20 Ekim 2011 Perşembe

Yaratıcı Düşünce ve Çocuk

19.09.2009DÜNYA GAZETESİ


1.                  Turk egitim sisteminde yaraticilik ne derece on plana cikartiliyor, veya destekleniyor?

Son dönemde yeniden yapılanan eğitim programları aslında yaratıcı düşünceyi teşvik edici verilen araştırma ödevleri, projeler… ancak sadece programların yeniden ele alınması yeterli değil. Uzak hedeflerine baktığımızda eğitim sistemimiz; okulöncesi dönemden başlayarak çocuğun düşüncelerini merak etme, gözlem, buluş yeteneklerini geliştirme amacını taşır. Programı uygulan kişi de bir o kadar önemli size minik bir öykü anlatmak istiyorum:

Bir Küçücük Oğlancık Varmış

Bir küçücük oğlancık bir gün okula başlamış
Pek mi pek akıllıymış, okulu da pek büyükmüş.
Ama akıllı çocuk sınıfına dışarıdan kestirme bir yol bulmuş.
Buna çok sevinmiş. Artık okul ona kocaman görünmüyormuş.
Bir zaman sonra bir sabah öğretmen demiş ki:
"Bugün resim yapacağız."
"Ne güzel" demiş çocuk.
Resim yapmasını çok severmiş, her türlüsünü de yaparmış:
Aslanlar, kaplanlar, tavuklar, inekler, trenler, gemiler.
Mum boyalarını çıkarmış ve çizmeye başlamış.
Ama öğretmen "Durun" demiş.
"Henüz başlamayın!"
ve herkes hazır olana kadar beklemiş.
"Şimdi" demiş öğretmen,
"Çiçek çizmesini öğreneceğiz."
"İyi" demiş çocuk.
Çiçek çizmeyi çok severmiş başlamış pembe, mavi, turuncu mum boyalarıyla...
Ama öğretmen "durun" demiş. "Size nasıl yapılacağını göstereceğim."
Yeşil saplı kırmızı bir çiçek çizmiş.
"İşte" demiş öğretmen. "Şimdi başlayabilirsiniz."
Küçük çocuk bir öğretmeninin resmine bakmış, bir de kendininkine.
Kendininkini daha bir sevmiş. Ama bunu söyleyememiş.
Kağıdını çevirip öğretmenininki gibi Yeşil saplı kırmızı bir çiçek çizmiş.
Başka gün Küçük çocuk dışarıdan sınıfa açılan kapıyı becerdiğinde tam bir başına açmayı
Şöyle demiş öğretmen:
"Bugün çamurdan bir şey yapacağız."
"Ne iyi" demiş çocuk. Çamurla oynamayı çok severmiş. Her şeyi yapabilirmiş onunla:
Yılanlar, kardan adamlar, filler, fareler, arabalar, kamyonlar.
Başlamış çamuru yoğurup sıkıştırmaya.
Ama öğretmen demiş:
"Durun! Daha başlamayın!' ve beklemiş hazır olmasını herkesin.
"Şimdi" demiş öğretmen. "Bir çanak yapacağız."
"Güzel" demiş çocuk. Çanak yapmasını severmiş.
Ve başlamış yapmaya boy boy, şekil şekil çanakları.
Ama öğretmen "durun" demiş:
"Size nasıl yapılacağını göstereceğim." Ve göstermiş herkese bir çanağın nasıl yapılacağını.
"İşte" demiş öğretmen
"Artık başlayabilirsiniz."
Küçük çocuk bir öğretmenin çanağına bakmış. Bir de kendininkine.
Kendininkini daha bir sevmiş ama bunu söyleyememiş.
Topağını yuvarlayıp yeniden yapmış öğretmeninki gibi derin bir çanak.
Ve çok geçmeden Küçük çocuk öğrenmiş beklemeyi, izlemeyi,
Ve her şeyi öğretmeni gibi yapmayı
Ve çok geçmeden başlamış kendiliğinden hiçbir şey yapmamaya
Ama birdenbire taşınıvermişler başka bir eve, başka bir şehirde,
Ve çocuk gitmiş başka bir okula.
Bu okul daha da büyükmüş öbüründen.
Kestirme yolu da yokmuş, büyük basamakları çıkmak gerekmiş sınıfa kadar.
Ve daha ilk gün demiş ki öğretmen:
"Şimdi resim yapacağız."
"Güzel" demiş çocuk.
Ve beklemiş öğretmenin ne yapacağını söylemesini
Ancak öğretmen bir şey söylemeden başlamış dolaşmaya.
Küçük çocuğa gelince durmuş. Sormuş:
"Resim yapmak istemiyor musun?"
"İstiyorum" demiş çocuk.
"Ne yapacağız?"
"Ne istersen", demiş öğretmen
"İstediğim renk mi?" diye sormuş çocuk.
"İstediğin renk" demiş öğretmen.
"Herkes aynı resmi yaparsa ve aynı renkleri kullanırsa kimin neyi yaptığını
ve neyin ne olduğunu nasıl anlarım ben?"
"Bilmem", demiş çocuk.
Ve başlamış çizmeğe.
Yeşil saplı kırmızı bir çiçeği.
Helen BUCKLEY (Çeviren: Jale ONUR)

