20 Ekim 2011 Perşembe

Cinsiyet Ayırımcılığı Karşıtlığı Eğitim Programının Uygulanmasına İlişkin Öğretmen ve Öğrenci Yaklaşımlarının Değerlendirilmesi

Basılı Hali: Bilgi Çağı Dergisi Ekim 2008 / Sayı 50 / BAŞARI ÖYKÜSÜ
WEB: http://www.bilgicagi.com/Yazilar/1617-cinsiyet_ayrimciligina_oyunlu_egitim_cozumu.aspx

-  “Cinsiyet Ayırımcılığı Karşıtlığı Eğitim Programının Uygulanmasına İlişkin Öğretmen ve Öğrenci Yaklaşımlarının Değerlendirilmesi” projesi nasıl ve neden ortaya çıktı, kimlerle birlikte çalıştınız?

Maltepe Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Psikoloji Bölümü’nde işe başladığımda Üniversitemiz Rektörlüğü, Pendik Kaymakamlığı ve Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği Pendik Şubesi işbirliği ile hazırlanan “BEN İNSANIM” Projesi devam etmekteydi. Bu Projenin uzun erimli amacı; sadece gelenek ve görenekle kendini örgütleyen toplumun, insan haklarına dayalı bir hukuk toplumu haline gelmesine katkıda bulunmak olarak saptanmıştı. Dekanımız Prof. Dr. Betül ÇOTUKSÖKEN beni de projenin içine dâhil ettiler. “Temel Hak ve Ödevlerimiz” konusu üzerine çalışmalar başlatıldı. Ben, ilköğretim öğrencileri ile çalıştım, bu sırada çocuklarının gelişim özellikleri dışında aşırı derecede cinsiyet ayırımcılığı sergiledikleri dikkatimi çekti. Kalıp yargıların onsekiz aylık bebeklerde oluşması erken çocukluk döneminde cinsiyet ayırımcılığı karşıtı bir eğitimin ileriye yönelik, kalıcı bir yatırım olacağını fikrini doğurdu ve neler yapabileceğimi düşündüm. Aynı yıl Meslek Yüksek Okulumuzun Çocuk Gelişimi Programında “Eğitimde Drama” dersini yürütüyordum. Öğrencilerimizle birlikte İstanbul ilinde bulunan ve yöneticilerinin izin verdiği anaokulları, gündüz bakım evleri ve kız meslek liseleri uygulama okullarında devam eden toplam 466 çocuk ile çalıştık.

-          Bu projenin geliştirilmesine neden olan öğrenci eksiklikleri nelerdi?

Çok fazla gözlemim var, bu gözlemlerim beni bir öykü yazamaya itti. Kısaca; önyargılarından kurtulmamız gerekiyor.

-          Projenizle bu eksikleri nasıl gidermeyi planladınız? Uygulamalardan örnekler de verebilir misiniz?

Hedefim benzerliklere dikkat çekmekti. Çalışmada, kendi geliştirdiğimiz “İnsan Olmak” adlı eğitim programını uygulandık. İnsan Olmak Eğitim Programı; ilgili literatürün taranmasının ardından, “İnsan Olmak” adlı öykünün hazırlanması ve etkinliklerin planlanmasıyla oluşturuldu. Etkinlikler, beş hafta için planlandı ve yaratıcı oyunlar kullanılarak hazırlandı. Her etkinlik; ısınma, oyun ve değerlendirme aşamasından oluşmaktaydı. Araştırma sonunda, eğitim sırasında yapılan gözlemler ve görüşme formlarından elde edilen bilgiler değerlendirildi. Öykünün her hafta bir kısmını okuduk ve ilgili etkinlikleri uyguladık.

-          Proje bugüne kadar kaç okul ve öğrenci üzerinde uygulandı?

35 farklı okul öncesi kurumunda 466 öğrenci ile çalışıldı. Aslında biz 50 okul öncesi eğitim kurumuna başvuruda bulunduk, bazı gündüz bakımevleri çalışmayı okul öncesi çocukların bu tür eğitimlere ihtiyacı olmadığı gerekçesi ile ret etti. Kurum yetkilileri, bu tür çalışmaların çocukların zihinlerini boşuna meşgul etmekten ve karışıklık yaratmaktan öteye gidemeyeceğini belirttiler. Bazıları ise velilerin tepkisinden korktuklarını açıkça paylaşması dikkat çekiciydi.

-          Projeden sonra çocuklarda oluşan değişiklikleri anlatabilir misiniz?

Elimizde sihirli bir değnek yok maalesef, yaşantımızda sadece okul etkili değil aile de okul kadar büyük bir etken. Zaten bizim hemen bir şeyleri değiştirelim gibi bir hedefimiz yoktu. Eğitim bittikten üç hafta sonra okullara gittiğimizde öğretmenler daha önce özellikle evcilik oyunlarında ve giysilerin renkleri konusunda yaşadıkları sıkıntıların azaldığını söylediler. Verilen eğitimin ardından çocukların yine bu tip tartışmalar yaşadıkları, ama birbirlerini “kız rengi yoktur” ve/veya “erkek rengi yoktur” seklinde uyardıklarını ve eskisi gibi kuklalara ve oyuncaklara renklerine göre cinsiyet vermediklerini söylediler. Bunu duymak bizi çok mutlu etti.

-          Çocukların yaptığı cinsiyet ayrımcılığından örnekler verebilir misiniz?

Çalışma sırasında alınan gözlem notlarında dikkat çeken bir söylem özellikle erkeklerin ben “bebek miyim, kız mıyım?” İfadesiydi. Bir diğeri çocuklar cinsiyetleri belli olmayan başlık kuklalara renklerine göre cinsiyet atıflarında bulundular. Pembe renkli kedi başlığı çocuklar tarafından kız kedi, siyah renkli kedi başlığı ise erkek kedi olarak belirtildi. İlginç olan 466 çocuk da aynı şeyi söylemesiydi! Yine kız öğrenciler, kamyonla oynamayı ret ettiler, buna gerekçe olarak annelerinin kamyonu erkek kardeşleri (ağabey ve/veya küçük erkek kardeş) için alındığını gösterdiler. Aynı şekilde erkek öğrenciler de oyuncak ve renk tercihleri konusunda ayırımcı ifadeler kullandılar. Çocuklara nedenler sorulduğunda genelde “annem öyle diyor” ya da “annem öyle yapıyor” ifadeleri ile karşılaştık. Bu durumun annelerin muhtemelen çıkacak kardeş kavgasını önlemek için yaptıkları uzlaştırmaya –ya da sorun çözmeye- yönelik tutumlarının sonucu olduğunu düşünüyorum. Yapılan görüşmelerde okul öncesi öğretmenleri, özellikle ikiz eşi olan öğrencilerinin annelerinin çıkacak kavgaları önlemek için bu ayırımcılığa zemin hazırladıklarını gözlemlediklerini paylaştılar.

-           Projeniz “İyi Örnekler Konferansı”nda nasıl bir tepki aldı?

İstanbul’daki konferansta olumlu geri bildirimler aldım. Sakarya çalıştayı maalesef İstanbul kadar sevimli değildi. Katılımcıların çoğu elbette kız ve erkek ayrı olacak şeklinde yaklaştı.

-          Projenizle ilgili planlarınız nelerdir?

                Çalışma; Portekiz  II. International Conference on Community Psychology ve Norveç  18th EECERA Annual Conference sunuma layık bulundu. Aldığım tüm geri bildirimler ile öyküyü yeniden düzenledim artık öykü kitabının basılmasını istiyorum. Etkinlikleri de kitaba ekleyip herkese ulaşmasını hedefliyorum.  

-          Benzeri başka projeleriniz de var mı?

                Bu yıl özgecilik temasında çalışmayı hedefliyorum.

-          Eklemek istedikleriniz olursa lütfen ekleyin.

Teşekkür ederim.





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder