Bu site; okulöncesi dönem çocuğu olan anne babaların çocukları ile kaliteli zaman geçirmeleri ve çocukların yaratıcılıklarını geliştirmelerine katkı vermek amacıyla hazırlanmıştır.
30 Aralık 2012 Pazar
21 Aralık 2012 Cuma
Eğer bir çocuk...
Eğer bir çocuk düşman bir çevrede yaşarsa; kavgacılık
öğrenir.
Eğer bir çocuk korku içinde yaşarsa; korkmayı öğrenir.
Eğer bir çocuk daima acıyan insanlarla beraber olursa;
kendini zavallı hissetmeyi öğrenir.
Eğer bir çocuk kıskançlık içinde yaşarsa; nefret etmeyi
öğrenir.
Eğer bir çocuk ona cesaret veren bir çevrede yaşarsa;
kendine güvenmesini öğrenir.
Eğer bir çocuk, onu öven bir çevrede yaşarsa; sevmeyi
öğrenir.
Eğer bir çocuk, sevgi içinde yaşarsa; sevmeyi öğrenir.
Eğer bir çocuk, kendine değer veren bir çevrede yaşarsa; bir
gayesi olduğunu öğrenir.
Eğer bir çocuk, dürüst muamele görürse; adaletin ne olduğunu
öğrenir.
Eğer bir çocuk, doğruluk içinde yaşarsa; hakikatin ne
olduğunu öğrenir.
Eğer bir çocuk, daima dostluk, güleryüz ve anlayış gösteren
bir çevrede yaşarsa; dünyanın içinde yaşanacak güzel bir yer olduğunu öğrenir.
KISACA ÇOCUK; YAŞADIĞI ÇEVREYİ ÖRNEK ALMAYI ÖĞRENİR.
Ann Landers
Abraham Lincoln'den
Zaman alacak
biliyorum,
fakat eğer
öğretebilirsen ona,
kazanılan bir
liranın,
bulunan beş liradan
daha değerli olduğunu öğret.
Kaybetmeyi
öğrenmesini öğret ona ve hem de kazanmaktan
neşe duymayı.
Kıskançlıktan
uzaklara yönelt onu.
Eğer yapabilirsen, sessiz kahkahaların
gizemini öğret ona,
Bırak erken öğrensin, zorbaların görünüşte
galip olduklarını...
Eğer yapabilirsen, ona kitapların
muzicelerini öğret.
Fakat ona sessiz zamanlar da tanı,
Fakat ona sessiz zamanlar da tanı,
gökyüzündeki
kuşların,
güneşin altındaki
arıların,
ve yemyeşil yamaçtaki
çiçeklerin ebedi gizemini düşünebileceği...
Okulda hata yapmanın, hile yapmaktan çok
daha onurlu olduğunu öğret ona.
Ona kendi fikirlerine
inanmasını öğret,
herkes ona yanlış olduğunu söylediğinde dahi...
herkes ona yanlış olduğunu söylediğinde dahi...
fakat tüm
söylediklerini gerçeğin eleğinden
geçirmesini,
ve sadece iyi
olanları almasını da öğret...
Eğer yapabilirsen, üzüldüğünde bile
nasıl gülümseyeceğini öğret ona.
Gözyaşlarında hiçbir
utanç olmadığını öğret.
Ona kuvvetini ve
beynini en yüksek fiyatı
verene satmasını,
fakat hiçbir zaman
kalbi ve ruhuna fiyat etiketi
koymamasını öğret.
Uğultulu bir insan
kalabalığına kulaklarını
tıkamasını öğret ona,
ve eğer kendisinin
haklı olduğuna inanıyorsa,
dimdik dikilip
savaşmasını öğret.
Abraham Lincoln
4 Aralık 2012 Salı
3 Aralık 2012 Pazartesi
ÇOCUK YAŞADIKLARINI YANSITIR:)
EĞER BİR ÇOCUK SÜREKLİ ELEŞTİRİLMİŞSE, KINAMA VE AYIPLAMAYI ÖĞRENİR.
EĞER BİR ÇOCUK KİN ORTAMINDA BÜYÜMÜŞSE, KAVGA ETMEYİ ÖĞRENİR.
EĞER BİR ÇOCUK ALAY EDİLİP AŞAĞILANMIŞSA, SIKILIP, UTANMAYI ÖĞRENİR.
EĞER BİR ÇOCUK UTANÇ DUYGUSUYLA EĞİTİLMİŞSE, KENDİNİ SUÇLAMAYI ÖĞRENİR.
EĞER BİR ÇOCUK HOŞGÖRÜYLE YETİŞTİRİLMİŞSE, SABIRLI OLMAYI ÖĞRENİR.
EĞER BİR ÇOCUK DESTEKLENİP YÜREKLENDİRİLMİŞSE, KENDİNE GÜVEN DUYMAYI ÖĞRENİR.
EĞER BİR ÇOCUK ÖVÜLMÜŞ VE BEĞENİLMİŞSE, TAKDİR ETMEYİ ÖĞRENİR.
EĞER BİR ÇOCUK HAKKINA SAYGI GÖSTERİLEREK BÜYÜTÜLMÜŞSE, ADİL OLMAYI ÖĞRENİR.
EĞER BİR ÇOCUK GÜVEN ORTAMI İÇİNDE YETİŞMİŞSE, İNANÇLI OLMAYI ÖĞRENİR.
EĞER BİR ÇOCUK KABUL VE ONAY GÖRMÜŞSE, KENDİNİ SEVMEYİ ÖĞRENİR.
EĞER BİR ÇOCUK AİLE İÇİNDE DOSTLUK VE ARKADAŞLIK GÖRMÜŞSE, BU DÜNYADA MUTLU OLMAYI ÖĞRENİR.
Belki çoğunuz bunu defalarca okudunuz ama sık sık hatırlamamız gerektiğini düşünüyorum.
Sevgiler,
Gülçin KARADENİZ
28 Kasım 2012 Çarşamba
Gülçin Karadeniz Ebru Aktan Acar
http://www.idefix.com/kitap/erken-cocukluk-donemine-derinlemesine-bir-bakis-kolektif/tanim.asp?sid=V8O534KYZ3EIIHSCSHTH
Erken Çocukluk Dönemine Derinlemesine Bir Bakış: Fikirler, Paylaşımlar ve Dünyadan Yansımalar
Editörler
Doç. Dr. Ebru AKTAN ACAR
Öğr. Gör. Gülçin KARADENİZ
Bölüm Yazarları:
Prof. Dr. Dilara ÖZER
Yrd. Doç. Dr. Filiz ERBAY
Yrd. Doç. Dr. Lemis ÖNKOL
Yrd. Doç. Dr. Emel TOK
Yrd. Doç. Dr. Nalan KURU TURAŞLI
Yrd. Doç. Dr. Sevil YALÇIN
Yrd. Doç. Dr. Zeliha YAZICI
Uzm. Dr. Bülent MADİ
Dr. Banu DİKMEN ADA
Dr. Zeynep B. ERDİLLER AKIN
Dr. Nalan ARABACI
Dr. Psk. Emine AYYILDIZ
Dr. Tuğba DURAK DEMİRHAN
Uzm. Yelda ACARBAY
Uzm. Gürsu AŞIK
Uzm. Zerrin DOĞANCA
Uzm. Psk. Çağla Tuğba DORTLUOĞLU
Uzm. Şule ERDEN
Uzm. Özlem ÇELEBİOĞLU MORKOÇ
Uzm. Psk. Elçin TADIHAN ÖZKAN
Uzm. Işık SABIRLI
Uzm. Burcu SARI
Uzm. Gamze TEZCAN
Uzm. Psk. Dan. Sibel YALKIN
Uzm. Özlem CANGÖKÇE YAŞAR
Uzm. Psk. Dan. Selma YILDIRIM
Sema KANDEMİR
Maggie PINAR
7 Kasım 2012 Çarşamba
Çocuk ve Yalan
Yalan söylemenin birçok tanımı yapılmıştır. Genel olarak
yalan, bir amaç doğrultusunda bilinçli olarak gerçeğin değiştirilmesidir. Woolf
(1960) dört yaşından küçük çocukların yalan söyleyemeyeceklerin, çünkü henüz
doğrunun ne olduğunu ayırt edecek bilişsel düzeye ulaşmadıklarını ileri
sürmüştür. Anna Freud (1965), çocukluk yalanlarını ikiye ayırmış, ceza ya da
yetke korkusundan söylenen yalanları "suça yönelik yalanlar",
katlanılması güç gerçeklerin yadsınması amacıyla söylenen yalanları ise
"düşlemsel yalanlar" olarak tanımlamıştır.
Aslında yalan, çocuğun kendi benlik sınırlarını çizmesinde, özerkliğini
tanımlaması ve kabul ettirmesinde yer alan önemli bir düzenektir. Çocuk yalan söylediğinde
annesi ona doğru söylüyor gibi davranıyorsa, çocuk annenin kendisini ve
düşüncelerini denetleyemediğini düşünür. Böylelikle yalana normal "kimlik"
duygusunun kazanılmasında ayrılma ve bireyselleşme girişimi olarak bakılabilir.
Ancak yalan söyleme ısrarlı ve kompulsif bir biçim alırsa patolojik narsisizmle
sonuçlanarak benlik saygısını ve güçlülük duygusunu arttırmak amacına yönelir.
Bir yalan sıkça ve sürekli olarak dile getirilirse giderek
gerçeğin yerini alabilir. Çocuklar ne tür yalanlara başvururlar:
Hayali Yalanlar: Küçük çocuklar
gerçeği iyi değerlendiremedikleri için uydurabilirler. Yetişkinler bunları
yalan olarak görür.
Taklit Yalanlar: Çocuklar
anne-babayı örnek alır. Ana-babanın yalanına tanık olan çocuk, yalan söylemeyi
öğrenir. Doktora gidiyoruz diye gezmeye giden anne-baba çocuğun yalan
söylemesine zemin hazırlar.
Sosyal
Yalanlar: Bunlar en yaygın olanlardır. Bir yere gideceğimiz zaman, gitmek
istemiyorsak, "hastayım " deriz.
Savunma
Yalanları: Çocuk kendini korumak için yalan söyleyabilirler. Özellikle sık
sık eleştirilen çocuklar bu yola başvururlar. Yine çocuğa sert tepki
gösteriliyorsa, mükemmelliğe zorlanıyorsa çocuk yalana başvurabilir.
"Yalan söylüyorsun" diye suçlanan çocukta , bu yalanların alışkanlık
haline gelmesine neden olur.
Yüceltilmiş
Yalanlar: Başkalarının hayranlığını kazanmak için söylenen yalanlardır.
Peki ne gibi
önlemler alınabilir?
Yetişkinler en iyi
modeldirler. .Eğer anne-baba başkalarına yalan söyleyecek olursa, çocuğun
dürüstlüğün önemini anlaması çok güç olacaktır. Çocuklar hangi yaşta olursa
olsun yaşına uygun bir dille doğruyu söylemek gerekir.
Tepkilerde aşırılık göstermemek gerekir.
Anlayışlı ve hoşgörülü olmalı, cezadan kaçınmalıdır. Aşırı tepki göstermek,
çocuğun sizin öfkenizden korunmak için, yalan söylemeye devam etmesine yol
açar. Bunun için de ebeveyn olarak mükemmeliyetçilikten kaçınmak ve beklenti
düzeyini çocuğa uygun belirlemek öenmlidir.
Fazla baskıdan
kaçınmalı ve koyduğumuz kurallarla çocuğun yaşamını fazla
sınırlamamalıyız. Yine yetişkinler araç olarak kullanmamalıdır. Örneğin;
anne ya da babanın çocuğa yalan söyletmesi. Annenin "bu yaptığımızı baban
duymasın" demesi.
Çocuk gizli gizli
sorgulanmamalıdır. Çocuğa sık sık "Doğru söylersen ceza
vermeyeceğim" dedikten sonra, çocuk doğruyu söyleyince
"biliyordum" diyerek tepki vermek ya da dayak, çocukta yalanı
pekiştirir. Çünkü çocuk doğruyu söyleyince olumsuzlukla karşılaşmaktadır. Yine çocuk diğer çocuklarla da
kıyaslanmamalıdır.
Anne-baba-çocuk iletişiminin
güçlü olması gerekir. Çocuk istek, sıkıntı, kaygı ve endişelerini bizimle
konuşabilmelidir. Çocuğu dinlemek ve çözüm yollarını kendisinin bulmasına
rehberlik etmek önemlidir.
Yalan söylediği
için çocuğu suçlamamak gerekir. "Yalancı" etiketi yapıştırılmış olan
bir çocuk, bu etiketin gereklerini yerine getirecektir, çünkü yaptığı işin
kendini yansıttığına inanır. Bu davranışı onaylamasak bile, çocuğun kişiliğini
bu davranıştan ayrı tutmak gerekir.
Doğrudan emin olmak
için kontrol edin. Çocuğa "ödevin bitti mi" diye sormak yerine
"ödevini bitirmene çok sevindim, haydi birlikte kontrol edelim"
denilebilir. Bu davranış hem kontrol edileceği için ödevini düzgün yapmasını
sağlar, hem de sonucundan çekindiği için yalan söylemez.
Sevgiler,
Gülçin KARADENİZ
18 Ekim 2012 Perşembe
17 Ekim 2012 Çarşamba
Çocuğu dinlemek
Çocuğu dinleme becerisi; anlayış, empati ve yorumsuz
dinleyebilme yeteneği gerektirir. Dinleme, çocuğun isteklerini
yapmak amaçlı değildir. Aslında dinlemek
anlatan kişiyi rahatlatmak, anlayabilmektir.
Zaman zaman ebeveynler çocukları ile iletişim kurmada
ve onların sorunlarına çözüm getirmede görevlerinin onlarla
konuşmak, öğüt vermek, öneride bulunmak olduğunu düşünebilirler. Oysa
önemli olan uygun ortamı sağlamak ve onu dinlemektir. Dinlemek çocuğun
gelecekte de sağlıklı bir iletişim kurabilmesini, kendisi hakkında
olumlu duygulara sahip olmasını, kendisine değer verildiğini
hissetmesini kendine saygısını ve problem çözme davranışını geliştirir. Çocuklara kendilerini rahatlıkla ifade edebilecekleri bir ortam
sağlanmalı, eğer ortada bir problem varsa o problemin öncelikle kime ait
olduğu bulunmalsına rehberlik edilmelidir. Öncelikle anne-baba
çocuğa duygu ve düşüncelerini açıklamak için konuşma fırsatı vermeli,
onu dinlemelidir. Dinleme çocuğa ana-baba tarafından önemsendiğini
gösterir, değer verildiğini hissettirir.
Bu sırada çocukla konuşurken göz teması kurmak önemlidir. Bunun için ya çocuğun boyunun hizasına gelmek için diz çökmelidir. Göz teması çocuğu duyulan ilgiyi ve kişiliğine duyulan saygıyı gösterir. Konuşurken çocuğun aynı zamanda ses tonuna, yüz ifadelerine ve bakışlarını kaçırıp kaçırmadığına dikkat edilip, davranışları ile söylediklerinin tutarlı olup olmadığına bakılır. Sadece sesi ve söyledikleri değil bedenini de duymamız gerekir. Çocuk kendisine yakın duran, yüzüne bakan kişiye daha çok güven, yakınlık ve konuşma isteği duyar. Çocuk bir şey anlatırken " tamam, sen anlat ben dinliyorum" diyen ve bu arada yemekle uğraşan bir anneye anlatma isteği duymaz.
Dinleme sırasında çocuğun sözü kesilmemelidir. Ancak dinlediğimiz de anlıyorum, üzülmüşsün gibi takip ettiğimize dair kelimeler kullanılarak belli edilmelidir. Bunlar çocuğun anlattığı problemi sorduğu soruları duyduğumuzu, onu önemsediğimizi ve değer verdiğimizi çocuğa hissettirir. Çocuk bunu hissederse yardım almak için geleceği ilk kişi her zaman sizler olursunuz.
Çocuğu İyi Dinleme Koşulları;
Sessizlik,
Sessizlik,
Çocuğun yüzüne doğrudan bakmak ve beden olarak ona yönelmiş olmak,
Göz teması kurmak,
Çocuğun duygusunu anlamaya çalışmak,
Koşulsuz kabulle dinlemek,
Koşulsuz kabulle dinlemek,
Zaman zaman çocuğun anlattıklarının basit bir tekrarı (Anlattıklarını duyduğunuza ilişkin bir mesaj),
Soruna hemen çözüm getirmeme, "Ne yapmayı
düşünüyorsun?" diyerek ilk çözümü çocuktan bekleme biçiminde olabilir.
Çocuğu Dinlemenin Yararları;
Çocuğun kelime dağarcığı zenginleşir. Konuşma yeteneği gelişir, kendi duygu ve düşüncelerini daha iyi ifade eder.
Çocuğun içine kapanması, ağlaması, saldırgan davranması yerine kendini sözle anlatarak rahatlamasını sağlar. Bu, çocuğun toplumsal yaşama uyumunu kolaylaştırır.
Doğru anlaşıldığını hisseden çocuk, kendini daha huzurlu ve rahat hisseder. Bunun sonucunda çocuğun kendine güveni artar. Duygusal ve sosyal yönden gelişmesini sağlar.
Başkaları tarafından dinlenen çocuk da başkalarını kolaylıkla dinler.
Aile içi ve diğer ilişki kurduğu insanlarla sağlıklı bir iletişim içine girmesini sağlar.
Sorgulandığı, suçlandığı veya öğüt verildiği zaman, çocuğun yapıcı ve olumlu düşünmesi zordur. Basit bir "yaaa...hııımmm...anlıyorum...." bile bazen çok işe yarar. Bu tür onaylamalar, anlayışlı, sıcak bir "hımm" la da pekiştirildiğinde, çocuğa kendi duygu ve düşüncelerini keşfetmesi için ortam hazırlar ve kendi çözümlerine ulaşmasını sağlar.
Çocuğu Dinlemenin Yararları;
Çocuğun kelime dağarcığı zenginleşir. Konuşma yeteneği gelişir, kendi duygu ve düşüncelerini daha iyi ifade eder.
Çocuğun içine kapanması, ağlaması, saldırgan davranması yerine kendini sözle anlatarak rahatlamasını sağlar. Bu, çocuğun toplumsal yaşama uyumunu kolaylaştırır.
Doğru anlaşıldığını hisseden çocuk, kendini daha huzurlu ve rahat hisseder. Bunun sonucunda çocuğun kendine güveni artar. Duygusal ve sosyal yönden gelişmesini sağlar.
Başkaları tarafından dinlenen çocuk da başkalarını kolaylıkla dinler.
Aile içi ve diğer ilişki kurduğu insanlarla sağlıklı bir iletişim içine girmesini sağlar.
Sorgulandığı, suçlandığı veya öğüt verildiği zaman, çocuğun yapıcı ve olumlu düşünmesi zordur. Basit bir "yaaa...hııımmm...anlıyorum...." bile bazen çok işe yarar. Bu tür onaylamalar, anlayışlı, sıcak bir "hımm" la da pekiştirildiğinde, çocuğa kendi duygu ve düşüncelerini keşfetmesi için ortam hazırlar ve kendi çözümlerine ulaşmasını sağlar.
Günlük yaşam içinde anne-baba-çocuk üçgeninde
yaşanan, "yap"lar, "yapma"lar, ağlamalar, bağırışlar, isyanlar, yüksek
ses tonu, kızmalar, küsmeler, cezalar, tehditler...vb. davranış ve
tutumlar zaman içinde ilişkileri uzak ve tek yönlü iletiler haline
getirebilir. Sağlıklı bir iletişim, karşılıklı mesaj akışı
anlamına gelir. Güç mücadelesine girmek yerine, pratik ve daha az
yorucu olan yöntemi seçmek daha mantıklıdır.
Eminim, her olayı çocuğunuzdan ilk duyan siz olmak istersiniz. O zaman dinlemesini bilin!
Sevgiler,
Gülçin KARADENİZ
15 Ekim 2012 Pazartesi
Okul Öncesi Dönem Çocuklarının Sevdiği Etkilikler Kitabı
İÇİNDEKİLER
I. Bölüm
ÇOCUKLAR VE
KİTAPLAR 10
Çocuklarımıza Kitap Alırken Dikkat
Edeceklerimiz 10
Çocuklarımıza Kitap Okurken Dikkat
Edeceklerimiz 11
Neden Öykü Kitaplarından Aktiviteler? 12
Unutulan Kardeş 14
Ninem Örgü
Örüyor 29
Aç Tırtıl 47
Kırmızı Başlıklı
Kız 55
II. Bölüm
ÇOCUKLAR VE HAYVANLAR 73
Civcivler 76
Kaplumbağalar 97
Kuşlar 116
III. Bölüm
ÇOCUKLAR VE
DOĞA 146
Ağaçlar 147
Taşlar 162
IV. Bölüm
ANNE BABA İLE
MİNİK GEZİLER 171
Ekmek Fırını 168
Ayakkabı Tamircisi 177
KAYNAKÇA 184
28 Eylül 2012 Cuma
9 Eylül 2012 Pazar
5 Eylül 2012 Çarşamba
9 Ağustos 2012 Perşembe
DİSİPLİN
Disiplin; bir eğitim aracı olarak düşünüldüğünde korkutma, utandırma, gururunu kırma gibi kavramlarla iç içe olmamalıdır. Disiplinin iki temel amacı vardır; Birincisi, çocuğa anlaşılır, kesin ve sınırları olan, güvenli bir ortam sunmaktır. Bu ortam çocuğun sağlıklı gelişimi için gereklidir. Disiplinin ikinci amacı ise, çocuğun kendi kendini yönetme yeteneği yani özdenetim kazanmasıdır. Çocuk denetim altında değilken de öğrendiklerini uygulayabilmeli, kurallara uymayı sürdürebilmelidir.
Çocukların gösterdiği uyum ve davranış sorunlarının nedenlerinden birisi de anne babalarının onlara uygun sınırlar koymamalarıdır. Bazı ailelerde disiplin yok gibidir. Çocuğun tüm davranışları hoşgörüyle karşılanır. Bazı evlerde ise disiplin vardır ancak ne zaman, nerede uygulanacağı belirsizdir. Anne babanın tutumu aşırı hoşgörü ile sert cezalandırmalar arasında gidip gelmektedir. Anne babalar kendi ruh halleri, çocuğun yapısı ve çevre koşulları nedeniyle çocuklarına karşı tutarsız davranabilirler.
Öneriler:
•Anne baba davranışlarıyla çocuğa örnek olduğunu unutmamalıdır.
•
•
Tutarlılık disiplin için en önemli ilkelerden biridir. Anne babanın sözbirliği ve işbirliği yapması disiplin için gereklidir. Sevgiler,
3 Ağustos 2012 Cuma
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)