Öyküde de anlatıldığı gibi öğrencileri hayallerinin peşinden koşmasına teşvik edecek eğitimcilere ihtiyacımız var. Okul öncesi dönem, çocukların en yaratıcı olduğu yıllar okula başlama ile çocukların yaratıcı düşünme performanslarında düşüş gözlenmekte bunun başlıca nedeninin ise takdir edilen diğerlerine benzeme onun gibi olma isteği yatıyor. Çocuk, arkadaşı gibi öğretmenden “aferin” ya da moda deyimle “sticker almak” için önceleri arkadaşı gibi daha sonra da popüler olan diğerleri gibi davranmaya başlıyor. Zaten sınav odaklı bir eğitim sisteminin getirisi olarak esneklik yok bu seçenek doğru ya da yanlış şeklinde düşünmeye itilen bir çocuktan bahsediyoruz. Hele de ergenlikte birilerine benzeme, beğenilme daha çok ön plana çıktığı için farklı olabilme, farklı düşünme en önemlisi düşündüğünü söyleme ve onu eyleme dökebilme çok daha zorlaşıyor. Sınıf ortamında çalışırken ya da öğrenciler değişik biçim­de örgütlenerek çalışmalar yürütülürken “buluş yolu, araştır­ma ve inceleme yolu, beyin fırtınası, düşünce haritaları, akıl egzersizleri, hayal kurma, kubaşık öğrenme, yaratıcı drama vb.” gibi strateji ve tekniklerin kullanılması gerekli­ okullarımızın fiziksel şartları düşünüldüğünde iyi niyetli bir çok çalışma yapılsa da pek yeterli olmadığını düşünüyorum. Bunun yanında kültürel farklılıkları da unutmamak lazım kültürümüz pek çok konuda bizi kalıplar içine sokmaktan yanadır. Eğitim öğretimin en önemli ayağı olan veli boyutunun da sistem üzerine etkisi unutulmamalıdır. Deneme ve keşfetme şansı verilmeyen ve bir şeyi yapmak için aynı kalıplar içinde, aynı yolları takip etmesi istenen çocuk kendisinde var olan yaratıcı yanını fark edip keşfedemez. Yaratıcılığını kullanma şansı verilmeyen çocuk yeni şeyler denemek için riske atılma cesareti gösteremez. Biz millet olarak pek risk almayı sevmez olduk gibi geliyor…


2.                  Yaraticilik sadece sanatla degil tum bilim alanlari ile ilgili olan bir konu. Egitimde bunu gorebiliyor muyuz?

Yaratıcılık aslında problem çözme becerisidir -bizim programımız bazen havuz problemleri ile sınırlı kalabiliyor olsa daJ- Problem çözme becerisi için de öncelikle bakmaktan vazgeçip problemi görmemiz gerekmekte. Biz kültürel yapı olarak özellikle de çocukları zorlamayı sevmiyoruz onlar yerine görüyor, onlar için düşünüyoruz. Çocuk bir problemle karşılaştığında onun adına çözüm bulanımız çoktur! Çocuk yapıştırıcısını evde unuttuysa hemen onun adına çözüm bulur ya arkadaşına yönlendiriyoruz ya da kendimizinkini paylaşıyoruz çoğu kez… oysa yapışkanın yok peki onun yerine ne kullanmayı düşünüyorsun? Şeklindeki sorulardan kaçınıyoruz. Kalıplaşmış düşüncelerden uzaklaşmayı başardıkça ve ıraksak düşündükçe daha yaratıcı olacağız.

3.                  Albert Einstein "hayal gucu bilgiden daha onemlidir" demisti. Cocuklarin hayal gucunu gelistirebilecek faaliyetler ne yonde olmali?

Toplumun; sorunlara farklı gözle bakmasını bilen, değişik bakış açıları yakalayan, bilginin sınırlarını zorlayan ve elindeki mevcut kaynakları en verimli şekilde kullanarak ortaya özgün, etkili çözümler koyan bireylere ihtiyacı var. Arşimet’ten önce de insanlar tasın kurnada yüzdüğünü biliyorlardı, Newton’dan önce de ağaçtan elmalar düşüyor ama kimse “Niçin elmalar yere düşüyor?” diye sorgulamıyordu. İnsanoğlunu uzaya taşıyan, çok basit gibi görünen bu iki olayda da kişilerin belki de bu olayları dalga geçileceklerini eleştiriler alacaklarını bilmelerine rağmen açıklamalarıydı. Bu kişiler hayallerinde canlandırdıkları bir takım olayların paralellinde bu ilkleri yakaladılar. Günümüzde pek çok yerde internet bulabiliyoruz herkesin bilgiye aynı oranda ulaşması mümkün peki herkes bilgiye ulaşıyorsa kim fark yaratacak?? Farklılaşma bilginin kullanımı ve yaratıcılıkta. Özellikle küçük çocuklar model alarak öğrenirler ebeveynlerin onlara iyi birer model olması gerekmekte. Çağımız aynı zamana da bir tüketim çılgınlığı yaşamakta bir şeyi atmadan önce düşünmek, bunu başka ne şekilde kullanabilirim, neyin yerini tutar diye sorgulamak ve sonrasında uygulamak, vazgeçmemek başkaları ne der, ayıp olur mu dememek… Yine evde artık materyalleri biriktirmek bir şeye ihtiyaç duyduğumuzda bu materyalleri kullanmak, çocukları bu malzemelerden oyuncaklar yapmaya teşvik etmek düşünülmelidir. Bunların özünde; esnek, çok yönlü düşünen, çevreye duyarlı, yeni durumlara adapte olabilen, akıcı, karışıklığa tahammül eden, özgün, meraklı, eleştiriye açık, kuşkucu, ısrarlı ve hayal kurabilen bireylerden söz edilmektedir. Özellikle çocuklara verilen proje ödevlerinin çocuk tarafından yapılmasını teşvik etmek çok önemli. Çocuğa yanlışını görme ve bu gidermesi için düşünme, üretme, sorgulama fırsatı verilmelidir. Biz genelde sonuçla ilgilenir çocuğa proje ya da ödevden aldığı notu sorarız oysa en önemli soru olan “bu projeyi/ ödevi bir daha yaptığında neleri ekleyeceksin ya da neleri çıkartacaksın”ı atlarız!


4.                  Yaratici bir nesil yaratmanin, ulke gelecegine faydalari neler olacaktir?

Yaratıcı düşünen kişilerin sayısının o ülkenin her alandaki ilerlemesi ve refah düzeyi arasında doğru orantı olduğu söylenebilir. Çünkü yaratıcılık, yeni bir işe başlamayı hatta o işte ilerlemeyi de sağlar. Yaratıcı kişiler iyi bir gözlemcidir olayları fark edebilir ve bunların üstüne ısrarla giderler, cesaretlidirler. Ülkemizin de olayları gören, sorgulayan, bilgisini yaratıcı düşüncesi ile birleştirip kullanacak yaratıcı beyinlere ihtiyacı vardır. Gözlemlerini ve deneyimlerini bilgi ile birlikte en yaratıcı şekilde kullananlar kazanacaktır.

YARINA KALABİLENLER, YALNIZCA YARATICI OLANLAR
VE YARATICILIKLARINI KULLANABİLENLER OLACAKTIR 
(Moreno, 1934).

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder