktayken yansıyı okuyabilmeniz gerekir.
Yazılar normal okuma biçimine uygun -soldan sağa- yerleştirilmelidir. Birbiri üstüne yığılmış gibi görünen karmaşık, dikey ve süslü yazıları okuması zordur.
Yansıda yer verilecek öğeler yeterli büyüklükte olmalı; öğeler boşluklara dengeli bir biçimde yerleştirilmelidir.
Basılı materyalleri aynen yansı olarak kullanmanın çeşitli sakıncaları vardır.
Saydamda süslü kenarlar, gereksiz detaylar ve genel olarak üzerinde durulan kavramın açıklığa kavuşmasına yardımcı olmayan öğeler bulundurulmamalıdır.
İzleyenlerin dikkatlerini çekmek açısından renkli görseller kullanılabilir. Ancak renkli görseller dikkatli kullanılmalıdır.
Tepegöz ekranları yatay pozisyonlar için daha uygundur. Yansıların yatay bir biçimde hazırlanması yansıtılacak materyalin en iyi bir biçimde görünmesini sağlar.
Tepegözü Kullanırken;
Fazla şey anlatılmak veya gösterilmek isteniyorsa katlama tekniği kullanılabilir.
Seçmeli katlama tekniğinde, çerçevenin dört kenarına yapıştırılan saydamlar anlatım sırasına göre tek tek ya da üst üste getirilerek kullanılır. Sabit sıralı katlama tekniğinde çerçeve üzerine sabitleştirilmiş transparanlar üst üste getirilerek kullanılır. Fakat öğretme-öğrenme ortamında en fazla kullanılan teknik maskeleme tekniğidir. Bu teknikte yansıda sunulmak istenen bilgilerin tümü bir kere de gösterilmez, yansının bir bölümü kağıt ya da karton parçası ile kapatılarak aşamalı bir şekilde yansı kaydırılarak gösterilir.
Tepegöz projektörü, çok yönlü bir araç olmakla birlikte, öğretmene yardımcı bir araçtır. Aşırı kullanılarak öğretmenin yerini almamalıdır. Bundan dolayı, tepegöz saydamları özellikle, konuşulan kelimeler iletilmek istenen mesajın anlaşılması için yeterli olmadığı zaman kullanılmalıdır. Saydamları değiştirirken projektör açık bırakılmamalıdır. Ekrana yansıyan ışığın parlaklığı, izleyenleri rahatsız ederek sununuzun akışını olumsuz etkileyebilir. Diğer yandan, görüntüye getirilen saydamlar arasında projektörün kapatılması dikkatlerin tekrar sizin üzerinize çekilmesini sağlar. Ayrıca, projektörün kapalı olması, saydamı projektör üzerine yerleştirirken bir problemle karşılaşıldığında, bunun ekrana yansıyarak herkes tarafından görülmesini engeller. Yüzünüzü ekran yerine izleyenlere dönün. Görüntü üzerinde işaret edilmek istenen noktalar perde üzerinde değil, bir kalem yada işaret çubuğu ile saydam üzerinde gösterilmelidir. Tepegözden sadece anahtar bilgiler için yararlanın. Bir konu ile ilgili daha fazla bilginin yansıtılması gerekiyorsa seri saydamlar kullanın. Tepegöz çalışır durumda iken sarsılmamalı, temizlik yapılmamalı, çok kısa mesafeye de olsa taşınmamalıdır. Saydam üzerindeki bilgileri doğrudan okumayın. Mesajı özetleyin ya da farklı cümlelerle açıklayın. Yansıtılan materyal, izleyenlerin en az iki kere gözden geçirebileceği kadar kalmalıdır (Yalın, 2003:126-133).
Okul Öncesinde Tepegöz Kullanılarak Yapılabilecek Çalışma Örnekleri
Etkinlik 1: Asetata farklı geometrik şekiller çizilerek yansıtılır. Çocuklardan gördükleri yansıdaki iki tane olan şekli bulup kendi kağıtlarına resimlemeleri istenir.
Etkinlik 2: Asetata vücut organlarının resimleri çizilerek hep birlikte incelenir. Çocuklar bu incelemenin ardından kendi organlarını çizerler.
2.1.4.4. Slayt Projektörü
35mm’lik fotoğraf makineleri ile çekilmiş renkli ya da renksiz filmlerin 5x5 cm’lik karton yada plastik çerçevelere yerleştirilmiş öğretim ve sunum amaçlı materyallere slayt (diya) adı verilir. Bu slaytları perdeye yansıtmak için kullanılan araçlara da slayt projektörü adı verilir.
Yararları;
Slaytlar bir sürecin aşamalı bir biçimde öğretilmesine olanak verir.
Küçük cisimlerin büyük olarak ve kendi doğal renkleri ile incelenmesini sağlar.
Slaytlar farklı diziler halinde tekrar tekrar düzenlenebildiğinden esnek bir kullanıma sahiptirler. Bir slayt dizisinde resimlerin sırası istenildiği gibi değiştirilebilir.
Az karartılmış ortamlarda kullanılabildiğinden öğrencilerin not almalarına olanak verir.
Sınırlılıkları;
Slayt dizisinin hazırlanması bilgi ve beceri isteyen ve zaman alan bir işlemdir.
İzleyicinin dikkatini görüntünün belli bir yerine yönlendirmede sorunlar yaşanabilir.
Slaytların üretimi, maliyet açısından saydamların ve bilgisayar sunumlarının hazırlanmasına göre daha masraflıdır.
Karartılmış bir ortam istediği için not alma ve notları okumada sorunlar yaşanabilir.
Slayt projektörleri kullanılırken,
Slaytların değiştiriminde uzaktan kumanda kullanılmalıdır.
Slaytların doğru sıralanmış olup olmadığı kontrol edilmelidir.
Olumsuz yönleri; tepegözden pahalıdır ve slayt üzerinde değişiklik yapmak zordur.
Salyt hazırlarken dikkat edilecek hususlar;
• Her slaytta tek konu
• 5 satır x 5 sözcük/satır, max.35 kelime
• Çıplak gözle okunabilir olmalı
• Slaytlar numaralandırılmalı, düzgün yerleştirilmeli
• Önemsiz slayt gösterime konmamalı, “bunu geçelim” dememeli
• Slaytların tüm avantajlarına sahip
• Slaytlar kolayca hazırlanıp değiştirilebilir
• Görüntü ve ses dosyaları ile entegre sunumlar yapılabilir
• Notebook PC+projektör<5 kg
• Projektörler artık çoğu ortamda standart (Yalın,2003:133).
Bir sunum hazırlamada destek sağlamak için özel olarak hazırlanmış programlardır. Günümüzde en yaygın olarak kullanılan sunum programı Microsoft PowerPoint’tir. Ayrıca sunumlarda kullanılan çizimleri yapmada kullanılabilecek, resimlerin üzerinde değişiklikler yapmaya olanak sağlayacak çizim programları (paint) vardır.
Powerpoint sunu;
• Slaytların tüm avantajlarına sahip
• Slaytlar kolayca hazırlanıp değiştirilebilir
• Görüntü ve ses dosyaları ile entegre sunumlar yapılabilir
• Notebook PC+projektör<5 kg
• Projektörler artık çoğu ortamda standart
Powerpointte sunum hazırlarken dikkat edilecek noktalar;
• 8 satıra kadar yazı
• 5-6 sözcük/satır
• Yazının puntosu: başlık 36-44, yazı 24-32
• Oturum öncesi cihazın denenmesi, kullanıma ait aksamalara karşı önerilir
• Her ekranda 1 konu veya fikir (paragraf kuralı)
• İşaretleyici (Pointer) kullanımı
• Mesajı kutu içerisine alma
• Renk seçimi
2.1.4.5. Gerçek Eşya ve Modeller
Gerçek eşyalar; somut ve kalıcı öğrenmeler sağlar. Genellemeyi kolaylaştırır ve bireysel olarak eğitim sağlar. Modeller; bir gerçek eşyanın üç boyutlu temsillerdir. Gerçek eşyaların hepsini sınıfa getirmek mümkün olmadığından bunların yerine modelleri getirmek zorunlu görünmektedir. Yaparak ve yaşayarak öğrenme sürecine öğrencilerin katılımı açısından modellerin ve maketlerin öğrenciler tarafından hazırlanmasının istenmesi çok olumlu bir yaklaşımdır. Gerçek eşya, giysi, süs eşyaları, paralar, üç boyutlu modeller, plastik ya da kağıttan maketler, pusula, termometre, barometre, yağmur ölçüsü, rüzgar fırıldağı ve oku, saat ve takvim bunlara güzel bir örnek teşkil etmektedir. Öğretmenin konuyla ilgili hedef davranışları gerçek eşyalar ve basit modellerle verme yoluna gitmesi istendik davranışların kazandırılmasını kolaylaştırdığı gibi kalıcılık da sağlamaktadır. Evde ya da sınıfta basit modeller yaptırılarak mutlaka sınıfta sergilenmelidir (Yalın, 2003:123-125).
Küre: Coğrafya konuları içerisindeki yerin şekli, hareketleri, boyutları, eksen eğikliği, enlem, boylam, paralel, meridyen gibi konulardaki soyut ifadeleri somut hale getirmek için gerekli ve önemli bir araçtır. Küre geometrik bir şekil olarak, bütün noktaları merkezden eşit uzaklıkta bulunan bir yüzeyde sınırlandırılmış şekil olarak ifade edilmektedir. Coğrafî manada küre, yer yuvarlığının çok küçültülmüş bir modelidir.
Koleksiyonlar: Koleksiyon, aynı özelliklere sahip materyallerin bir araya toplanmış haline denir. Her konuda koleksiyon meydana getirmek mümkün olduğu gibi coğrafya konularıyla ilgili koleksiyon oluşturmakta mümkündür. Coğrafya konularının işlenmesinde bunlardan faydalanılır. Koleksiyon türlerini şöyle sıralayabiliriz: Kayaç koleksiyonu, Dia koleksiyonu, Ziraî ürünler koleksiyonu, Bitki türleri koleksiyonu, Maden türleri koleksiyonu, Harita çeşitleri koleksiyonu, Fotoğraf koleksiyonu. (Güngördü, 2002: 119-136).
Öğretmen, eşya ve modelleri sınıfa getirmeden önce denemelidir.
2.1.4.6. TV ve Video
Göze ve kulağa hitap eden eğitim araçlarından televizyon programları ve hareketli filmler birbirine çok benzeyen araçlardır. Bunlardan televizyon, hem radyo hem de film gibi görev yapmaktadır. Televizyon yayınları dört yolla yapılmaktadır. Canlı yayın, olgu ve olayların olduğu anda olduğu gibi verilmesidir. Filmle Yayın, önceden çekilip hazırlanmış filmlerin televizyonda gösterilmesidir. Video Teyple Yayın, video teyp recorder denilen araçlarla manyetik bir teyp üzerine alınmış olan görüntü ve seslerin televizyonla yayınlanmasıdır. Kapalı Devre Yayınları ise kuruluşların bir yerden geçen bir olayın aynı kurulusun başka bir yerinde izlenmesi için telli yada telsiz olarak belli alıciı cihazlar için belli bir frekansla yapılan televizyon yayınlarıdır (Şimşek, 2002:36).
Film ve video farklı köklere sahip iki araçtır. Film fotoğraf kimyasından kaynağını alırken, video televizyonun temelindeki elektronik teknolojisinden türemiştir. Film hareket eden şekillerin kaydedilmesi ile film, hareketli resimlerin televizyon türü ekranlardan gösterimi temel mantığı içindede video ortaya çıkmıştır.
Video aracı görüntü, hareket ve kayıt ünitelerinden oluşur. Video, eğitimde kullanılabilecek; derste öğrenci katılımını sağlamada, öğrenciyi güdülemede kullanılabilecek görsel ve işitsel araçlardan biridir. Video ve filmin, televizyonla bütünleşen bir ortamda kullanılması ile eğitimde yeni yöntemler ortaya çıkabilmektedir. Bu sistemler özellikle bireysel öğrenme süreçlerinde, uzaktan öğretim sürecinde çok önemli bir potansiyele sahiptirler. Önceden kaydedilmiş ders içerikleri video ve televizyon aracılığı ile sınıf ortamında gösterilebilir. Böylece fen bilgisi, tarih, coğrafya, dil öğretimi gibi alanlarda, canlandırma, dramatizasyon ve gözlem gibi metotlar kullanılarak öğrenci için daha kaliteli eğitim-öğretim tasarlanabilir.
Avantajları;
• Hareket
• Süreç
• Güvenli gözlem
• Beceri öğrenme
• Dramatizasyon
• Duyuşsal Öğrenme
• Problem çözme
• Ortak tecrübe oluşturma
Sınırlılıkları;
• Sabit Adım
• Hareketsizlik
Kullanımı: Ön inceleme
• Zaman not edilebilir,
• Parçalar ayrı kasetlere kaydedilebilir
• Sadece gösterilecek kısımlar yeni kasete kaydedilebilir.
Kullanımı: Çevre Düzenleme
• Ekrana uzaklık en az 2 m.
• Öğrenci ekran mesafesi = ekran büyüklüğü x 12
• Ters V
• TV, Göz hizasının 30 derece yukarısı (Yalın, 2003:140-142).
2.1.4.7. Gösteri Tahtaları
Kullanırken;
• Kapsamlı içerik dersten önce hazırlanmalı
• Yazı ve yerleşim önceden düzenlenmeli
• Önceden yazılanlar kapatılmalı
• Konuşurken sınıfa dönülmeli
• Değişik sunu teknikleri kullanılmalı
• Yazılar temiz ve anlaşılır
• Öğretmenin göreceği çizgiler kullanılmalı
• Renkli tebeşir/kalem kullanılmalı
• Yazıların önü kapanmamalı
• Işık için gerekli tedbirler alınmalı
• Pergel, cetvel vb. kullanılmalı
• Karton ya da tahtalardan yararlanılmalıdır (Gözütok,2004: 151).
2.1.4.8. Film Şeritleri
Okul Öncesi Çocuklarla Film Şeridi Hazırlarken Dikkat Edilecek Hususlar;
• Resimler sade ve ilgi çekici olmalı,
• Figürlerde gerçek nesnelere yakınlık aranmalı,
• Sıcak ve soğuk renkler dengeli dağıtılmalı,
• Pratik kullanılabilen, dayanıklı olmalı,
• Çocukların ilgisini çekecek bir ya da birkaç öyküden oluşmalıdır.
2.1.4.9. Opak Projektör (Episkop)
Yazı, resim fotoğraf gibi saydam olmayan materyallerin büyütülerek perdeye yansıtılmasında kullanılan araçlara opak projektör veya episkon denir. Posta pulu boyutundan 25x25 cm.’ye varan büyüklükteki resim, fotoğraf, posta kartı, gazete, dergi, kitap vb. yayınlardan görüntüler opak projektöe aracılığı ile perdeye yansıtılabilmektedir.
Yararları;
Episkopla her türlü yayından görüntü yansıtılabilir.
Metal, para, anahtar, cetvel, bitki, böcek gibi gerçek nesnelerin sınıf ortamında incelenebilmesine olanak sağlar. Öğrencilerin kendi hazırladıkları materyallerin grup içinde tartışılmasına olanak sağlar.
Sınırlılıklar;
Episkoplar, ağır ve hantal araçlardır, taşınmaları zordur.
Yeni modellerin dışındakiler çok iyi karartılmış ortamlarda kullanılabilirler. Bu nedenle opak projektörün kullanıldığı ortamda öğrenciler ile göz iletişimi kurmak olanaksızlaşır.
Yüksek watlı lambalar kullanıldığından, episkopların uzun süre çalıştırılması mümkün olmaz.
Opak projektörler görüntüyü ters çevirdiklerinden, perdeye doğru yansıtılabilmesi için materyal projektöre ters yerleştirilir. Daha çok sınıf ortamında basılı ve görsel malzemenin birlikte incelenmesi amacıyla kullanılan araçlardır.
2.1.4.10. Dataşow ve Projeksiyon Makinesi
Dataşow ve projeksiyon makinesi projeksiyonlu görsel sunum araçlarının ulaştığı en son noktada yer alır. Bu araçlar bilgisayar, video ve kamera ile hazırlanan materyallerin büyütülmüş olarak perdeye aktarılması amaçla kullanılmaktadır (Gözütok, 2004: 152).
Yararları;
Dataşow ve projeksiyon makineleri ile eğitim-öğretim ortamları öğrenci için daha çekici hale gelmiştir. İlgiyi sürekli tutar.
Öğretmen ve öğrenci arasında yüz yüze iletişim ortamı sağlar.
Daha kaliteli bir malzeme ile eğitim yapılmasını sağlar
Bireysel ve grup çalışmaları için kullanışlıdır.
Bilgisayara bağlı iken yazı tahtası gibi de kullanılabilir.
Değişiklikler kolayca yapılabildiğinden bilgilerin ve materyallerin sürekli güncellenmesi sağlanabilir.
Kullanımı kolaydır.
Sınırlılıkları;
Daha iyi görüntü için ortamın karartılması gerekir, bu da öğrenci için sıkıcı gelebilir.
Oldukça pahalı araçlar oldukları için bazı kullanıcılar bu araçları kullanmakta çekingenlik gösterebilir. Etkinliğin amacına ulaşabilmesi için bilgisayarda sunum hazırlarken tasarım kurallarına, sunarken sunum kurallarına uyulması büyük önem taşır (Yaşar, 2004).
2.1.4.11. Teyp
Özellikle dil öğretiminde ve müzik derslerinde kullanılan bir başka eğitim aracı da teyptir. Teybe sınıfa getirilmesi imkansız olan kişi ya da olayların ses kayıtları sınıf ortamına getirilebilir. Sınıf içinde yapılan grup çalışmaları kayıt edilerek; sonradan bu bu kayıtlar üzerinde değerlendirmeler yapılabilir. Teyplerdeki kayıtları silme, yeniden kayıt yapma, istenildiği zaman geriye alma ileri gitme vb.. imkanları vardır. Taşınması kolaydır.
2.1.4.12. Kamera
Kamera dış ortamdaki hareketli görüntüleri manyetik bir ortama aktarmaya yarayan dijital alıcılardır. Kamera kullanarak öğretim amaçlı çekimler yapılabilir. Orijinal görüntülerin, kaydedilen ders materyallerinin arasına ses kayıtları yapılır. Bu çekimler sınıf ortamında videoda yada bilgisayarda öğrencilere izleterek görüntülerle ilgili, tartışmalar, değerlendirmeler yapılabilir (Şimşek, 2002).
Yararları;
Öğrencinin ilgisini çekecek renkli, canlı ve öğretici konuların sınıf ortamına taşımasını sağlar.
İlgi çekici, canlı bir eğitim-öğretim ortamını oluşmasını sağlar
Nesnelerin gerçeğe uygun bir biçimde doğru algılanmasını sağlar.
Oluşması uzun süre alan bir deney ve sürecin aşamalarının öğrenci tarafından algılanmasını sağlar.
Okul içi ve dışı etkinliklerin izlenmesini sağlar.
Ders içi ve dışı etkinliklerin uzun süre arşivlenme imkanını verir.
Sınırlıkları;
Verimli bir biçimde kullanılması zaman alır
Üretilen materyaller üzerinde anında değişiklik yapmak zordur.
Kameraya sahip olmak belirli bir maliyet gerektirir.
2.2. Materyaller
İletişim sürecinde araç, kaynak ile alıcı arasındaki bilgiyi taşıyan her şeydir; bilgi öğretimsel amaç için taşınıyorsa, o zaman öğretimsel araçlar söz konusudur. Bu bağlamda materyal, öğretim hedeflerine ulaşmak için farklı araçlarla sunulan, belli ilkeler doğrultusunda düzenlenen içeriğin görsel, işitsel ya da yazılı biçimleridir.
2.2.1. Materyal Geliştirme Süreci;
• Hedeflerin incelenmesi
• İçeriğin incelenmesi
• Öğrencilerin özelliklerinin belirlenmesi ve incelenmesi
• Mesaj Tasarımı
• Geliştirme
• Değerlendirme
2.3.2. Doğru Tasarlanmış Öğretim Materyallerinin Özellikleri
• Tasarım ilkeleri dikkate alınarak tasarlanıp geliştirilmiştir,
• Kolay kullanılabilir,
• İletilecek mesajı, tam ve doğru anlaşılacak şekilde ve en az çaba ile iletir,
• Materyal içerisinde kullanılan her türlü görsel unsur ve objeler bir iç uyum içinde bulunur,
• Bütünlük içerisinde olmasına özen gösterilir,
• Kullanılan yazıların büyüklüğünden şekline kadar, materyal üzerindeki objelerin yerleşiminden kullanılan renklere kadar gerekli en küçük detay bile dikkate alınır.
Materyal, eğitim programıyla uyumlu ve programı destekleyici nitelikte midir?
Materyalin içerdiği bilgiler doğru ve güncel midir?
Materyalde kullanılan anlatım türü açık ve anlaşılabilir mi?
Materyal, öğrenciyi güdüleyici ve ilgisini çekici nitelikte midir?
Materyal, öğrencinin derse katılımını sağlayabilir nitelikte midir?
Materyal teknik özellikleri açısından yeterli midir?
Materyalin etkinliği hakkında önceden elde edilmiş bilgiler var mı?
Materyal, içerik açısından tarafsız ve öğretimsel nitelikte midir?
Materyalin kullanımı için gerekli kullanım kılavuzları (öğretmen-öğrenci) ve yazılı dokümanlar var mı? (McAlpine & Weston, 1994: 19-30/ socserv.mcmaster.ca/srnet/3F_weston.htm).
Materyallerin taşıması gereken özellikler;
• Görseller sözlü mesaj iletmek için kullanılabilir.
• Renkli bir fotoğraf anlatılmak istenen nesnenin gerçekliğini oldukça yüksek bir düzeyde yansıtabilir.
• Karmaşık bir süreç basitleştirilerek daha kolay anlaşılır ve hatırlanır hale getirilebilir.
• İyi tasarlanmış bir materyalle dil ve kültür sınırları aşılarak iletişim kurulabilir.
• Yazmak basılı okur yazarlıkta kodlama; Okumak ise kod çözme etkinliğidir.
• Bir fotoğrafın düşündürdükleri her yaş grubuna göre farklılıklar gösterir.
• Hareket duruşu (poz)hız çizgisi gibi geleneksel uygulamadan daha güvenilir verir.
• Fotoğraflar, resimler, çizimler, sözcükler; somuttan soyuta doğru süreklilik gösterir.
• Görseller çok somut ya da çok soyut uçlara yaklaştıkça öğretimsel açıdan daha az yararlı olma eğilimindedirler.
• Kıyaslama çok sık kullanılan bir tekniktir. Örneğin atomun yapısı güneş sistemine kıyaslanarak verilebilir.
• Organizasyonel şemalar, kavram haritaları kavramlar arasındaki ilişkiyi göstermeye yardım eder.
• Optik aralık harfler arasındaki beyaz alanların hemen hemen eşit olması anlamına gelir.
• Etkileşim, sergilenen görsele büyük bir çekicilik kazandırır.
• Görsel materyalde belirli geometrik yapılar (örneğin bir daire üzerine yerleştirilmesi) kod çözme sürecini kolaylaştırır (Millî Eğitim Bakanlığı 1990).
2.3.3. Materyallerin Somut/soyut Özelliklerine Göre Sınıflandırılması
Kelimeler
Diyagramlar
Haritalar
Resimler
Slaytlar
İşitsel Araçlar
Filmler
Modeller
Nesneler
Yaşantı (Ottoway, 2003).
2.3.4. Sözlü Sunumlar
Giriş (% 15)
Konu hakkında ne söyleneceğin açıklanması
Dinleyicinin ilgisinin anlatılacak konuya çekilmesi
Konu (%80):
Sunumun esas unsurları konu kısmında yer alır
Konu sistematik biçimde bölümlere ayrılır, her bölüm değişikliği büyük başlıklarla yapılır
Bölüm başlıkları alt konuya ait resimlerle duyuşsal-görsel hale getirilebilir
Sonuç (%5)
Konu hakkındaki en önemli hususların altı çizilir
Sunum bittikten sonra neyin en çok hatırlanmasını istersiniz sorusunun cevabının üzerinde durulur.
Konuşma Gerginliği:
Gerginliği önlemenin bazı yolları; iyi hazırlanmak ve giriş de söylenecek bazı anahtar cümleler üzerinde önceden çalışmakla mümkündür.
Tarz:
İyi iletişim için konuşma (%7), vücut lisanı (%55) ve ses gerginliği (%38) birbirini tamamlar. Göz teması, gözlerini izleyici üzerinde gezdirerek konuşma ve kuvvetli ses tonuyla konuşma çok etkili ve önemlidir.
2.3.5. Görsel Tasarımın Temel İlkeleri:
Görsel Unsurlar;
Gerçekçi (Realistik) Görseller: Gerçekçi görseller, üzerinde durulan nesneyi gerçek nesneyi gösterir. Örnek: Bir arabanın fotoğrafı gerçekçi bir görsel olarak kullanılabilir. Ancak hiçbir fotoğraf veya simge tamamen gerçekçi olamaz.
Benzeşik (Analojik) Görseller: Bir kavramı veya konuyu açıklamak için o kavrama benzer başka bir kavramla ilgili bir şey göstererek benzerliklere dikkat çekme işlevini görürler. Örnek: Körfez kavramını anlatırken bir koy fotoğrafından faydalanabiliriz.
Şematik (Organizasyonel) Görseller: Akış şemaları, grafikler, haritalar, şematik ve sınıflama çizelgelerini kapsar. Bu tür görseller, kavramlar ve ana noktalar arasındaki ilişkileri göstererek öğrenilen konunun içerik yapısını görmelerine yardımcı olur.
Materyalde kullanılan uyarıcılar sınırlandırılır -çok sayıda mesajı içeren materyaller öğrenmeyi zorlaştırır-. Materyal, öğrenenin dikkatini önemli noktaları üzerinde toparlamalarına yardımcı olur, Materyalde kullanılan uyarıcıların (bilgiler) kendi içinde bağlantılı ve bütüncül olmalarına özen gösterilir.
Görsel Tasarımlarda;
Anahtar cümlelere yer verilir,
Mesajın iletilmesini engelleyen unsurlardan kaçınılır,
Öğrenenin dikkatini hedeflenen noktadan uzaklaştıracak öğeler tercih edilmez
Metinler, ilgili resimlerle desteklenir.
Resimler öğretilmek istenilen özellikleri temsil eder,
Konu dışı resimler yer almaz,
Resimler tek başlarına değil, ilgili metinlerle birlikte kullanılır.
Bütünlük ilkesi de önemlidir. Bu bağlamda; görsel materyale, ilginç ancak konu ile ilgisi olmayan yazı ve resimler konulduğunda öğrenme zorlaşmaktadır, görsel materyale, ilgisi olmayan ses ve müzik eklendiğinde öğrenme zorlaşmaktadır ve de görsel materyal, gereksiz sözcüklerden arındırıldığında, öğrenme artmaktadır (Baytekin, 2004).
2.3.6. Yazılı Materyaller
Yazılı materyaller eğitim ortamında en çok kullanılan materyallerdir. Yazılı materyallerin kolayca ulaşılabilir, hazırlanabilir, çoğaltılabilir olması, ucuz olması en önemli avantajlarıdır. Ancak yazılı materyallerle etkileşime giren öğrenci pasif bir rol üstlenir. Yazılı materyallerin güncelleştirilmesi zordur. Yazılı materyallerden dönüt almak zaman alır. Bu nedenle yazılı materyallerin amaca uygun olup olmadığı kontrol edilmeli; yazılı materyallerle yapılan çalışmalarda öğrenciye performansı ile ilgili bilgi verilmeli, yazılı materyallerde yer alan metinlerin görsel öğelerle desteklenmesine özen gösterilmelidir. Başlıca yazılı öğretim materyali türleri: ders Kitapları, yardımcı Kitaplar, ansiklopediler, sözlükler, renkli resimli hikaye kitapları (Çocuk Edebiyatı), dergiler, afişler, şeritler, gazeteler vb.. olarak sıralanabilir.
Bilgisayarların yazı yazma programları sayesinde, en yüksek kalite ve kullanım seviyesinde kitaplar, dergiler, makaleler, grafikler, tablolar ve şekiller üretilerek, bunların görsel öğrenme ve düşünme yolu ile anlama boyutunda etkili eğitim ve öğretim araçları olarak okullara girmesi olanağı sağlanmıştır. Yaz programlarının kullanıcıya sağladığı yenilikler ve kolaylıklar sonunda, yazılan paragrafları kolayca değişikliğe uğratma, kopyalama, saklama, silme ve hataları anındı düzeltme fırsatı doğmuştur. Bu yenilikler zaman kaybını önleyerek en iyi çalışma ortamına ulaşmak için verimlilik sağlamıştır. Diğer önemli bir olgu ise, verilerin ve bilgilerin disklere aktarılarak kolayca istenilen yerde kullanılmak üzere taşınmasıdır. Bilgiler böylece insan hafızasında olduğu üzere, uzun dönemler içinde saklanabilir olmuştur (Crosman,1999: 43).
Hizalama
Sayfa Uzunluğu: Kullanıcılar ekranda kaydırma çubuklarını kullanmak istemezler. Bu nedenle:
Bilgi alt başlıklar kullanılarak düzenlenir.
Site içi bağlantılar kullanılabilir.
Kullanıcılar ekranda kaydırma çubuklarını kullanmak istemezler. Bu nedenle:
Bilgi alt başlıklar kullanılarak düzenlenir.
Site içi bağlantılar kullanılabilir.
Paragraf yerleşimi
Yazılı materyaller, görünüm tasarımı açısından ele alındığında herhangi bir mesajın tasarımı ile ilgili bütün ilkeler yazılı materyallerin tasarımı için de geçerlidir. Yazılı materyallerin tasarımında dikkate alınması gereken birtakım faktörler vardır. Bunlar: Tutarlılık, sayfa düzeni, görsel materyaller, yazı türü, yazı boyutu, yazı stili ve vurgulama araçlarının kullanımı. Yazılı materyaller, görünüm tasarımı açısından ele alındığında herhangi bir mesajın tasarımı ile ilgili bütün ilkeler yazılı materyallerin tasarımı için de geçerlidir. Yazılı materyallerin tasarımında dikkate alınması gereken birtakım faktörler vardır. Bunlar: Tutarlılık, sayfa düzeni, görsel materyaller, yazı türü, yazı boyutu, yazı stili ve vurgulama araçlarının kullanımı.
Grafik Materyalleri
Grafikler; sayısal verileri görselleştirerek veriler arasındaki ilişkilerin kavranması kolaylaştırmak için kullanılır.
Şemalar; kronoloji, sayısal veriler ve hiyerarşi gibi soyut bilgileri grafik formunda özetlemek için kullanılır.
Grafik tasarımı görsel düşünme ve öğrenmede bilgi ve mesajın taşınması bakımından çok önemli bir öğretim ve öğrenme aracı durumundadır. Günümüzde suçluların tespiti ve yakalanması için güvenlik birimlerince kullanılan teknikler, gerçeğe yakın resim ve grafikler üreten binlerce renkli dokümanı üretebilen zenginlikteki boyama, çizme programları ile gerçeğe yakın ürünler elde edilebilmektedir. Bilgisayar yardımı ile tasarım (Computer-Aided Design-CAD) ve bilgisayar yardımı ile üretim (CAM) ile her türlü ürünün üretimi ve değerlendirilmesi olanak içindedir. Bilgisayarların sahip oldukları, ses görüntü ve resim aktarabilme özellikleri ile eğitimde, eğitim unsurları arasında etkileşimi sağlayıcı (hypermedia) teknikleri öğretime girmiş ve etkileşimli bir eğitim süreci oluşturulmuştur. Müzik ve konuşma yetenekleri ile bilgisayarlar, bireyin sahip oldukları diğer duyu organlarını kullanabilme olanağı sağlamışlardır. Bilgisayar ekranına bakmaksızın yani görmeyen bir öğrenci sesleri işiterek okuma bilmese bile artık öğrenebilmektedir (İpek, 2001:11).
2.3.7. Öğretim Materyalleri Tasarım İlkeleri
2.3.7.1.Yapısal/Biçimsel Elemanların Kullanım İlkeleri
• Boşluk
• Çizgi
• Şekil-form
• Doku
• Renk
2.3.7.1.1.Boşluk
Boşluk, belirlenmiş bir çerçeve içerisindeki kullanım alanı dışında kalan yerlerdir. Öğretim materyaline genel olarak bakıldığında görülen/hissedilen doluluk veya boşluktur.
2.3.7.1.2. Çizgi
Çizgilerin yatay, dikey veya eğik olarak kullanımı algılama üzerinde etkilidir. Yatay çizgiler sabitlik ve durağanlık etkisi, dikey çizgiler güçlülük etkisi ve eğik çizgiler ise hareket etkisi verir.
Çizgi; öğretim materyalleri üzerinde oluşturulacak kontrast/zıtlık daima dikkati çekecektir.
2.3.7.1.3. Şekil-form
Şekil bir yüzey üzerinde oluşturulan iki boyutlu biçimlerdir. Form ise kullanılan biçimlerin birbirine göre yerleşimidir.
2.3.7.1.4. Doku
Öğretim materyalinin hazırlanmasında kullanılacak malzemenin özelliğine bağlı olarak değişiklik göstereceği için tasarımda en az değişkenlik gösteren eleman dokudur.
2.3.7.1.5. Renk
Renkler, iyi tasarlanmış bir öğretim materyalinde anahtar rol oynar. Renklerin iyi seçilmesi ve çizgilerle birlikte iyi tasarlanması sonucu en etkili öğretim materyalleri gerçekleştirilir. Renkler algılama üzerinde etki yaratırlar. Doğal renkler ile nesneler renklendirildiğinde görüntünün gerçekliğini artırır. Benzerliklerin ve farklılıkların ortaya konuşuna yardımcı olur. Önemli noktalar ve bilgiler üzerinde dikkati toplar. Coşku, durgunluk, tek düzelik, canlılık gibi duyguların algılanmasına yardımcı olur. Renkler, fiziksel özellikleri nedeniyle algılama üzerinde etkilidir. Işık, Prizmadan geçtiğinde uzun ve kısa dalga boyları şeklinde kırılarak farklı renklere ayrılır. En uzun dalga boyu kırmızı, en kısa dalga boyu mor renklidir.
Öğretim Materyallerinin Tasarımında Renklerin Kullanımı;
• Renklerin seçiminde farklı cinsiyetlerin de dikkate alınması gerekir.
• Mavi, yeşil, bordo ve bunların canlı tonlarını seçerken
• Sarı, mavi, pembe gibi renklerin pastel tonlarını daha çok seçmektedirler.
• Renklerin kullanımında yaş gruplarının da dikkate alınması gereklidir.
• Çok parlak renkleri küçük yaş grupları için, daha ileri yaş grupları için de pastel tonları kullanmakta yarar vardır. Her iki yaş grubu için kontrast oluşturulmak istenildiğinde parlak renklerin kullanılması etkili olacaktır.
• Etnik özellik ve çevre koşulları da renklerin algılanmasında etkilidir.
• Yeşil ve mavi gibi renkler bozkır bölgelerinde yaşayanlar üzerinde etkili olurken, sıcak renkler ormanlık bölgelerde yaşayanlar üzerinde daha etkili olmaktadır.
• Farklı renkler kullanılarak farklı bölümlerin algılanması kolaylaştırılabilir (Baytekin, 2004).
2.3.7.2. Zemin ve Şekiller Açısından Etkili Renk Bileşimleri;
2.3.7.2. 1. Yazı Puntosu
Yazı, öğretim materyallerinin çoğunluğunda kullanılan bir öğretim elemanıdır. Diğer öğretim elemanları ile birlikte uyumlu bir şekilde kullanılmalıdır.
2.3.7.2. 2. Still
Dekoratif amaçlı süslü yazı yerine düz ve sade biçimde yazılmış yazılar kullanılmalıdır. Küçük harflerle yazılan yazılar daha kolay okunabilir. TAMAMIYLA BÜYÜK HARFLERLE YAZILAN YAZILARIN OKUNMASI ZORDUR.
Eşit olmayan insanlara eşit davranmaktan daha büyük eşitsizlik olamaz.
Thomas JEFERSON
Eşit olmayan insanlara eşit davranmaktan daha büyük eşitsizlik olamaz.
Thomas JEFERSON
EŞİT OLMAYAN İNSANLARA EŞİT DAVRANMAKTAN DAHA BÜYÜK EŞİTSİZLİK OLAMAZ.
THOMAS JEFERSON
2.3.7.2.3. Satırlar
• Satırlar çok sıkışık olduğunda metnin okunması güçleşir.
• Satırlar çok seyrek olduğunda metinde kopukluk duygusu verir.
• Satır aralıkları ortalama harf yüksekliğinin 1½ si kadar olduğunda metin çok okunaklı olur.
• Satırlar çok sıkışık olduğunda metnin okunması güçleşir.
• Satırlar çok seyrek olduğunda metinde kopukluk duygusu verir.
2.3.7.2. 4. Oran-Ölçek
Objelerin büyüklüğü ile bağlantılıdır. Bir objenin diğer objeler ve bütün ile arasındaki ilişkiye göre objenin büyük, orta, küçük, ağır, hafif olduğu gibi duygular yaratabilir.
Objelerin büyüklüğünün doğru olarak algılanabilmesi için tanıdık başka bir obje ile ölçeklendirilmesi gerekir.
