13 Mayıs 2012 Pazar

OKUL OLGUNLUĞU



Olgunlaşma; bireyin fizyolojik yönden herhangi bir konuyu “öğrenebilecek” ya da “yapabilecek” duruma yahut yeterliğe erişmesi demektir (Örneğin, çocuğun sinir ve kas sistemi yeteri kadar “olgunlaşma”dan ne kadar yürüme alıştırmaları yaparsa yapsın ya da çalıştırılsın/ öğretilsin/ ödüller verilsin yürümeyi öğrenemez) (Başaran, 1972). Okul olgunluğu; çocuğun bedensel, zihinsel, duygusal ve sosyal anlamda ilköğretimin gerekliliklerini karşılamaya hazır olması demektir. Thackray (1971) okul olgunluğunu; her türlü öğrenme için hazırlık, çocuğun herhangi bir duygusal zorluğa uğramadan kolayca ve yeterli bir şekilde öğrenebileceği dönem olarak tanımlamıştır. Drake (1998) ise; çocuktan gerçekleştirilmesi istenilen mevcut belirli iş yapma karşısında ilgisinin hazır olması düzeyidir. Gesell (1940) okul olgunluğunu olgunlaşmanın bir fonksiyonudur diye belirtse bu yalnızca olgunlaşma ile ulaşılabilecek bir nokta değildir. Çocuk yeni öğrenme görevlerine  temel olabilecek ön öğrenmesini “okul öncesi dönemde” öğrendikleri ile hazır olur. Koşullu Öğrenme Kuramları’na göre hazır bulunuşluk, öğrencinin, uyaranlara uygun tepkileri yapma ve bu tepkileri kendinde yerleştirme yeterliliğidir. Öğrenmenin oluşması için, öğrencinin uyarana gereken tepkiyi yineleyebilmesi ve pekiştirebilmesi gerekir. Karmaşık bir konunun öğrenilmesinde, konudan gelen uyaranların hazır bulunuşluk düzeyine indirgenip yalınlaştırılması ve yalın uyaranlara gereken tepkinin verilmesi, öğrencinin yeterliğine bağlıdır. Bilişsel Öğrenme Kuramları’na göre hazır bulunuşluk, öğrencinin yeni bir konuyu algılaması için gerekli olan, bilişsel örüntüyü geliştirmiş olmasıdır. Öğrencinin geliştirdiği bilişsel örüntüsü, öğrenmesinin temelidir. Öğrencinin geçmişte öğrendikleri, birbirini etkileyerek, bir alan oluşturur. Bu alanı oluşturan doku, öğrencinin bilişsel örüntüsüdür. Öğrencinin bilişsel örüntüsü yeni bir konuyu öğrenmeye yetmediğinde, konunun öğrenilmesi için gereken ön bilgi ve becerilerin, öğrenince kazanılması gerekir. Öğrenci bu yeterliğe ulaşmaz ise, öğretilecek konunun, bütünlüğünü bozmadan, öğrencinin hazır bulunuşluk düzeyine indirilmesi zorunludur. Öğrencinin bilişsel örüntüsünün eşiği, konunun güçlük düzeyine uyamadığı sürece, konunun öğrencice algılanması sağlanamaz (6 yaşındaki bir çocuğun okuma yazmayı öğrenebilecek zihinsel düzeye (yaş-zekâ-sinir sitemi koordinasyonu) sahip olması ve buna istek duyarak olumlu tutum sahibi olması
• 6 yaşındaki bir çocuğun bilgisayar kullanabilmek için gerekli kas, zihin ve sinir sistemi koordinasyonuna (olgunlaşma) erişmesi ve buna istek duyması vb.). Ausubel (1962), özellikle haz
ır olmanın yalnızca olgunlaşma ile açıklanmasına karşı çıkmakta ve okul olgunluğu öğrencinin zihinsel geçmişi, geçirdiği yaşantılar, öğretim yöntemlerinin önemli derecede etki ettiğini vurgulamaktadır. Çocuk, bu hazırlığa yeni öğrenme görevlerine temel olabilecek ön öğrenmesini “okulöncesi dönemde” öğrendiklerini tamamlayarak ulaşabilir (Oktay, 2000).

Thatcher ve arkadaşlarının (1987), okul olgunluğunu nöro-gelişimsel açıdan ele alan çocukluk ve ergenlik dönemi boyunca beyin gelişimi ile ilgili araştırmalarından çıkan iki önemli sonuç vardır: Birincisi, çocukların okula hazır olduklarını belirlemede yaş faktörünün çok fazla dikkate alınmaması gerektiğidir. İkincisi ise çocuğun okula başlaması için bilişsel olarak yeterli olgunluğa ulaşmasının yeterli olacağı görüşüdür (Akt. Yıldız, 2003).

Çocuğun okula hazır olması ya da okul olgunluğu, çocuğun okul eğitimini başaracak gelişimsel düzeye gelmesini ifade etmekte olup okul başarısı ısından oldukça önemlidir (Kılıç, 2004). Normal gelişim gösteren çocuklar altı yaş civarında bu olgunluğa erişirler. Elbette bireysel farklılıklar bu yaşı değişebilir. Okumaya başlamada başarılı olmak için, uygun zihin yaşının altı olduğunun bulunmasından sonra, çocukların bu zihin yaşına mümkün olan en kısa sürede ulaşmaları için, okul olgunluğuna yönelik bazı programlara ihtiyaç duyulmaktadır (akt. Çıkrıı, 1999; Wifred, 1993).  Okula kendileri hakkında olumlu duygularla başlayan çocuklar şanslıdırlar. Kabul edildiklerini bilirler, nasıl başarılı olacaklarını öğrenmişlerdir.

