22 Şubat 2012 Çarşamba

Pieter Bruegel'in 'Çocuk Oyunları' Tablosu

16. yüzyılın büyük Flaman ressamı Pieter Bruegel'in 'Çocuk Oyunları' adlı tablosu

 
Bruegel'in zamanına kadar, çocuklara küçük yetişkinler olarak davranılırdı ve küçük yaşlardan itibaren (kızlarda beş, erkeklerde on bir) yetişkin elbiseleri giydirilirdi. Resim, dönemin birçok çocuk oyununu içeren etnografik bir döküm olarak değerlendirilebilir. Bruegel'in asıl amacı, hayatını çocukça oyunlarla harcayanları uyarmak da olabilir: Resmin sol tarafında bir çocuk, aklın sembolü olan baykuşu kovalamaya çalışmaktadır. Sol alt köşedeki vaftiz töreni oyununa katılanlardan biri üzerine mavi bir pelerin örtmüştür. Bu durum, yalan söylemek ve kendini ya da bir başkasını kandırmak anlamındaki Iemand een Blauwe huik omhangen (birine mavi pelerin giydirmek) deyimini akla getirir. Birbirini destekleyen bu iki görüş, ressamın asıl amacını belirtlemek için yeterli değildir. Ressamın, yılbaşının yaz aylarındaki karşılığı olan yaz dönümü gününü (24 Haziran) betimlediği de öne sürülebilir. Sağ taraftaki caddenin sonlarına doğru, yaz dönümü gecesi yakılacak büyük ateş için odun toplayan çocuklara benzeyen bir dizi çocuk vardır. Dahası, bir batıl inanca göre, yaz dönümü günü derinde yüzenleri ve yükseğe tırmananları alır. Dolayısıyla böyle bir günde yüzmenin ve tırmanmanın tehlikeli olduğuna inanılır ve bunları yapmak yasaktır. Oysa resmin sol üst köşesinde bunları yapmakta olan çocuklar vardır.

Resimdeki çocuklar tipik 16. yüzyıl kıyafetleri içinde, hepsi benzer yuvarlak kafaları ve düğme gibi gözleriyle, birbirinden farkları olmayacak şekilde betimlenmiştir. Tabloda 168 erkek ve 78 kız çocuğu ile, yetişkin olarak yorumlanabilecek iki figür bulunur: Resmin ortalarındaki başında gelin duvağı olan kadın ve sağ üst bölümde kavga eden iki çocuğun üzerine su döken yaşlı kadın. Bruegel'in resimde kendi dönemine ait oyunları titizlikle tasvir etmiş olmasına rağmen, resmin genel görüntüsü gerçekçilikten uzaktır: Oynayan tüm çocuklar ya da çocuk grupları birbirinden yalıtılmıştır, oyun dışında bırakılmış ya da oynamaya üşenip sadece seyretmeyi seçmiş hiçbir çocuk yoktur, yukarıda bahsi geçen iki kişi dışında hiçbir yetişkin çocukları gözetlemez.
Çocuklar, topaç, tahta at, bebek, rüzgar gülü gibi oyuncaklarla ve oyuncak hâline getirilmiş fıçılar, fıçı çemberleri ve kemiklerle oynamaktadır. Oyunlar üç grupta toplanabilir: Sırıkta yürüme ya da tahta ata binme gibi işlev oyunları, halat çekme ve körebe gibi kurallı oyunlar ve evlilik oyunu ve sarhoşluk oyunu (bir çemberde dönenler) gibi rol yapma oyunları (http://tr.wikipedia.org/wiki/%C3%87ocuklar%C4%B1n_Oyunlar%C4%B1).
91 çocuk oyununun betimlendiği bu tabloda yer alan çocuk oyunlarından örnekler:





















Children's Games 1560 Pieter Bruegel

Dikkat Geliştirici Oyunlar 1

Son yıllarda hepimiz dikkat dağınıklığı yaşayan çocukların sayılarının arttığının farkındayız. Malum uyarıcılar çok fazla ve bir sürü farklı sebepleri de mevcut... Okul öncesi çocuklarınızla oynayacağınız minik oyunlar çocuklarınızın dikkat toplama becerilerini geliştirirken aynı zamanda keyifli zaman geçirmenize de yardımcı olacaktır. Eminim siz de çocuğunuzun bu tür bir sorunu varsa başkalarından duymak istemezsiniz. Unutmayın gözlemleriniz çok önemli!

Yaş Grubu: 4-5 – 6 Yaş
Oyunun Süreci: Anne/baba farklı tiplerdeki oyuncakları çocuğun görebileceği şekilde masa üzerine yan yana sıralar. Oyuncakların fiziksel özelliklerini genelden detaylara doğru ifade söyler (Ben yuvarlağım,  üzerimde kırmızı bir gömlek, sesim var vb.) Çocuk hangi oyuncak olduğunu bulur. Daha sonra bunu çocuk yapar ebeveyn cevap verir.

Yaş Grubu: 4-5-6 yaş
Oyunun Süreci: : Çocuğun/çocukların arkasını/arkalarını dönmesi istenir. O arkasını döndüğünde ebeveyn çeşitli sesler çıkartır (kâğıt buruşturma,
cama vurma, tahtaya vurma …) ve bunların tahmin edilmesi istenir. Daha sonra aynı şeyi çocuk dener.

Yaş Grubu: 5-6 yaş
Oyunun Süreci: Ebeveyn bir hikâyeye giriş cümlesi söyler (çok
yağmurlu bir gündü, sabah erkenden uyandım. vb). İkinci cümleyi çocuk ekler, üçüncü cümlede sıra tekrar ebeveyne geçer ve sıra ile hikayeye devam edilir.  

Yaş Grubu: 4-5-6 Yaş
Oyunun Süreci: Çocukla birlikte yere uzanılır ve rahatsız olmuyorsa gözlerini kapatmaları istenir (itiraf etmeliyim çoğu kapadık deyip yandan bakıyorJ). Daha sonra çevreden gelen sesleri dikkatlice dinlemeleri istenir ve duydukları sesleri (insan sesi, trafik sesi, musluktan damlayan su sesi, saat sesi…) tanımlamaları istenir.

Yaş Grubu: 4-5-6 Yaş
Oyunun Süreci: Çocuğun önünde seçilen eşyalar masanın üstüne yerleştirilir. Bu işlem bitince çocuğun arkasını dönmesi istenir. Çocuk arkasını döndüğü sırada bir eşya saklanır. Çocuk saklanılan eşyayı tahmin etmeye çalışır. Minik ipuçları verilerek yardımcı olunabilir.


Yaş Grubu: 3-4-5-6 Yaş
Oyunun Süreci: Evdeki terliklerin hepsi karışık bir şekilde ortaya konarak bir dağ oluşturulur. Sonra çocuktan terlik çiftlerini bulup yerine koymaları istenir. Bu oyunu 4-6 yaş ile değiştirerek de oynayabilirsiniz. Şöyle ki, onlara bu terlik dağının içinden bir terliği anlatabilir, bulmasını isteyebilirsiniz. Örneğin; kırmızı bir terlik, mavi çizgileri var, yeşil… var..

Yaş Grubu: 5-6 Yaş
Oyunun Süreci: çocukla karşı karşıya oturtulur. Üç dakika kadar üzerimizdeki giysileri inceleyeceğimiz söylenir. Daha sonra sırtsırta dönülür ve giysilerle ilgili sorular sorulur. Örn: benim çoraplarımdaki çiçekler ne renkti? Benim terliğim var mıydı? Vb.

Yaş Grubu: 4-5 Yaş
Oyunun Süreci: Çocuktan bir renk düşünmesi istenir. Ebeveyn çevrelerinde bulunan nesnelerin renklerini göstererek çocuğun aklındaki rengi tahmin etmeye çalışırlar. Sonra roller değiştirilir ebeveyn bir renk tutar, çocuk bunu tahmin etmeye çalışır. Her yarışmacının üç hakkı vardır.

Yaş Grubu: : 4-6 yaş arası
Oyunun Süreci: Balonlar şişirildikten sonra üzerlerine dört duyguyu ifade eden çizimler yapılır (Gülen yüz, ağlayan yüz, şaşkın yüz, korkmuş yüz). Sonra balonlar yan yana yerleştirilir. Anne/baba çeşitli durumlar anlatarak önce kendi duygusunu anlatan yüzü seçer daha sonra da çocuk kendi duygusunu dile getiren yüzü seçer. Daha sonra çocuk anlatır… Örn: Oyuncaklar toplanmadığı zaman ben kendimi L balon gibi hissediyorum. Sen kendini nasıl hissediyorsun? Şeklinde sorular yöneltilebilir. Aynı etkinlik okunan bir hikaye ile de yapılabilir.

Yaş Grubu: 4-6 yaş arası
Oyunun Süreci: Poşetin içine çocuğun günlük hayatında gördüğü hatta kullandığı eşyalar o görmeden konulur. Daha sonra çocuğun gözleri kapattırılır ve torbadaki eşyaları tek tek elleyip tanıması istenir.

Sevgiler,

Gülçin KARADENİZ



8 Şubat 2012 Çarşamba

Örümcek Tutmuş Etkinlikler

Evet sevgili anneler babalar, bu hafta çocuklarınıza örümceklerle ilgili kitaplar okumaya -FİLM İZLEYİN DEMİYORUM LÜTFEN YANLIŞ ANLAŞILMASIN:)))))- ve etkinlikler yapmaya ne dersiniz?
















Sevgiler,

Gulcin KARADENİZ

4 Şubat 2012 Cumartesi

Okul Başarısızlığının Nedenleri

        
Öğrencinin başarısızlığını olumlu hale getirebilmek ve öğrenciyi daha başarılı kılabilmek için öncelikle başarısızlığın nedenlerini belirlemeye çalışmak gerekir. Okul başarısızlığında rol oynayan faktörlerden bazıları;

 

Düşük Motivasyon

Öğrencinin akademik potansiyelini kullanabilmesi için çalışmaya teşvik edilmesi gerekir. Başarılı olan öğrenci, öğrenmeye ilgi duymakta, aldığı yüksek notlar ona haz vermektedir. Buna karşılık, zihinsel değerler veya akademik amaçlara yönlendirilmemiş öğrenci, okulda kendini gerçekleştirme motivasyonu düşük olmakta yada hiç bulunmamaktadır. Bu grup, çoğunlukla sınıf geçmelerini sağlayacak kadar bir çabayı yeterli, daha fazlasını ise gereksiz görmektedir. Tipik olarak okulu sevmemekte ve başarıdan herhangi bir iç doyum veya dış ödül beklememektedir (Yavuzer, 2003:190).

 

Ailenin Etkisi

Öğrencinin aile içindeki yeri ve onunla kurulan iletişim biçimi düşük okul başarısını etkileyen önemli bir faktördür. Eğitimsel süreçlere değer veren ve öğretmenin çabasına saygı besleyen ebeveynler olumlu tutumları desteklemekte, öğretmene saygısı olmayan veya uzun bir eğitim görmemiş olmalarına rağmen yaşamda başarılı oldukları konusunda övünen aileler, genellikle olumsuz etkide bulunmaktadırlar. Benzer şekilde, eğitimin önemli olduğunu söyleyen, ancak buna karşın, okuma ve öğrenmeye kişisel ilgi göstermeyen ebeveynler de, öğrencinin okula duyduğu veya duyacağı ilgiye engel olmaktadır (Yavuzer, 2003a:192). Aile içi iletişim sıkıntısı yaşayan öğrenci, sorunlu bir öğrencidir. Kendini ifade etme imkanı bulamamakta, aile sorunlarına, kavgalara şahit olmaktadır. Aklını meşgul eden soruları sormayıp cevap alamamaktadır. Bu ortamda bulunan bir öğrencinin okuldaki başarısızlığı normal bir sonuçtur. Anne babaların genellikle çocuklarına karşı daha anlayışlı, işbirliğine yatkın, iletişim becerileri yüksek, demokratik ve sorumlu bireyler olmaları beklenir. Çocuklarını daha çok paylaşmaları, onlara daha fazla zaman ayırmaları, sevgi ve kabul duygularını onlara hissettirmeleri istenir. Çünkü bu yapılmadığı taktirde çocuk mutsuz olacaktır (Çetinkaya, 2004:89). Özellikle çocuklarıyla ilgilenmeyen gevşek ailelerde ve tam tersine otoriter ve aşırı baskıcı olan aile çocuklarında bu mutsuzluğu görmek mümkündür. Yine özellikle, anne yada babadan birinin devamlı ilgisizliği çocuğun okul başarısını olumsuz kılan faktörlerden biridir. Çocuk aileyi bir bütün olarak düşünür. Her ikisi de yanında olmalı ve ona sıcak bir yuva ve destek duyguları vermelidirler. Yapılan araştırmalar, evdeki eğitimsel uyarı azlığı ve ailenin okul başarısızlığına karşı gösterdiği ilginin yetersizliği ile okul başarısı sorunları arasında doğrudan bir ilişkinin varlığını göstermiştir. Orta ve üst sınıftan aileler, okulu, sosyal ve psikolojik açıdan yaşama hazırlayıcı bir yol olarak görmekte ve çocuklarının okul faaliyetlerini yakından izleyip, onlarla okul konusunda tartışmalara girmekte ve akademik başarıyı ödüllendirmektedirler. Buna karşılık, alt sosyal gruptan gelen ebeveynler, okulu kendine yabancı bir kurum olarak görmekte ve çocuğunun okula devamını yasal bir zorunluluk olarak düşünmektedir (Yavuzer, 2003a:192).

 

Kardeş Kıskançlığı ve Mukayesesi

Çocukları arasında bir yarış başlatmak amacında olan ve bu sayede daha başarılı olacaklarını düşünen anne-babalar, sürekli olarak çocukları arasında bir mukayese yaparlar ve çocuklarının birini bir diğerinden üstün kılarlar. Bu şekilde, amaçları zayıf olan tarafı kamçılamak ve daha çok çalışmasını sağlamaktır. Aslında, yetişkin insanlar gibi, hiçbir çocuk da kendisinin, kim olursa olsun bir başkasıyla mukayese edilmesinden hoşlanmaz. Bu yapıldığı sürece içsel bir rahatsızlık duyar, psikolojik bir gerilim yaşar. Ailenin mukayeseci tavırları nedeniyle, hem ailesine hem de kardeşine karşı olumsuz düşünce ve tavırlar geliştiren çocuk, potansiyelinin altında bir çalışma ve başarı sergileyebilir. Ailenin mukayeseci tavırları devam ettiği sürece, çocuktaki olumsuz davranışlar da artarak sürecektir (Çetinkaya, 2004: 90).

 

Okulun, Öğretmenin ve Sınıf Arkadaşlarının Etkisi

Orta sınıftan gelen öğrencinin okul ve çevresi birbiriyle çok benzerlikler gösterir, özellikle de değer sistemi ve dilin kullanılışı açısından. Yetersiz çevre koşullarında gelen öğrenciler için ise, okul ve aile yaşantıları arasındaki farklılıklar, onları öğrenme sürecinden uzaklaştıran faktörlerdir. Evde edindikleri düşünme ve davranış biçimleri, okulun değer ve ödül sisteminde farklılık gösterdiği ölçüde başarı yolunda yönlendirme olasılığı azalmaktadır (Yavuzer, 2003a:196). Okulun başarısında önemli olan bir faktör de öğretmendir. Öğretmenin eğitim öğretime başlamadan önce yapması gereken bir iş vardır. Okul ve öğretmen korkusunu ortadan kaldırmaktır. Öğretmenler, okulun ilk günlerini, bu yanlış edinimleri ortadan kaldırmak ve öğrenciyle başta ve pürüzsüz bir iletişim kurmak için kullanmalıdırlar. Öğretmen ve okulla ilgili olarak öğrencinin aklını meşgul eden yanlış edinimleri giderme çabası giderilmediği taktirde, öğrencide istenilen verimin alınması güçleşir (Çetinkaya, 2004:90, 91). Öğretmen, öğrencileri övüp ödüllendirdiği ölçüde, öğrencilerde başarılı olmak için daha çok performans gösterme isteği doğmaktadır. Öğrenciyi öğretmenin kabul ettiği gibi, diğer sınıf arkadaşlarının da kabul etmesi önemlidir. Öğretmen, öğrencilerin tümünün birbirlerini kabul etmelerini sağlamak amaçlı grup faaliyetlerine yer vermeli ve yaptırılacak etkinliklerle öğrencilerdeki olası sorunu en aza indirmeye çalışmalıdır. Bu faaliyetlerin okulun ilk günlerinde yapılmış olması, sınıfın başarısını arttıracağı gibi, öğretmenin başarısını da tepe noktalara çıkaracaktır (Çetinkaya, 2004:  91).

 

Maddi Olanakların Sınırlı Olması

Okul için gerekli araç-gereçlerin eksikliği, yetersiz beslenme, kalabalık sınıflarda ders görmek, evde ders çalışmaya müsait sağlıklı bir ortamın bulunmayışı ve ekonomik yetersizliklerden dolayı bir işte çalışmak zorunda kalmak öğrencinin başarısını düşüren faktörlerdir (Çetinkaya, 2004: 93).

 

Psikolojik Faktörler

Öğrencinin sahip olabileceği psikolojik kökenli rahatsızlıkların başarıyı önemli derecede etkilediğini söylemek mümkündür. Bunun yanında öğrencinin, okula ve okumaya karşı geliştirdiği olumsuz davranışlar, kendine güvensizlik ve başarısız olacağına ilişkin düşünceler de öğrencinin başarısızlığının nedenleri arasındadır. Bütün bunların dışında, fiziksel sakatlıkların neden olabileceği aşağılık duygusunun, hastalıklar nedeniyle uzun süre okula gelememenin, müfredata göre seçilen soyut kavramları algılama düzeyinin gelişmemiş olmasının da öğrencide başarısızlığın nedenlerinden olacağı söylenebilir (Çetinkaya, 2004: 93).

geniş tabanlı eğitim sistemi

 

Bir gün ormandaki hayvanlar bir araya gelip "Eğitim şart" dediler ve okul açmaya karar verdiler. Bir tavşan, bir kuş, bir sincap, bir balık ve yılan balığı yönetim kurulunu oluşturdu. Tavşan, müfredatta koşmanın bulunmasını istedi. Kuş uçmanın dahil olmasını, balık yüzmenin dahil olmasını istedi ve sincap da ağaca tırmanmanın ve toprak kazmanın mutlaka zorunlu dersler arasında olması gerektiğini söyledi. Bütün bunları bir araya getirip bir müfredat yaptılar ve bütün hayvanların bu dersleri görmesini istediler. Tavşan koşu dersinden A alıyor olmasına rağmen, ağaca tırmanmak onun İçin çok ciddi bir sorundu. Sürekli kafa üstü düşüyordu. Bir süre sonra beyni hasar gördü ve eskisi gibi koşamadı. Artık koşuda A almak yerine, C alıyordu. Ve tabii, ağaca tırmanmada ise her zaman zayıf alıyordu. Kuş, uçmada çok başarılıydı, ama sıra toprak kazmaya geldiği zaman, o kadar başarılı değildi. Sürekli gagasını ve kanatlarını kırıyordu. Bir süre sonra toprak kazma notu hala F olmasına rağmen, uçma notu C’ ye düşmüştü. O da ağaca tırmanmada çok zorlanıyordu. Balık, yüzmede mükemmeldi ama ne ağaca tırmanabiliyor ne de koşabiliyordu. Ne zaman bunları yapmaya kalkışsa ölecek gibi oluyordu. Sonunda yüzgeçleri zarar gördü ve artık yüzmeyi bile yarım yamalak yapar oldu.
Sonuçta sınıf birincisi olan hayvan her şeyi yarım yapabilen, geri zekalı yılan balığı oldu. Ancak eğitimciler çok mutluydu, çünkü herkes bütün dersleri görüyordu. Ve buna "geniş tabanlı eğitim sistemi" dediler.

Genişliğin bu kadarına karşıyım!

Sevgiler,

Gulcin KARADENIZ