2.3.7.2. 5. Denge
Denge, objenin göz tarafından algılanan ağırlığı ile ilgilidir. Öğretim materyalleri üzerinde denge, yatay ve dikey eksenin her iki tarafına objelerin eşit olarak dağıtılması ile oluşturulur. İstenilen amaca yönelik olarak objelerin bütününe yerleşimi ile denge veya dengesizlik etkisi yaratılabilir.
2.3.7.2. 6. Bütünlük
Görsel elemanlar ve bunların fonksiyonları arasındaki ilişki bütünlüğü oluşturur. Her bir görsel unsur, bir mesaj iletmedeki fonksiyonu göz önüne alınarak yerleştirilmelidir.
2.3.8. Öğretim Materyalleri Hazırlama İlkeleri
Anlamlılık İlkesi
Bir malzeme ne kadar anlamlı ise öğrenilmesi de o kadar kolaydır.
Anlamlı sözcüklerin öğrenilmesinin anlamsız hecelerin öğrenilmesine oranla daha kolay olması.
Bilinenden Başlama İlkesi
En iyi öğretim somuttan soyuta, basitten karmaşığa ve bilinenden bilinmeyene doğru gidendir.
Çok Örnek İlkesi
Bir kavramın genişliğini göstermek için çok sayıda örnekler sunmak gerekir.
Görelik İlkesi
Nesnelerin özellikleri birbirlerine göre algılanır. Resim ve şekilleri herkes başka şekilde algılamamalı, birbirinden ayırt edebilmelidir.
Seçicilik İlkesi
Algılama seçicidir. İnsanın duyu organları uyarılmayı beklemezler, aksine belirli bir anda, anlatılamayacak kadar çok sayıda uyarıcıyla bombardıman edilirler. Öğretim materyalindeki önemli elemanları dikkati en çok çekecek şekilde yerleştirmek gerekir.
Tamamlama İlkesi
Bir olayın ya da eşyanın tümüne ilişkin çizgileri vermek yerine bir kısmını vermek yeterli olabilir.
Fonun Anlamlılığı İlkesi
Görsel ya da işitsel olsun, öğretim materyali düzenlerken iletilmek istenen mesaja uygun olarak, figüre anlam katacak fonlara yer verilmesi gereklidir.
Kapalılık İlkesi
Şekiller belirgin olmalı, açık ve yarım bırakılmamalı. Özellikle iki boyutlu figürler için şekil tam yapılmalıdır.
Birleştiricilik İlkesi
Algılama birleştirici ve bütünleyicidir; birbiriyle benzerliği ve yakınlığı olan nesne ve olaylar ilişkili olarak algılanır ve daha iyi hatırlanır.
Değişmezlik İlkesi
Daha önceden bildiğimiz tanımış olduğumuz nesnelerin algılama işleminde çoğu özelliklerini sürdürmesi algısal değişmezliktir.
Derinlik İlkesi
Doğadaki varlıklar bize yakınsa gerçek ölçüleri ve renkleriyle görünürler. Aynı varlıklar bizden uzaklaştıkça, küçülür ve renkleri de soluyor hissini verir.
Yenilik İlkesi
Dikkat özellikle geçirilegelen ve yarın geçmişteki yaşantılara zıt olan durumlara ve yeniye çekilir. “Yenilik” izlenmekte olan görüntüdeki elemanlara yeni bir eleman eklenmesi anlamına gelmektedir.
Basitlik İlkesi
Dikkat yöneltilirken bilinenle yenilik, basitlikle karışıklık, belirginlikle belirginsizlik, arasında bir denge aranır.
Hedef Davranış İlkesi
Kullanılacak aracın öğrenciyi dersin hedeflerine ulaştırabilecek nitelikte olması gereklidir.
Öğrenciye Uygunluk İlkesi
Kullanılacak araç, öğrencilerin özelliklerine (yaş, zeka ve geçmiş yaşantıların düzenine) uygun olmalıdır (http://www.ggurses.com.tr.tc; http://www.ittheory.com/qual/prep3.htm; Gözütok, 2004:158-195).
3. Okul Öncesinde Kullanılabilecek Araç Gereç ve Materyal Örnekleri
Bir materyal tasarlanırken bir takım süreçler yaşanır. Bu süreçler şu sıralanabilir:
- Sürecin ilk basamağı bir hedef analizinin yapılmasıdır. Bu aşamada amacın hangi kazanımlarla ilgili olduğunun sorusunun yanıtı verilir. “Bilişsel”, “duyuşsal” veya “psikomotor” alanlarından hangisiyle ilgili olduğuna bağlı olarak farklı seçim ve tasarım ilkelerinin uygulanması gerekebilir.
- Sürecin ikinci basamağı bir içerik analizinin yapılmasıdır. İletilmek istenen mesajın türüne göre mesaj farklı biçimlerde tasarlanır.
- Hedef kitlenin özelliklerinin belirlenmesi basamağında çeşitli durumlara bakılır. Örneğin, Bireylerin önceden sahip oldukları bilgi ve beceriler belirlenir.
- İçerik ve aracın bütünleştirilmesi basamağında hedefe, içeriğe ve hedef kitlenin özelliklerine uygu olarak çeşitli formatlar seçilir. Materyal, bu ölçütler göz önünde bulundurularak hazırlanır.
3.1. Serbest Zaman Çalışmalarına Örnekler
Kukla
Kuklalar dünyanın en ilgi çekici küçük insanlarıdır. Üç bin yıl evvel Mısırlılar tarafından kullanıldıkları bilinmektedir. Kuklalar çocuklar tarafından kullanıldığı gibi eğitimciler tarafından da hikâye anlatırken ya da olaylar hakkında konuşurken kullanılır. İyi hazırlanmış kukla oyunu çocukların çok ilgisini çeker bu yüzden günlük planda kuklalara mutlaka yer verilmelidir. Tahtadan, alçıdan ya da bezden yapılmış elle, iple ya da sopayla oynatılan küçük bebeklere kukla; bu bebeklere yapılan gösteriye de kukla oyun adı verilir. İnsana, hayvana ya da çeşitli nesnelere benzetilerek biçimlendirilen ve boyanan kuklalar, sahne arkasına gizlenmiş bir kuklacı tarafından oynatılır. Kukla oyunlarının çoğu sözlü ve müzikli, bazıları da sözsüzdür. Oyunları perde arkasına gizlenmiş bir konuşmacı seslendirir. Sahne gerçek bir tiyatro sahnesinin küçük bir kopyasıdır. Gösteri sırasında kuklalar izleyicilerin daha iyi görebilmesi için parlak ışıklarla aydınlatılır. Parmak boyunda, çok yalın kuklaların yanı insan boyunu aşan çok süslü ve en küçük ayrıntısına kadar düşünülerek yapılmış kuklalarda vardır. En yaygın kukla çeşidi eldiven giyilerek parmaklarla hareket ettirilen el kuklalarıdır. El kuklalarının uzaktan daha iyi görülebilmesi için yüz çizgileri abartılı, gözler, burun ve kulaklar oldukça iridir.
Kukla Hazırlarken Dikkat Edilecek Hususlar:
• Artık materyallerden yararlanılmalıdır,
• Kullanımı kolay ve çabuk yıpranmayan malzemeler tercih edilmelidir,
• Belli karakterler olmalıdır,
• Değiştirilmesi mümkün olmalıdır.
İpli Kukla
Hareket ettirmek için arkalarından bağlanan ipler kullanılır. Bu tür kuklanın İstanbul’da yaygınlaşması İngiliz kuklacı Thomas Holden tarafından sağlanmıştır.
Parmak Kukla
Parmaklara takılan kuklalar çocuklar için hem eğlendirici birer oyuncak hem de dil gelişimini sağlayan ve hayal gücünü arttırmaya yönelik olan araçlardır
El Kuklası
Giysiden içeri sokulan elin işaret parmağı ile başı, baş ve orta parmakla kolların hareket ettirilmesi ile oynatılmaktadır. Bu kuklaların gövdeleri bezden, kol ve başları tahta ya da mukavvadan oluşturulmuştur. El kuklası ipli kuklaya göre, daha ucuz ve kullanımının basitliğinden dolayı daha fazla tercih edilmiştir.
Örnek Çalışma;
Çomak Kukla
Renkli kartondan çiçek yaptıktan sonra çubuğun üzerine yapıştırın, plastik bardağın altından çubuğun gireceği kadar delik açın (delik büyük olmamalı) çubuğu plastik bardağın içine yerleştirin, aşağı veya yukarı çekerek çiçeği büyük, küçük gösterebilirsiniz, önce küçük olan çiçek giderek büyüyebilir yanına yaptığınız güneş büyümesine yardımcı olabilir.
Kukla Oynatırken Dikkat Edilecek Hususlar;
• Konu ilgi çekici olmalı,
• Karakterler kukla ile örtüşmeli,
• Konuşmalara ara verilmemeli,
• Konuşmalar kısa olmalı,
• Hareketlilik sağlanmalı,
• Zaman zaman kuklalar çocuklarla konuşmalı,
• Araya müzik ya da şarkılar ilave edilmeli.
Kuklaların oynatılacakları yerlerin hazırlanması:
• Kukla Köşesindeki Tahta düzenekten yararlanma,
• Battaniye tiyatrosu,
• Masa tiyatrosu,
• Kapı Pervazı tiyatrosu,
• Pencere tiyatrosu,
3.2. Okul Öncesi Kitapları
Okul öncesi kitaplar birer öykü kitabıdır. Bu kitaplarda resimler de yazı da birbirine yardımcı olarak aynı öyküyü anlatır. Daha ziyade bol resim, az metin ile bir öyküyü dile getirirler. Bu kitaplara İllüstrasyonları olan öykü kitapları da denir.
Kitaplarda;
• Konu,
• Karakterler,
• Kimin ağzından yazıldığı,
• Kurgu,
• Dekor,
• Üslüp çok önemlidir.
Kitapların önü ve arkası olduğunu, kitaplarda bir öykü olduğunu, kitaptaki işaretlerin öyküyü söylemeye yarayan yazılar olduğunu, kitaptaki yazıların soldan sağa doğru okunduğunu, resimlerin de öyküyü anlattığını, sayfaları yavaş çevirirsek yırtılmayacağını, kitaptaki öykü gibi bir öyküyü uydurabileceğini ya da anlatabileceğini, hatta kendi öyküsünü resimleyebileceğini öğrenirler.
Kitaplar; çocuğun gözüne bakarak, doğrudan ve yüksek sesle konuşmak onun gelişimi açısından son derece önemlidir. Bu sayede hem onun ruhsal doyumuna, hem de kelime hazinesinin gelişmesine önemli katkılarınız olacaktır.
Okul öncesi yaşlarda çocukların dikkati çabuk dağılır. 15 dakika sonra kıpırdanmaya başlarlar. Uzun olmayan öyküler seçilmelidir. Resimli kitaplar okulöncesi çocukları içindir. Bu yaşlardaki çocuklara kitap okurken; onları yanımıza almalı, resimleri göstererek ve yazıları soldan sağa parmağımızla takip ederek okumalıyız. Sesimizi kullanarak, taklitler yapmak onları çok mutlu edecektir. Acele etmeden, çocuğun anlatılanı anladığından emin olarak okumalıdır. Sayfa okunup bittiğinde çocuğa yeni gelecek sayfa ile ilgili tahminler yaptırılabileceği gibi o sayfa ile ilgili sorular da sorulabilir. Çocuklar da soru sormaları için teşvik edilmelidir. Tüm kitap bittikten sonra çocuğa öykü ile ilgili sorular sormak da önemlidir.
Örnek Çalışma; Bu çalışmada bir öğretim aracı olan kitaptan yararlanılarak materyaller hazırlanmıştır.
UNUTULAN KARDEŞ
ETKİNLİK 1: PAKETİN İÇİNDE NE VAR?
ÇALIŞMA KAĞIDI 1’deki yönerge okunarak, çocuktan düşündüklerini resimlemeleri istenir.
ETKİNLİK 2: UZUN KISA KAVRAMI
Çocuklardan odalarındaki legoları -ya da artık kumaşları/ oyun hamurlarını/ kağıtları- kullanarak bir uzun bir de kısa bir şeyler yapmaları istenir.
ETKİNLİK 3: UZUN OLANI BUL, KISA OLANI BUL
Çocuklarla dolaptaki giysilerinden uzun olanı ve/veya kısa olanı bulması istenir. Küçük gelen giysilerin ne yapılacağı üzerine sohbet edilerek bir kuruma götürülebilir.
ETKİNLİK 4: UZUN KISA KAVRAMI BOYAMA ÇALIŞMASI
ÇALIŞMA KAĞIDI 2’deki yönerge okunarak, çocuktan kısa olan pantolonu boyamaları istenir.
ETKİNLİK 5: KUMAŞLARLA DANS
Müzik eşliğinde büyük kumaş parçaları ile dans edilir.
SONUÇ
Okul öncesi eğitim programının; çocukların yaş gruplarına, gelişim düzeylerine, kurum amaçlarına, çevrenin ihtiyaçlarına göre hazırlanmasına, öğrenci merkezli olmasına, çocukların duygusal, sosyal, bilişsel, fiziksel, yaratıcılık ve diğer gelişimlerini destekleyecek türden olmasına, faaliyetlerin önemli bir bölümünün oyunlar şeklinde gerçekleştirilmesine, paylaşma, şarkı söyleme, dans etme, müzik dinleme, dramatizasyon etkinliklerine yer verilmesine, çocuktaki doğal yaratıcılığı destekleyici ve geliştirici bir tutumla yapı- inşa oyunlarına, sosyal öğrenmelere, keşfetme, icat etme çalışmalarına imkân vermesine, okul dışı çevrenin de eğitim çevresi olarak kullanılmasına, çocuklara toplumsal değer yargıları kazandırmak için, doğruluk, başkalarına hizmet, yardım etme, saygı gibi temaları içermesine, doğru cinsel kimliği kazanmasına yardımcı olmasına, ama cinsiyetler arası roller ile ilgili peşin hükümleri giderici olmasına ve ailelerle işbirliğini, ailelerin programa katılmalarını ve bu konuda eğitilmelerini sağlamasını destekler nitelikte olmasına önem verilmelidir ilkelerinden yola çıkarak okul öncesi çocuklar için kullanılacak farklı araç gereçlerin ve materyallerin önemi de bir kez daha ortaya çıkmaktadır. Okul öncesinde de öğretme etkinliği ne kadar çok duyu organına hitap ederse öğrenme daha kalıcı ve derin izli olacağı ve kalıcı öğrenmeler sağlanacağı unutulmamalıdır.
Okul öncesi çocuklara yeteneklerini sonuna kadar kullanmalarına fırsat verecek zengin bir çevre ancak materyaller yardımı ile sağlanabilir. Küçük çocuklar, yaşadıklarından ve etraflarında olan her şeyden öğrenirler. Farklı yaşantılar arasında ilişki kurmayı becerebilmek bir yönü ile zihinsel olgunlaşmaya, bir yönü ile de verilecek eğitime bağlıdır. Bu dönemde çocuğa sağlanabilecek zengin yaşantılar, dil ve davranış örnekleri onun gelişmesini olumlu yönde etkiler. Geziler, hikaye ve masallar, gözlem yapabileceği, soru sorabileceği ortamlar, yetişkinler ve oyun arkadaşları gelişim için son derece değerlidir.
Herhangi bir sözlü açıklama yoluyla öğrenme oldukça yüksek düzeyde ve güç bir beceridir. Bazı insanlar bunu oldukça zor kazanırlar. Öğrenme Biçimleri Teorisi, insanların tercih ettikleri farklı öğrenme tarzlarından söz etmektedir. Bazıları görerek daha iyi öğrenirken, bazıları işiterek, bazıları da dokunarak, hissederek ve elleyerek öğrenir. Küçük çocuklar ise öğrenme sürecine bütün duyularını katarak öğrenirler. Bu nedenle yalnız sözle verilen bir talimat çocuklar için her zaman öğrenmeyi kolaylaştıran bir yöntem değildir. Eğitimde okul öncesi çocuğa kalıcı ve doğru davranışları kazandırabilmek ana ilke olduğuna göre, tüm duyulara hitap eden bir eğitim yaklaşımı öğrenmeyi kolay ve kalıcı hale getirebilir.
KAYNAKLAR
Akkoyunlu, B. (2002). Educational Technology in Turkey: Past, Present and Future, Educational Media Internatiınal., Vol. 39, No 2: 165-174.
Alkan, C. (1998). Eğitim Teknolojisi. Ankara: Anı.
Başar, H. (1999). Sınıf Yönetimi, Milli Eğitim Bakanlığı Yayınları, İstanbul.
Baytekin, Ç. (2004). Öğrenme Öğretme Teknikleri ve Materyal Geliştirme, Anı Yayıncılık, Ankara.
Bloom, B. (1997). Etkileşimli Ortam Başarının Esasları, Çeviren: Murat DÜZGÜN İstanbul: Sistem Yayıncılık.
Crosman, D. M. (1997). The Evalutaion of the world widw web as an emerging instructanional tool. In. B.H. Khan (Ed.) Web-Based instruction. Englewood Cliffs, NJ: Educational Techonology Publications, İnc.
Çilenti, K. (1988). Eğitim Teknolojisi ve Öğretim, Kadıoğlu Matbaası, Ankara.
Dale, E. (1946) Audio-visual methods in teaching. New York: The Dryden Press. Elektronik Kitap. Google Scholar.
Dale, E. (1954) Audio-visual methods in teaching, revised edition. New York: A Holt-Dryden Book, Henry Holt and Company. Elektronik Kitap. Google Scholar.
Dale, E. (1969) Audiovisual methods in teaching, third edition. New York: The Dryden Press; Holt, Rinehart and Winston. Elektronik Kitap. Google Scholar.
Demirel, Ö., Seferoğlu, S. & Yağcı, E. (2002). Öğretim Teknolojileri ve Materyal Geliştirme, Ankara: Pegem A Yayıncılık.
Ergin, A. (2002). Öğretim Teknolojileri ve İletişim. Anı Yayıncılık, Ankara.
Engler, D., (1972). Instructional Technology And The Curriculum. In F. J. Paula and R. J. Goff (Eds.), Technology in education: Challenge and change. Worthington, OH: Charles A. Jones. Elektronik Kitap. Google Scholar.
Gözütok, F. D. (2004). Öğretmenliğimi Geliştiriyorum, Siyasal Kitapevi, Ankara.
Heinich, R., Molenda, M., Russell, J.D. ve Smaldino, S.E. (1999). Instructional Media and Technologies for Learning, New Jersey, Prentice-Hall, Inc. Elektronik Kitap. Google Scholar.
İpek, İ. (2001). Bilgisayarla Öğretim Tasarım, Geliştirme ve Yöntemler, Tıp Teknik Yayınları, Ankara.
Küçükahmet, L. (1995). Öğretim İlke ve Yöntemleri, Gazi Büro Kitapevi, Ankara.
Meral, M. & Zerayak, E. (1999). “Öğretmen ve Öğrencilerin Okullarda Teknoloji Kullanımına İlişkin Görüşleri -Televizyon ve Video”. 4. Ulusal Eğitim Bilimleri Kongresi Bildirileri 2 Kitabı: 158-171.
Millî Eğitim Bakanlığı (1990) “Eğitim Araçları ve Donatım Standartları”, MEB Yayınları, Ankara: 33, 233.
Ottoway, A. K. C. (2003). Education and Society, Routledge and Kegan k. Ltd. Broadway House, London, 1966 Çev: Hüseyin Başar, Sınıf Yönetimi, www.meb.gov.tr (23.01.2003).
Reiser, R. A. (1987). Instructional technology: A history. In R.M. Gagne (Ed.) Instructional technology: Foundations (pp. 11-48). Hillsdale, NJ: Lawrence Erlbaum Associates.
Reiser, R. A. (2002). A history of instructional design and technology. In R.A. Reiser & J.V. Dempsey (Eds.), Trends and issues in instructional design and technology (pp.26-53). Upper Saddle River, NJ: Merrill Prentice Hall.
Reiser, R. A. (2002). A history of instructional design and technology. In R.A. Reiser & J.V. Dempsey (Eds.), Trends and issues in instructional design and technology (pp.26-53). Upper Saddle River, NJ: Merrill Prentice Hall.
Richey, R. (2006). Reflections on the state of educational technology research and development: A response to Kozma, Educational Technology Research and Development Volume 48, Number 1 / March, 2000:16-18.
Şahin, T. (2003). “Student teacher’s perceptions of instructional technology: developing materials based on a constructivist approach”, British Journal of Educational Technology, Vol. 34, No 1: 67-74Şahin, T. & Yıldırım, S. (1999).Öğretim Teknolojileri ve Materyal Geliştirme. Ankara: Anı.
Şimşek, N. (2002). Derste Eğitim Teknolojisi Kullanımı. Ankara: Nobel Yayıncılık.
Şişman, M. (1999). Öğretmenlik Mesleğine Giriş, Ankara: Pegem A Yayıncılık.
Türkoğlu, A. (1983). “Eğitim sistemimizde Televizyondan Yararlanma Olanakları”, A.Ü. EBF Dergisi, Cilt:16, Sayı:2: 175-192.
Yalın, H. (2003). Öğretim Teknolojileri ve Materyal Geliştirme. Nobel Yayıncılık; Ankara.
Yapıcı, Ş. (2006). Bir Eğitim Aracı Olarak Televizyon ve Etkileri, Üniversite ve Toplum, www.universite-toplum.org/pdf/pdf.php?id=272: 1-4.
Yaşar, O. (2004). İlköğretim Sosyal Bilgiler derslerinde görsel materyal kullanımı ile coğrafya konularının eğitim ve öğretimi, Milli Eğitim Dergisi, Sayı 163, http://yayim.meb.gov.tr/dergiler/163/yasar.htm
“Eğitim Araçlarının Kullanılması” Erişim Tarihi: 23.05.2008, http://www.ggurses.com.tr.tc/
Instructional Technology Global Resource Network, (n.d.). History of instructional technology. Retrieved Erişim Tarihi: 23.05.2008, http://www.ittheory.com/qual/prep3.htm
Instructional Technology Global Resource Network, (n.d.a). Instructional technology timeline. Erişim Tarihi: 23.05.2008, http://www.ittheory.com/qual/prep3.html
Instructional Technology Global Resource Network, (n.d.a). Instructional technology timeline. Erişim Tarihi: 23.05.2008, http://www.ittheory.com/qual/prep3.html
[1] “Egıtım Araçlarının Kullanılması” http://www.ggurses.com.tr.tc (19.1.2003)
Sevgiler,
Gülçin KARADENİZ
Sevgiler,
Gülçin KARADENİZ
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder