Çocuğun kendini ifade etmesinin en etkili yollarından biri resim çizmektir. Resim çizmek, çocuğun önceden öğrenmiş olduğu bazı sözcük ve ifade biçimlerinden daha güçlü, daha yalın bir anlatım şekli olarak da düşünülebilir. Çocuğun yaptığı çizim ve boyama sonucunda oluşan lekeler, çizgi ve şekiller iletişimin belirtileridir (Artut, 2004; 2007). Çocuklar için resim yapmak yepyeni bir şey yaratmak amacıyla farklı deneyimleri bir araya getiren bir süreçtir (Malchiodi,1998). Çocuk, çizdiği resimler aracılığıyla iç dünyasını, bilinçdışı isteklerini, duygularını yansıtır. Resim, okulöncesi dönemde çok önemlidir. Çocuk resminde, iç dünyasındaki duygularını yansıtır ve deneyimini anlatarak kendisini ifade eder (Samurçay, 2006). Resim çocukların sadece iç dünyalarını değil, dış dünya deneyimlerini de aktarır (Malchiodi, 2005). Çoğu zaman yaşadığı bu duyguları sözlü olarak anlatamayan çocuk, bunları çizimlerinde belirgin hale gelir (Chandler ve Johnson,1991). Ayrıca çocuk resimleri konu ve figür seçiminde rol oynayan kültürel ve sosyal belirleyicileri de değerlendirme olanağı verir.
Çocuk resimleri ile ilgili araştırmalar Freud ve Jung’un çalışmalarının artan ünüyle ortaya çıkmıştır. Cooke (1885), sanatsal gelişimin evrelerini tanımlayan bir makale yazmıştır. Ricci (1887), İtalyan çocukların resimleri üzerine gözlemlerini yayınlamış ve ilk çocuk resimleri koleksiyonunu oluşturmuştur. Burt (1921), insan resmi çizmeyi birkaç zeka testinden biri olarak kullanmıştır. Goodenough (1926) ve Haris (1963), insan figürü çizmede yaşla ilgili normları zeka yaşıyla ilişkilendirerek araştırmışlardır. Koppitz (1968), çocukların yaptıkları insan figürlerinin çocuğun ruhunu yansıttığını ileri sürmüştür (Malciodi, 2005).
Resim yapmanın çocuğun gelişimine etkileri şu şekilde sıralanabilir:
- Çocuk resmi görsel bir iletişim aracı olarak kullanır.
- Sözel olarak söyleyemediklerini resimle ifade eder.
- Biçimsel anlatımla ilgili becerilere sahip olur.
- Bilinçaltında yatan korku, endişe gibi duygularını resim aracılığıyla dışarıya atarak rahatlar.
- İstek, arzu ve hayallerini kâğıda yansıtır.
- Sanata ve tasarıma dair yaratıcılığını ve hayal gücünü geliştirir.
- Resmin yaşamıyla olan bağlantısını ve yararlarını kavrar.
- Özgün ve yaratıcı fikirler geliştirir.
- Estetik kişilik kazanarak, duygularını düzene sokar.
- İnce motor becerilerinde başarılı sonuçlar elde eder.
- Sanat eserlerine ilgi duyar.
Çocuk resmi üzerinde yapılmış pek çok çalışmada; insan figürünün en gözde konu olduğu (Matthews, 1984; Manning,1987; Luguet,1913) ve de konu seçiminde cinsiyet farklılıklarının etkili olduğu (Goodenugh,1926; Koppitz,1968) saptanmıştır. Golomb (2004), bilişsel gelişim açısından en çok bilginin çocukların insan figürü çizimlerinden elde edildiğini ve çocukların tipik olarak karalamadan ilk temsili şekillere ve formlara, daha sonra da karmaşık insan figürü tasarımlarına doğru ilerlediklerini saptamıştır. Gelişimsel açıdan bakıldığında çocukların insan figürü çizimlerinde cinsiyete ilişkin özellikler ilk olarak 6 yaşında genellikle giysiler konusundaki tercihlerinde görülmektedir. Kız çocuklar genellikle resimlerinde elbiseler, erkek çocuklar pantolon çizerek cinsiyete ait özellikleri belirtmektedirler yani, çocukların çizimlerine basit ayrıntılar koyarak kızlarla erkekleri ayırt ettiği görülmektedir (Malchiodi, 1998).
Sosyalleşme sürecinde olan çocuğun hayatında ailenin yeri büyüktür. Çocukların çizdikleri aile konulu resimler, içinde yaşanılan sosyal çevrenin çocuk üzerindeki etkilerinin belirlenebilmesinde araç olarak kullanılabilir. Literatüre bakıldığında aile çizimlerinde, çocuğun ailesindeki bireylere karşı tavır ve tutumu, çocuğun aile içindeki bireyleri ve kendi rolünü nasıl algıladığını yansıttığı ifade edilmektedir. Çocukların yaptığı aile resimlerini inceleyen araştırmacılar aile resimlerinin, açıkça ifade edilenlerin dışında çocuğun duygu ve davranışlarını simgeleyen çizim, biçim ve içerik özelliklerini de bulundurduğunu vurgulamaktadırlar. Çocuk, bu özellikleri aile bireylerini çizerken bilinçdışı olarak ifade edebilir (Di Leo,1983).
Çocukların resim yapma gelişimine ilişkin yapılan ilk çalışmalarda, çocukların resimlerinin karalama, şematik evre ve natüralistik evre olmak üzere üç gelişimsel evreden geçtiği ileri sürülmüştür (akt. Yavuzer, 2000; Burt, 1921), Goodenough (1926) ve ardından Lowenfeld’in (1947) yapmış olduğu çalışmalar, çocukların resim gelişim evrelerinin farklılaşmasına neden olmuştur. Lowenfeld (1947), yaptığı çalışmalar sonucunda çocukların resim gelişiminin altı evreden oluştuğunu öne sürmüştür. Lowenfeld’e (1947) göre bu evreler; karalama (2-4 yaş), şema öncesi (4-7 yaş), şematik (7-9 yaş), gerçeği çizme (9-11 yaş), sahte gerçeklik (10-13 yaş) ve karar dönemidir (ergenlik dönemi). Yavuzer (1997) ise, çocuk resmindeki gelişimi beş evrede ele almıştır:
1. Karalama dönemi (2-4 yaş)
2. Şema öncesi dönem (4-9 yaş)
3. Şematik dönem (7-9 yaş)
4. Gerçekçilik (Gruplaşma ) dönemi (9-12 yaş)
5. Görünürde doğalcılık dönemi (12-14 yaş)
Bu evrelerde çocuklar ilkel çizgilerle başlayıp zamanla çizgilerdeki güçsüz ama özgür havadan kurtulur, içinde yaşadığı kültür ve toplumun bazı zevk ve ölçülerine uyma eğilimi göstermektedirler.
Karalama dönemi (2-4 yaş); 2-4 yaş arasını kapsar. Küçük kas gelişimine paralel olarak çocuk, çizimlerini denetim altına almaya başlar. Kellogg (1969), otuza yakın ülkeden, bir milyonun üzerinde çocuk resmi inceleyerek, karalamadan dairesel hareketlerin keşfine kadar olan evrede (karalama evresi) yirmi adet şekil olduğunu saptamıştır (Şekil 1) (Schirrmacher, 1998; Kırışoğlu, 2002).
Şekil 1. Karalama Döneminin Aşamaları (Kellogg,1969)
1,5-2 yaş arasındaki çocukların yaptıkları anlamsız karalamalardan sonra, 2-4 yaşlarında çocuğun yaptığı düz çizgi karalamaları şema öncesi dönemde giderek insan figürüne dönüşmeye başlar böylece çizgiler anlam kazanır. Önceleri düz çizgilerle insan kolu, bacağı, gövdesi; yuvarlak çizgilerle baş ve yüz çizen çocuk kendine göre bir insan şeması yaratmaya çalışmaktadır. Bu sebeple çizdikleri resimler her gün aynı resmi çizse de farklılıklar gösterir (Kehnemuyi, 1977). 3-4 yaşında çoğu çocuk gözlemlenebilir simgesel şekillerde gerçeklik hakkındaki fikirlerini sunmak için gereken becerilere sahiptir (Collado, 1999).
Karalama döneminin sonu ve şema öncesi döneminin başında, çocuklar oldukça tanınabilecek biçimler çizmeye başlarlar. Ancak yine de kesin olarak ne çizdiğini söylemek zordur. Şema öncesi dönemde dairesel ve uzunlamasına çizgiler belirginleşir. Beş yaşında çocukların çizimlerinde artık insanlar, evler ve ağaçlar belirmeye başlar ve rahatça ne çizdiği anlaşılır hale gelir. Bu yaştaki çocukların çoğu, bir kafa ve gövde çizebilirler. Kafada gözler, bir burun, bir ağız olur, kollar ve bacaklar ise, gövdeden çıkar. Yüz önden görünümüyle çizilir ve ifadesizdir. Baştan çıkan kol ve bacaklar ve eller parmaklı ya da parmaksız olabilir. Çocuk 6 yaşına geldiğinde, çiziminde biçimler ve şekiller bir konu etrafında gelişmeye başlar (Yavuzer, 2000; Artut, 2004). Karalama döneminde küçük çocuklar basit karalamalar yaparken, gerçekte algıladıklarından daha ziyade bildikleri şeyleri gelişen becerileri ile sergilerken, karar döneminde perspektifi kapsayan görsel realizmi kazanarak çizgisel gelişimlerini tamamlarlar (Tallandini ve Valentini, 1991).
Şema Öncesi Dönem (4-7 Yaş): Bu dönem işlem öncesi dönemin bir parçasıdır. Çocukta artık sembolik düşünce, bağlantıları görme ve sınıflandırma, sayıları anlama yeteneği yavaş yavaş artmaktadır. Çocuk artık kendini çevrenin bir parçası olarak görmeye başlar. Çevresindeki nesne ve insanlarla özdeşim kumaya başlar. Lowenfeld’e göre bu dönemde çocuk resim yapma, düşünme ve gerçek arasındaki ilişkileri keşfetmeye başlar (akt. Malchiodi, 2005). 5 yaşında çocuk insan figürü çizerken baş, baştan çıkan kolla ve bacaklar yaparken bazı organları daha büyük çizebilir, parmaksız eller çizebilir. Altıncı yaşa yaklaştıkça hem kalem kontrolü gelişir hem de figürlere boyun, parmaklar, kulaklar ve gözbebeği gibi ayrıntılar eklenir (Yavuzer, 1993). Sürekli değişen insan şeması 6 yaşındaki çocuklar önceden çizmekte zorlandığı detayları resimlerine ekleyebilirler. Yüz özellikleri daha doğru çizilir. Ayak ve saç gibi detaylar resme eklenebilir. İnsan figürünün yanına güneş, ağaçlar ve çiçekler gibi başka elemanlar eklenir (Chandler, Johnson, 1991).
6 yaşına gelen çocukların resimleri giderek konulu olmaya başlar. Kendilerinin ve ailelerinin resimlerini yapmak en sevdikleri konulardır (Malchiodi, 2005). Öznel bir görüşe sahip olan çocuğun resimlerinde hiçbir kısıtlama yoktur. Tamamen duyguları ve hayalleriyle hareket eder. Bu nedenle figürler şematiktir. Vücut oranları gerçeği yansıtmaz ve resimlerinde perspektife rastlanmaz (Yavuzer, 1993).
Okulöncesi dönemde çocuğun kullandığı renklerin gerçekle bir bağlantısı yoktur (Kehnemuyi, 1977). Çocuk hoşuna giden renkleri coşkuyla kullanır. Örneğin kırmızı bir güneş, mavi bir köpek yapabilir. Çocuk çok sevdiği birinin resmini yapmak istediğinde, çok sevdiği rengi seçecektir. Çocuk içinden gelen coşkuyla rengi kullandığı için özgür bırakılmalıdır. Kız çocukları renk seçimine erkek çocuklardan daha fazla önem vermektedir. Bazı çocuklar resimlerinde sarı, kırmızı, turuncu renkleri; bazıları mavi, yeşil gibi soğuk renkleri tercih etmektedir. Uzmanlar sıcak renkleri seçen çocukların sevecen, uyumlu, işbirlikçi; soğuk renkleri seçen çocukların iddiacı, huysuz ve uyumsuz davranışlar sergilediklerini belirtmektedirler. Sürekli soğuk renkleri seçen anaokulu çocukları duygularını bastırma ve gizleme eğilimi göstermektedirler. Yapılan birçok araştırma, kırmızı rengi çok fazla kullanan çocukların saldırgan ve iddiacı davranışlar sergiledikleri görülmektedir. Doğal gelişim süreci içinde çocuğun renk seçiminin soğuk renklerden sıcak renklere doğru değişim gösterdiği görülür. Örneğin tuvalet eğitimi zamanında baskı gören çocukların resimlerinde kahverengi ve maviyi çok fazla kullandığı görülmüş, baskı ortadan kalktıktan sonra diğer renkleri kullanmaya başlamışladır (Yavuzer, 1993). Burkitt ve arkadaşları (2003) çocukların resimlerinde kullandığı renk ile duygusal tepkileri arasında bir ilişki olduğunu saptamışlardır. Çocukların resimlerinde kullandıkları renkler onların fiziksel özelliklerini de yansıtabilir. Perkins sağlıklı ve hasta çocuklarla yaptığı araştırmada ciddi ölümcül hastalığı olan çocukların resimlerinde hastalıklarının farkında olduklarının göstergesi çeşitli renkler kullandıklarını tespit etmiştir. Hasta çocuklar tarafından en çok kullanılan renk siyahtır. (Kırmızı renk hem sağlıklı hem hasta çocuklar tarafından kullanılmış fakat hasta çocuklar daha fazla kullanmıştır ve çoğunlukla kanla ilişkili olduğu tespit edilmiştir (Malchioldi, 2005: 259). Bach’a göre çocukların resimlerinde kullandığı renklerin belli anlamları vardır ama kullanılan rengin yoğunluğu da önemidir. Yoğunluk rengin parlaklığını canlılığını ifade eder. Çocuk resimlerinde yeşil renk genel olarak büyüme ve gelişmeyi ifade etse de koyu yeşil mi açık yeşil mi olduğu da önemlidir (Malchioldi, 2005: 262).
Kırmızı; saldırganlık ve öfke ifade edebilir. Ayrıca çocuğun resimlerinde keskin ve sert hatlar görebilirsiniz. (www.therapeuticchild.ca) Kırmızı birçok anlama gelebilir: enerji, nefret, bir problemin göstergesi, tehlike, fiziksel hastalık, aşk, vb. Kırmızı renk hayati önem taşıyan bir konunun, problemin, duyguların patlaması ya da tehlikenin sinyallerini verebilir, şiddetli bir hastalığı yansıtabilir. Pembe; kırmızıdan daha az etkili bir ton olarak, geçmişte yaşanan bir problemin ya da hastalığın çözümünü çağrıştırabilir. Turuncu; endişeli bir durumu çağrıştırabilir. Özellikle yaşam ile ölüm arasındaki mücadeleyi, azalan enerjinin ya da tehdit edici durumlardan kurtulmanın bir göstergesi olabilir. Sarı renk; çocuğun hala ailesine bağımlı olduğunu ifade eder. Çocuk fazla heyecanlıdır. Sarı genelde ışık, enerji ve olumlu hislerle ilişkilendirilmektedir. Mavi; sakinliği ifade eder. Çocuğun kendine olan güveninin işaretidir. Duygularını artık daha iyi kontrol edebilir. Yeşil; çocuk yaşıtlarına göre daha olgundur ve özgüveni vardır. Sağlıklı bir vücut, büyüme ya da yaşamın yeniliği gibi anlamları çağrıştırır. Koyu yeşil sağlık ve iyileşmenin bir göstergesi iken açık yeşil ise fiziksel zayıflığı ya da sağlığa kavuşulmuş olmanın bir göstergesidir. Mor; sıkıntı verici (ağır) bir sorumluluk, ya da birinin “elinin mahkûm olduğu bir durum” anlamına gelebilir. Sahip olma ya da kontrol etme ihtiyacına ya da başkalarının kontrolü ve desteğine duyulan ihtiyaca işaret edebilir (www.therapeuticchild.ca, Malchiodi ve Furth, 2002)
Çocuklar her renge aynı derecede ilgi duymazlar. 5-8 yaş çocukları arasında yapılan araştırmada çocukların en fazla kullandığı renkler erguvan rengi, kırmızı, sarı, mavidir. Siyah, beyaz, gri ve koyu kahverengiyi ise itici bulmaktadırlar.
Birçok denemeden sonra çocuk artık kendine göre bir insan şeması oluşturmuştur. Bu evrede vücudun çocuk için önemli olan parçaları abartılır. Önemsiz olan parçalar ise hiç çizilmeyebilir. Bu aşamada, cinsiyet faktöründen kaynaklanan farklılıkları görebiliriz (Kırışoğlu, 1998). Cox (1992) çalışmasında; 5-6 yaş çocukları mesafe bilgisini resme yansıtmak için nesnenin boyutlarını dikkate alırken, 7-8 yaşına geldiklerinde sayfanın üst ve alt kısımlarını da kullanmaya başladığını ileri sürmüştür. Yine 7 yaşından sonra çocuklar uzaktaki nesneleri küçük, yakındakileri ise büyük çizebilmektedirler. Golomb (1987), çocukların kompozisyon oluşturma ve anlam bütünlüğü sağlamadaki yeterliliğe 9 yaşında ulaştıklarını ve bu yaştan sonra da çizimi planlamada bir gelişme olmadığını tespit etmiştir (Kındap, 2005).
Ives (1984), 5-7 yaş arasında duygular somut bir biçimde ifade edilirken 9 yaşından itibaren çizimde kullanılan soyut ifadelerin sayısının arttığını belirtmiştir (Kındap, 2005).
Ayrıca ince motor becerilerinin 5-9 yaşları arasında hızla geliştiği dikkate alındığında, kronolojik yaşın resim gelişiminde önemli bir faktör olduğu ortaya çıkmaktadır (Cherney ve ark., 2006).
Gerçekçilik dönemi (9-12 Yaş); Bu dönemde çocuk bedensel ve psikolojik gelişim açısından kritik bir dönemdedir. Resme gerçekçi bir anlayışla yaklaşırlar. İnsan çizimlerindeki vücut bölümleri arasında orantı vardır. Kızlar daha çok bebek resmi, elbiseler çizerken erkekler ise araba, uçak vb. resimler çizer. Bu dönemde çocuğun yaptığı resimlerde yetişkinlere özgü gözleme dayanan ölçütlere rastlanır. Çocuk, yaptıklarını gerçeklerle karşılaştırır, aynılarını yapmak ister yapamadığı durumlarda umutsuzluğa düşebilir.
Doğalcılık Dönemi (12-14 Yaş); çoğu yetişkin bu evreye erişemez. Çünkü bir önceki evrede cesareti kılan çocuk resim yapayı zamanla terk eder. Ancak 13- 14 yaşlarına geldiğinde resim yapmaya devam eden çocukların resimlerinde perspektifin tam ve etkin bir şekilde kullanıldığı görülür. Resimdeki ayrıntılar artar. Renk ve desene daha çok dikkat edilir. Soyut imgeler yaratmaya başlarlar (Malciodi, 2005).
Devam Edecek…
Sevgiler,
Gülçin KARADENİZ
Elinize sağlık
YanıtlaSil