Katz (1991), okula hazırlık kavramını, okumayı öğrenmeye hazırlık olarak tanımlamaktadır. Ancak çocukların sosyal ve entellektüel gelişimlerinin de bu kavram doğrultusunda düşünülmesi gerektiğini vurgulamaktadır. Yani; çocukların okula hazır olması, çocuklar için okulun hazır olması ve aile ve toplum kendi isteği ile katkıda bulunup destek verip, vermemesi  (Trends, 2001; Kagan, Moore ve Bredekamp, 1995). “Çocuğun okula hazırlığında” ailenin, öğretmenin ve çevrenin çocuğa sunduğu bilişsel ve sosyal fırsatlar önemlidir. Okul öncesi eğitimi ile birlikte çocuk, yeni bir fiziksel ortama, yeni kurallara ve yeni ilişkilere uyum sağlamaya çalışır (Oktay, 2000; Unutkan, 2003). “Okulun çocuğa hazırlığında” ise çocuğun geçmiş deneyimlerini, ihtiyaçlarını dikkate alan, çocuğun yaşamıyla doğrudan bağ kurabildiği aktivitelere fırsatlar sağlayan programların uygulaması önemlidir. Uygun eğitsel ve sosyal çevre koşullarında, sağlıklı etkileşim ortamında çocuklar, daha hızlı ve başarılı bir gelişim göstermektedirler (Ömeroğlu ve Can Yaşar, 2004).

Bir çocuğun okul olgunluğu, doğumundan okula başlayıncaya kadar aldığı tecrübeler ve becerilerdir. Bu tecrübelerin 5 boyutu vardır.
1. Fiziksel sağlık, iyi yaşam ve motor becerileri,
2. Sosyal ve duygusal gelişim,
3. Öğrenme yaklaşımları,
4. Gelişmekte olan dil ve okur-yazarlık,
5. Bilişsel (gelişim) ve genel bilgi. (Copple ve ark., 1997; Kagan, Moore ve Bredekamp, 1995).

Bütün bu tanımlardan ortaya çıkan şey, çocuğun okul eğitimine başlamadan önce belirli bir olgunlaşma düzeyine gelmesi gereğinin araştırmacılar tarafından zorunlu bir ön koşul olarak ifade edildiğidir. Çocuğun okula başlamadan önce bu konuda yeterince öğrenim yaşantısını alması ve bunu başaracak zihinsel ve psikolojik yeterliliğe de sahip olması gerekmektedir. Okula geçiş sürecinde yani çocukların okul olgunluğuna erişmesinde şu noktalar çok önemlidir;
1.            Bilgi (rakamlar ve yazı),
2.            Sosyal ayak uydurma (büyük ya da küçük grup çalışmalarına katılma, öğretmen ya da lidere uygun davranma),
3.            Beceriler (çeşitli nesneleri kullanma), m
4.            Mizaç (okula alışma),
5.            Kurallar (hareket ve davranışların beklentileri karşılaması),
6.            Fiziksel gelişim (yaş ve genel sağlık durumu),
7.            Aile özellikleri (ebeveyn beklentileri, çocuğun cinsiyeti, çocuğun doğum sırası, ailedeki çocuk sayısı, ebeveynin eğitim düzeyi ve ailenin ekonomik düzeyi v.b),
8.            Eğitim çevresi (okulların çeşitliliği v.b.) gibi alanların gelişmesi durumunda çocukların okula hazır olarak başlayabileceklerini belirtmişlerdir (Denton ve Reaney, 2000; Kerr, 2004; Janus ve Duku, 2007; McAllister ve arkadaşları, 2005; Dockett ve Perry, 2003).

Genel olarak okul olgunluğuna temel olan başlıca gelişim alanlarını şu şekilde ifade eder:
      Görsel olgunluk
      Renkleri ayırt etme
      Görsel hafıza
      El-göz koordinasyonu
      İşitsel ayırt etme- duyma
      Dikkat süresi
      Dikkatlerini uzun süre yoğunlaştırmaları (ders süresi 40 dk.)
      Kendi kendine giyinme becerisini (fermuarını çekme, düğmesini ilikleme, ayakkabı bağlama v.b.) kazanmış olmaları
      Sırada dik ve belli bir mesafede oturmaları
      Tuvalet kontrolünü sağlamış olmaları
      Kendi temizliklerini yapabilmeleri
      Sırasını bekleme ve sabır göstermeleri
      Tenefüslerde kendilerini korumaları ve dengeli hareket etmeleri
      Kendi sorumluluklarını taşımaları
      Anneden ve evden kolay ayrılabilmeleri
      Anneden ayrı oldukları için kırıklık duymamaları
      Öğretmen ile iletişim kurabilmeleri
      Öğretmenin verdiği talimatlara uymaları
      Diğer çocukların varlığına katlanabilme ve onlarla baş edebilmeleri
      Kendinilerini ifade edebilmeleri,
      Arkadaşlık ilişkileri ve iletişim kurma becerileri (Oktay ve Unutkan, 2005; Yazıcı, 2002).

Çocuklar bu gelişim alanlarını başarıyla oluşturdukları taktirde ilköğretime hazır bir şekilde başlayabilmektedirler. Shaw (1994)’a göre iyi hazırlanmış bir çocuk okula kolay uyum sağlar, kendini mutlu ve rahat hisseder ve hem öğretmenleriyle hem de arkadaşlarıyla iyi ilişkiler kurar.

Devam edecek…

Sevgiler,

Gülçin KARADENİZ


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder