7 Kasım 2012 Çarşamba

Çocuk ve Yalan




Yalan söylemenin birçok tanımı yapılmıştır. Genel olarak yalan, bir amaç doğrultusunda bilinçli olarak gerçeğin değiştirilmesidir. Woolf (1960) dört yaşından küçük çocukların yalan söyleyemeyeceklerin, çünkü henüz doğrunun ne olduğunu ayırt edecek bilişsel düzeye ulaşmadıklarını ileri sürmüştür. Anna Freud (1965), çocukluk yalanlarını ikiye ayırmış, ceza ya da yetke korkusundan söylenen yalanları "suça yönelik yalanlar", katlanılması güç gerçeklerin yadsınması amacıyla söylenen yalanları ise "düşlemsel yalanlar" olarak tanımlamıştır.

Aslında yalan, çocuğun kendi benlik sınırlarını çizmesinde, özerkliğini tanımlaması ve kabul ettirmesinde yer alan önemli bir düzenektir. Çocuk yalan söylediğinde annesi ona doğru söylüyor gibi davranıyorsa, çocuk annenin kendisini ve düşüncelerini denetleyemediğini düşünür. Böylelikle yalana normal "kimlik" duygusunun kazanılmasında ayrılma ve bireyselleşme girişimi olarak bakılabilir. Ancak yalan söyleme ısrarlı ve kompulsif bir biçim alırsa patolojik narsisizmle sonuçlanarak benlik saygısını ve güçlülük duygusunu arttırmak amacına yönelir.

Bir yalan sıkça ve sürekli olarak dile getirilirse giderek gerçeğin yerini alabilir. Çocuklar ne tür yalanlara başvururlar:

Hayali Yalanlar: Küçük çocuklar gerçeği iyi değerlendiremedikleri için uydurabilirler. Yetişkinler bunları yalan olarak görür.
Taklit Yalanlar: Çocuklar anne-babayı örnek alır. Ana-babanın yalanına tanık olan çocuk, yalan söylemeyi öğrenir. Doktora gidiyoruz diye gezmeye giden anne-baba çocuğun yalan söylemesine zemin hazırlar.
 Sosyal Yalanlar: Bunlar en yaygın olanlardır. Bir yere gideceğimiz zaman, gitmek istemiyorsak, "hastayım " deriz.
 Savunma Yalanları: Çocuk kendini korumak için yalan söyleyabilirler. Özellikle sık sık eleştirilen çocuklar bu yola başvururlar. Yine çocuğa sert tepki gösteriliyorsa, mükemmelliğe zorlanıyorsa çocuk yalana başvurabilir. "Yalan söylüyorsun" diye suçlanan çocukta , bu yalanların alışkanlık haline gelmesine neden olur.
Yüceltilmiş Yalanlar: Başkalarının hayranlığını kazanmak için söylenen yalanlardır.

Peki ne gibi önlemler alınabilir?
Yetişkinler en iyi modeldirler. .Eğer anne-baba başkalarına yalan söyleyecek olursa, çocuğun dürüstlüğün önemini anlaması çok güç olacaktır. Çocuklar hangi yaşta olursa olsun yaşına uygun bir dille doğruyu söylemek gerekir.
Tepkilerde aşırılık göstermemek gerekir. Anlayışlı ve hoşgörülü olmalı, cezadan kaçınmalıdır. Aşırı tepki göstermek, çocuğun sizin öfkenizden korunmak için, yalan söylemeye devam etmesine yol açar. Bunun için de ebeveyn olarak mükemmeliyetçilikten kaçınmak ve beklenti düzeyini çocuğa uygun belirlemek öenmlidir.
Fazla baskıdan kaçınmalı ve koyduğumuz kurallarla çocuğun yaşamını fazla sınırlamamalıyız. Yine yetişkinler araç olarak kullanmamalıdır. Örneğin; anne ya da babanın çocuğa yalan söyletmesi. Annenin "bu yaptığımızı baban duymasın" demesi.
Çocuk gizli gizli sorgulanmamalıdır. Çocuğa sık sık "Doğru söylersen ceza vermeyeceğim" dedikten sonra, çocuk doğruyu söyleyince "biliyordum" diyerek tepki vermek ya da dayak, çocukta yalanı pekiştirir. Çünkü çocuk doğruyu söyleyince olumsuzlukla karşılaşmaktadır.  Yine çocuk diğer çocuklarla da kıyaslanmamalıdır.
Anne-baba-çocuk iletişiminin güçlü olması gerekir. Çocuk istek, sıkıntı, kaygı ve endişelerini bizimle konuşabilmelidir. Çocuğu dinlemek ve çözüm yollarını kendisinin bulmasına rehberlik etmek önemlidir.
Yalan söylediği için çocuğu suçlamamak gerekir. "Yalancı" etiketi yapıştırılmış olan bir çocuk, bu etiketin gereklerini yerine getirecektir, çünkü yaptığı işin kendini yansıttığına inanır. Bu davranışı onaylamasak bile, çocuğun kişiliğini bu davranıştan ayrı tutmak gerekir.
Doğrudan emin olmak için kontrol edin. Çocuğa "ödevin bitti mi" diye sormak yerine "ödevini bitirmene çok sevindim, haydi birlikte kontrol edelim" denilebilir. Bu davranış hem kontrol edileceği için ödevini düzgün yapmasını sağlar, hem de sonucundan çekindiği için yalan söylemez. 

Sevgiler,

Gülçin KARADENİZ



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder