3 Ocak 2013 Perşembe

Evlilik Çatışmaları ve Çocuk 1


İki insan birbirini sevdiğinde evliliklerinde problemler olacağı gerçeğini bilmek ya da kabul etmek istemeyebilir. Bu durum gözlerinin aşktan kör olması ile açıklamaktadır (O’ Leary ve Smith, 1991). Aşk hikâyeleri sanat ve edebiyatın ana konusu olsa da, son yıllarda aşkın doğası değişerek, daha çok karşılıklı doyumun önem kazandığı gözlenmektedir. Evlilikte de aşkın rolü yadsınamaz ancak mutlu ve doyumlu ilişkilerin kaynağının ise evlilik uyumu olduğu düşünülmektedir (Polat, 2006).

Evlilik kararı alan bireylerin, kendilerine benzeyen eşler seçmeye eğilimli oldukları bilinmektedir. Seçimler her ne kadar bu yönde olsa da evlilik sürecinde duygusal süreklilik ve açık görüşlülük gibi özelliklerin beklenenin altında olduğu durumlar yaşanabilmekte bu da çiftlerin hem evliliklerinde hem de cinsellik birlikteliklerinde doyumsuzluk yaşamalarına sebep olmaktadır (Buss, 1992 ve Shackelford, 2004). Depresyon (Sweatmen, 1999) ve umutsuzluk (Shek ve Chan 1999; akt. Fidanoğlu, 2006, Nathawat, Mahtur ve Asha, 1993) düzeyleri de evlilik doyumunun düşmesine neden olabilmektedir. Evlilik doyumunu yordayan faktörlerin en önemlisi evlilik problemlerinin çözümüdür. Elbette çatışmasız bir evlilik düşünülemez. Ancak sık yaşanan ve çözüme ulaşmayan çatışmalar çiftlerin, evlilik doyumlarını azaltabilir (Chiu,1998).
Evlilik ve aileyi ilgilendiren konularda fikir birliğinde olan ve sorunlarını çözebilen çiftlerin evliliği uyumlu bir evlilik olarak tanımlanır. Dolayısıyla; çatışmaların olumlu sonuçlanması, evlilikte uyum ile mümkündür (Erbek ve arkadaşları, 2005). Eşler arasındaki pozitif iletişimin kadınların evlilik doyumlarını arttırdığı bilinmektedir (Fincham,1999).
Evlilik uyumunu etkileyen faktörlerin başında kadının ve erkeğin duygusal olgunluk seviyesi gelmektedir. Erkeğin duygusal olgunluk seviyesinin de kadının evlilik doyumunu olumlu yönde etkilediğini saptamıştır (Cole ve arkadaşları, 1980). Girişken kişiliğin ise yalnızca erkeklerde evlilik doyumunu artırdığını belirtilmektedir (Reath ve arkadaşları, 1980). Yine kendilerini dışa vurma seviyeleri eşit olan çiftlerin evlilik doyumları yüksektir (Davidson ve arkadaşları, 1983). Ayrıca geleneksel cinsiyet rollerini kabul eden erkeklerin yıllar içinde evlilik doyumlarının düştüğü de belirtilmektedir. Bunun nedeni geleneksel cinsiyet rolleri erkeklerin duygularını ifade edememeleriyle alakalı olup, depresyona neden olabilmektedir ve sonuç olarak evlilik doyumunu düşürebilmektedir (Faulkner, ve arkadaşları, 2005).  
Evliliğin temeline baktığımızda, çiftleri bir arada tutan faktörlerin evlilik uyumunu da sağlayan faktörler olduğunu görürüz. Bu faktörler (Robinson ve Blanton, 1993); mahremiyet, bağlılık, uygunluk, iletişim ve dini yönelimdir. Mahremiyet eşlerin duygusal, fiziksel ve ruhsal olarak birbirlerine yakınlıkları olarak tanımlanabilir. Bu yakınlık ilgileri, aktiviteleri, düşünceleri, duyguları, acıları ve sevinçleri paylaşmak olarak nitelendirilebilir. Bu paylaşım alanlarındaki eşitsizlik durumunda evliliklerde sorunlar ortaya çıkabilir. Mahremiyet evliliklerinin temelini oluşturmakta ve mahremiyette algılanan eşitsizlik, kadınların kendilerine güvenlerine zarar vermekte ve eşleriyle ilgilenme düzeylerini azaltmaktadır. Bu durumun çatışmalara yol açacağı ve evlilik uyumunu azaltacağı düşünülebilir. Bağlılık,  uzun süreli evliliklerin ön koşuludur. Birçok çift için bu durum boşanma sebebidir. Uygunluk, tüm çiftlerde ve çeşitli alanlarda görülen ortak özelliklerdir. İletişim ise, bir evliliğin temelini teşkil eder.
Kültürümüzde; erkeklerin kadınlara oranla evliliklerinden daha fazla doyum aldıkları; eşlerin eğitim düzeylerindeki denkliğin evlilik uyumunu olumlu yönde etkilediği (Fışıloğlu, 1992); yaş, cinsiyet, çocuk sayısının ise evlilikten doyum almada etkili olmadığı (Hamamcı, 2005) saptanmıştır.
Aile yaşam döngüsü modeli, aileyi bir organizma gibi görmektedir. Aile de tıpkı kişilerin geçirdiği gelişim aşamaları gibi belli aşamalardan geçmektedir ve ailenin gelişimsel aşamaları ile işlevleri arasında bir ilişki olduğu düşünülmektedir. Aile bireyleri farklı aşamalarda, farklı rol ve görevlere sahip oldukları için, o aşamaya özgü sorunlar ile karşılaşabilirler (Becvar ve Becvar, 1999). Aile içinde yaşanan huzursuzluk ve gerginlik başta çocuklar olmak üzere, aile fertlerini olumsuz etkilemektedir.
Evli bireylerin çocuk sahibi olma konusundaki kararları, çocuğun ne zaman doğduğu, eşlerin bu durumdan nasıl etkilendiği birçok araştırmaya konu olmuştur.  Çocuklar, küçük yaştayken, evlilikte istikrarı artırırken diğer yandan da evlilikte kaliteyi düşürmek gibi çelişkili bir etkiye sahiptirler (Belsky 1990; Waite ve Lillard, 1991; Cowan, 1984; Johnston, 2006; Levy-Shiff, Goldshmidt ve Har-Even, 1991). Evlilik kalitesindeki düşüşler ve artışları; depresyon semptomları, çocuğun cinsiyeti ve hamileliğin planlanmış olup olmadığıyla ilişkili olduğu belirtmektedirler (Bradbury ve Fincham, 1990).
Ebeveynliğe geçiş sürecindeki çiftlerin %40 ila %70nin evlilik kalitelerinde düşüş yaşadığı, evlilik sorunlarının arttığı, erkeklerin geri ekilme eğilimine girdiği, evlilikte konuşma ve cinselliğin azaldığı ancak bebek ile olan eğlence ve zevkte artış görüldüğü belirtilmektedir (Gottman ve Notarius, 2002).
Evlilik uyumunun çocuk sayısına bağlı olarak değişmediği ve evlilikteki çatışmaların, çiftlerin çocuklarını etkilediği; depresyonu, geri çekilmeyi, yetersiz sosyal becerileri, kötü sağlık sonuçlarını, düşük akademik başarıyı ve davranış problemlerini kapsadığı bildirilmektedir (Erdoğan, 2007; Hoffman ve Levant, 1985; Fışıloğlu, 1992; Turarel-Kışlak ve Çabukça, 2002; Emery ve O'Leary 1982; Forehand, Brody, Long ve ark., 1986; Goldberg ve Easterbrooks 1984; Gottman ve Katz, 1989; Hetherington, Cox ve Cox, 1978; Katz ve Gottman, 1991; 1993 ve 1995; Peterson ve Zill, 1986; Cummings, Zahn-Waxler ve Radke-Yarrow, 1984; El-Sheikh, 1994).
Çatışmaların çok sık olduğu evlerde büyüyen çocuklar risk grubundadır. Anne baba arasında algılanan çatışma sadece ebeveynlerden biriyle olan ilişkiyi değil, hem anne-çocuk hem de baba-çocuk arasındaki ilişkileri bozmaktadır. Evlilik çatışması yoğunlaştığında, annelerin daha müdahaleci ve eleştirel (Katz ve Gottman, 1996), babaların daha az girişken ve daha fazla içe kapanık (Howes ve Markman, 1989) davranışlar sergiledikleri gözlenmektedir. Peki çocuklar? Çocuklar ilk olarak çatışmaya kulak vermekte, daha sonra “tehdit” ve “kendisiyle ilgili” olan bilgileri almaktadırlar, bunun sonucunda sıkıntı ve korku hissederler. Bu manzara ile karşılaşan çocuklar kendilerine şu soruları sorarlar: “ne oluyor”, niçin oluyor” ve “ben ne yapabilirim”.
Ailelerinde çatışma algılayan çocuklar kısa dönemli tepkiler (stres tepkileri; ağlama, donup kalma, sıkıntılı yüz ifadesi vb. Duygusal tepkiler; üzüntü, korku, kızgınlık) ve uzun dönemli tepkiler (içselleştirilmiş davranışlar; içe kapanma, depresyon, endişe vb. Dışsallaştırılmış davranışlar; saldırgan davranışlar, antisosyal davranış, sosyal ilişki sorunları, dikkat sorunları, okul başarısında düşme, arkadaş ilişkisi problemleri vb.) verebilmektedirler. Bu tepkiler birer başa çıkma davranışıdır. Çatışmaların nadiren yaşandığı evlerde büyüyen çocuklar en ufak tartışmada daha hassas davranabilirler ve daha fazla etkilenirler (Davies ve Cummings, 1994; Long ve ark., 1988; El-Sheikh, Cummings ve Goetsch 1989). 18-22 yaşlarındaki gençlerin ebeveynleri arasındaki algıladıkları çatışma arttıkça evliliğe karşı olumsuz tutumlarının arttığı (Jennings ve ark. 1992), üniversite öğrencilerinde ise algılanan ebeveynler arası çatışma arttıkça romantik ilişkilerdeki yakınlığın azaldığını gözleniştir (Ensign, Scherman ve Clark, 1998). Erkek çocukların stresli durumlarda saldırganlığı kullandıkları, kızların ise genellikle saldırgan davranışlarını gizledikleri ve bu nedenle stres düzeylerinin daha fazla olduğu belirtilmektedir (Johnson ve O’Leary, 1987; Cummings, Lonitti ve Zahn-Wawier, 1985). Saldırganlık ve uyum problemleri erkek çocuklarında, çekingenlik ve kaygı ise kız çocuklarında daha çok görülmektedir (Block, Block ve Gjerde, 1986; Cohn, 1991), Kızların problemleri daha çok içselleştirdiği ve kendilerini suçlu hissettikleri belirtilmiştir (Yılmaz, 2001). Yine bu çocuklarda düşük akademik başarı (Long, Slater, Forehand ve Fauber, 1988; Lopez, Campbell ve Watkins, 1989), düşük benlik saygısı (Amato, 1986; Pawlak ve Klein, 1997), sosyal beceri eksikliği (Anupama, 2001; Rossman ve Rosenberg 1992), zayıf arkadaşlık ilişkileri (Kitzman ve Cohen, 2003; Wierson, Forehand ve McCombs, 1988), içeyönelim ve dışayönelim problemleri (Peterson ve Zili, 1986; Johnston, Gonzalez ve Campell, 1987) saptanmıştır. Psikosomatik hastalık belirtileri olan çocukların ailelerinde evlilik çatışmalarının sık görüldüğü de bilinmektedir (Demir ve arkadaşları, 2011).
Çocuklar eğer anne babalarının bu çatışmayı çözmekte yetersiz olacaklarını düşünürlerse çatışmaya katılırlar (doğrudan araya girmek ya da kavgayı engellemek için dikkati kendi üzerlerine çekmek vb.) ve bu yolla “kavga edeceğinize benimle uğraşın” mesajını verirler. Bu durumu keşfeden çocuk her zaman bunu kullanmaya çalışacaktır. Şiddet, küskünlük ve kapalı kapılar arkasındaki çözümler çocuğa kendi sosyal ilişkilerinde de kullanabileceği uygunsuz bir model oluşturur. Çocuk ebeveynlerinin birbirlerini sevmediklerini düşünür, mağdur olan tarafa aşırı eğilim duyabilir ya da bir tarafı suçlayabilir. Daha da kötüsü olanların sebebini kendi davranışlarına mal edebilir.  Bu yüzden çocuklara çatışmanın hem sebebinin hem de nasıl çözüldüğünün anlatılması gerekmektedir. Ebeveynlerin çocuklarına açıklama yapmaktan kaçındıkları durumlarda çocuklar hayal güçlerini kullanarak olanları senaryolaştırırlar.  Bunun için; tartışma sonrası uzlaşmak, yaşananları çocuğa olduğu gibi aktarmak, başkalarının yanında bu olaylar hakkında fısıltılarla konuşmamak, çocuk çatışmaya şahit olduğunda çözüme de şahit olmasını sağlamak, çatışmanın çözümünün imkânsızlaştığı durumlarda boşanmadan kaçınmamak gerekir. Eğer çatışma, olumsuz olarak değerlendirilmez veya önemi göz önüne alınmazsa, dikkat, çatışmadan bir yöne kayabilir ve çocuğun etkilenmesini engelleyebilir. Eğer çatışma, olumsuz, önemli veya kendisiyle ilgili olarak algılanırsa, ikincil sürece geçiş olur. Bu süreçte çocuk, çatışmayı anlamak ve onunla başa çıkmak için bir çaba içerisindedir. Çatışmaya dair birçok yönü düşünür. Bu süreçte çocuklar; çatışmanın oluşma nedenini, kimin sorumlu olduğunu anlamaya çalışırlar.
Evlilik ilişkisinde anlaşmazlık yaşanması doğaldır ancak dikkat edilmesi gereken nokta, bu durumun yaşanma sıklığı ve fiziksel şiddet içerip içermediğidir. Çocuklar, anne-babaları tarafından her şart ve koşulda sevileceklerini bilmek ihtiyacındadırlar. Bu nedenle anne-baba çocuğa güven vermelidir. Unutulmaması gereken çocuklar ebeveynlerinin söylediklerinden çok davranışlarından etkilenirler. İleride çocuğunuzu üzen en büyük acı onun için eşinize katlanmak zorunda kaldığınızı duymak olacaktır.

KAYNAKLAR:
Becvar, D.S. & Becvar, R.J. (1999). Systems theory and family therapy. New York: University Press of America Inc.
Belsky, J. (1990). The effects of children on marriage, the psychology contributions. New York: Guilford Press.
Belsky, J. (1990). Children and marriage. In F. D. Fincham & T. N. Bradbury (Eds.), The psychology of marriage (pp. 172–200). New York: Guilford Press.
Belsky, J., & Hsieh, K.H. (1998). Patterns of marital change during the early childhood years: Parent personality, coparenting, and division-of-labor correlates. Journal of Family Psychology, 12, 511–528.
Belsky, J., & Rovine, M. (1990). Patterns of marital change across the transition to parenthood: Pregnancy to three years post-partum. Journal of Marriage and the Family, 55, 5–20.
Block, J.H.; Block J. & Gjerde, P.J. (1986). The personality of children prior to divorce. Child Development, 57, 827-840.
Bradbury, N.; Fincham &Frank D. (1990). Attributions in marriage: review and critique. Psychological Bulletin, 107(1), 3-33.
Buss, D. M.; Larsen, R. J.; Westen, D., & Semmelroth, J. (1992). Sex differences in jealousy: evolution,     physiology,     and    psychology.    Psychological Science,    3/ 4,   251-255.
Cohn, L.D. (1991). Sex differences in the course of personality development: A meta analysis. Psychological Bu İletin, 109, 252-266.
Cole, C. L.; Cole, A. L. & Dean, D. G. (1980). Emotional maturity and marital adjustment: A decade replication. Journal of Marriage & Family, 42/3, 533-539.
Cummings, EM.; lonatti R. J. & Zahn-Waxler, C. (1985). Influence of conflict betvveen adults on the emotions and aggression ofyoung children. Developmental Psychology, 21, 495-507.
Cummings, E.M.; Vogel D.; Cummings J.S. & El-Sheikh, M. (1989). Children's responses to different forms of expression of anger between adults. Child Development, 60, 1392-1404.
Davidson, B.;  Balswick, J. &  Halverson, C. (1983). Affective self-disclosure and arital adjustment: A test of equity theory. Journal of Marriage & Family, 45/1, 93-102.
Ensign, J.; Scherman, A. & Clark, J. J. (1998). The relationship of family structure and conflict to levels of intimacy and parental attachment on college students. Adolescence, 33/131, 575-582.
Erbek, E., Beştepe, E., Akar, H., Eradamlar, N. ve Alpkan, R. L. (2005). Evlilik uyumu. Düşünen Adam, 18(1), 39-47.
Erdoğan, S. (2007). Evlilik uyumu ile psikiyatrik rahatsızlıklar, bağlanma stilleri ve mizaç ve karakter özellikleri arasındaki ilişkilerin incelenmesi, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Ankara: Gazi Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü.
Faulkner, R. A., Davey, M. & Davey, A. (2005). Gender-related predictors of change in marital  satisfaction and marital conflict. The American Journal of Family Therapy, 33(1), 61-83.
Fışıloğlu, H. (1992). Lisansüstü öğrencilerin evlilik uyumu. Türk Psikoloji Dergisi, 7(28), 16- 23.
Fidanoğlu, O. (2006). Evlilik uyumu mizah tarzı ve kaygı düzeyi arasındaki ilişki. Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi. İstanbul: Marmara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü.
Gottman, J.M. & Notarius, C.I., (2002). Marital research in the 20th century and a research agenda for the 21st century, Family Process, 41(2), 159-197.
Hamamcı, Z. (2005). Dysfunctional relationship beliefs in marital satisfaction and adjustment. Social Behavior and Personality, 33(4), 313-328.
Johnston, J. R. (2006). A child-centered approach to high conflict and domestic violence families: Differential assessment and interventions. Journal of Family Studies, 12, 15–36.
Kındap, Y. ve Sayıl, M. (2008). Eşler arası çatışma, ebeveyn uygulamaları ve ergenin Sorun davranışları arasındaki bağlantılar. Serbest Bildiri. 2. Psikoloji Lisasüstü Öğrencileri Kongresi, Ilgaz, Türkiye.
Long, N., Slater E., Forehand R. & Fauber R. (1988). Continued high or reduced interparental conflict following divorce: Relation to young adolescent adjustment. Journal of Consulting and Clinical Psychology, 56, 467-469.
O’Leary, K. D. & Smith D. A. (1991). Marital Interactions. Annual Review of Psychology, 42, 191- 192.
Peterson, J. L. & Zili, N. (986). Marital disruption, parent-child relationships and behavior problems in eh i İd ren. Journal of Marriage and the Family, 48, 295-307.
Polat, D. (2006). Evli bireylerin evlilik uyumları, aldatma eğilimleri ve çatışma eğilimleri arasındaki ilişkilerin bazı değişkenler açısından incelenmesi. Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi. Ankara: Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler  Enstitüsü.
Reath, R. A., Piercy, F., Hovestadt, A., & Oliver, M. (1980). Assertion and marital adjustment. Family Relations, 29(2), 249-253.
Robinson,   L.   C.,   &   Blanton,   P.   W.   (1993).   Marital   strengths   in   enduring   marriages.  Family Relations, 42(1), 38-45.
Shackelford, T. K., Michalski, R. L., & Schmitt, D. P. (2004). Upset in response to a child's partner's infidelities. European Journal of Social Psychology, 34(4), 489-497.
Shackelford, T. K., Voracek, M., Schmitt, D. P., Buss, D. M., Weekes-Shackelford, V. A., & Michalski, R. L. (2004). Romantic jealousy in early adulthood and in later life. Human Nature, 15(3), 283-300.
Shek, D. T. L., & Chan, L. K. (1999). Hong Kong Chinese parents perceptions of the ideal child. The Journal of Psychology, 133(3): 291-302.
Yılmaz, A. (2001). Eşler arasındaki uyum, anne-baba tutumu ve benlik algısı arasındaki ilişkilerin gelişimsel olarak incelenmesi. Türk Psikoloji Dergisi, 16(47),1-24.
Yeung, W. J.; Sandberg, J. F., Davis-Kean, P. E. & Hofferth, S. L. (2001). Children_s time with fathers in intact families. Journal of Marriage and the Family, 63(1), 136–154.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder